26 Nisan, 2024, Cuma
DOLAR32.5614
EURO34.9578
ALTIN2442.9
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Çiçekler boy verirken…

Nisan ayının ilk günlerindeyiz, güneşli güzel günler beklerken yağmurların bereketi ile sabahları uyanıyoruz. Neredeyse  bir haftadır gün ve gecelerimiz yağmurlu geçiyor.

Bu yağmurların özellikle kırlarda otların ve çiçeklerin boy vermesi ile yeşilliklerin çoğalmasını sağladığını da görmekteyiz.

31 Mart yerel seçimlerini gerilerde bıraktık, ama sonuçları ile ilgili tartışmalar, itirazlar devam ederken normal yaşantımıza ne zaman döneceğimizi sabırla izlemekteyim.

Nisan yağmurlarına yeniden dönmem gerekirse, özellikle geceleri pencerenin camına vuran damlalar insana ninni gibi geliyor. Kış mevsimi yağmurları gibi değil, daha hoş toprağa düşüyor bu mevsimdeki yağmur damlaları.

Gündüzleri insanların kirlettiği sokaklar yağmur suları ile temizlenirken, temizlik işçilerine de bir anlamda yardımcı oluyor. Balkonlardaki siyasi parti afişlerinin kirliliği ise sabahları evinden çıkan insanların gözlerine hiç te hoş görüntü vermiyor. Yırtılmış veya yarısı yere sarkmış olan parti afiş veya bayrakları daha ne kadar yerlerinde görüntü kirliliği oluşturacak diye merak ediyorum.

Sokakların kirlerini temizleyen bu yağmurun, yürekleri kin, öfke, hainlik ve fesatlıkla dolu insanlarında bu kirliliklerini temizleyebilir mi diye düşündüm yolda yürürken!
İnsanların birbirlerini ötelemesi, çeşitli iftiralarla ekmekleri ile oynanması, kıskançlıklarla samimiyetliklerin ortadan kaldırılarak yerine kırgınlıkların oluşmasına uğraşan art niyetli kişileri geçirdim aklımdan!

Yerküre üzerinde, değişik bölgelerde ama aynı toprak üzerende fakat dünyaya gelişimizdeki aynı özellikleri olan insanoğlunun birbirlerine karşı üstün olma, kendilerinden başkalarının yaşama haklarını istememe davranışlarını yıllardır anlamaya çalışmışımdır.

Dini, dili, ırkı ve cinsiyeti ne olursa olsun, yeryüzündeki hangi ülkede yaşarsa yaşasın; bir insanın dünyaya gelebilmesi için yaşanan eylem aynı. Bir canlının anne karnına düşmesi, gelişmesi ve dünyaya gelme şekli yine aynı olduğunu düşünüyorum.

Canlanış, gelişim ve doğuş biçimlerimiz dünyanın bir başka ucundaki farklı milletlerdeki insanlarla aynı olduğuna göre, bir çocuğun anne karnından çıktığı anda dini, dili ve milliyeti ne olursa olsun aynı sesi çıkararak ağladığının insan olarak bir ortak noktasının bulunduğunu algılayabilmeliyiz.

Dünyaya geliş yöntemimiz ile gözlerimizi açtığımızda aynı sesle ağladığımıza göre, farklı inanç ve milletler ayrımı yaparak insanların birbirlerine karşı savaşlarının, kin, öfke ve düşmanlıklarının altında sadece emperyalizmin, ürettiklerini satabilme, başkalarını sömürme ve kaynakları kendi çıkarlarına kullanma hırsı yatmaktadır.

Bırakın başka milliyetteki insanları, kendinizin en yakın çevresindekilere bakalım. Aynı mahallede veya kentte yaşayanların farklı görüş ve düşünceleri veya inançları nedeniyle ötelemek, kıskanmak veya kendinden olmayanlara yaşama hakkı tanımamak gibi anlayışlara tanık olmuyor muyuz?

Yağmur damlalarının yollardaki kirliliği temizlediği gibi,insanların da kalplerindeki fesatlıkların, kin ve öfkelerin, başkalarını küçük görme gibi kirliliklerin temizlendiği an, yaşadığımız mahallede, çevrede ve kentte barış, huzur, güven, dostluk ve başarıyı görmek ve mutlu olabilmenin güzellikleri ile gelişen toplum oluruz. Saygılarımla…
 

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar