26 Nisan, 2024, Cuma
DOLAR32.5852
EURO35.053
ALTIN2458.6
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Çatal dil kullanmak!

Birden fazla dil bilmek anlamında vurgulamak istedim ve çok dil bilebilmenin yerinde kullandığınızda “okumayan insanlar karşısında” yararlarını gördüğünüzü de anlayacaksınız.

Bizim ülkemizdeki siyasetçiler mevcut Türkçe’mizi bile çatal kullanabilme hünerini gösteriyorlar, ama bazı anlarda foyaları ortaya çabuk çıkıyor. Tabii ki okuyan, okuduklarını anlayan aydın insanlar bu foyaları anında anlayabiliyorlar!

Bir dil’in kullanılması olayında, yöresel sözcük farklılıklara olsa da anlaşılması o kadar zor değildir. İngiltere ile Amerika İngilizce dili arasında farklılıklar olsa da biri biraz kabaca, diğeri biraz nazikce olarak kullanılıyor diye tanımlayabiliriz. 

Türkçe dilimizi ise bölgesel sözcüklerdeki ayrımları duysak bile çoğunlukla anlarız, ancak siyasetçilerimizin konuştukları dili anlamakta zorlanıyoruz. Çünkü onlar, dün söylediklerinin, bugün tam tersini söyledikleri gibi, bazı anlarda söylediklerini bile inkar ederek karşısındaki insanları inandırıyorlar veya bazılarını inandırmak için alınlarından terliyorlar.

Yaklaşık 7 yıl öncesinde Suriye’deki iç savaştan kaçarak yurdumuza gelen Suriye vatandaşlarını, insanlık ve merhamet adına kabul ettik, konuk ettik ve ağırlamayı hala sürdürmekteyiz. Ülkemizi yönetenler “onlar bizim kanatlarımız ve korumamız altında, konuklarımızdır”dedi, kabul edip, yüreğimizin sesini dinledik.

Gün oldu, o savaş mağduru insanlar siyaset malzemesi olarak kullanıldı, hatta bazılarına “Türk vatandaşı kimliği” verildi. Üniversitelerde sınavsız okumaları sağlanırken, bizim gençlerimizin tepkisi karşısında; “Onlar bizim konuklarımız”denilerek yine siyasi malzeme olarak kullanılması sürdürüldü.

Yazdıklarımdan beni ırkçı biri olarak algılamanızı istemem. Benim yazılarımı okuyanlar, insanlar arasında ayrım yapmadan, karşılıklı sevgi, saygı, hoşgörü ve barış içerisinde yaşayan halkların olmasından yanayım. Hiçbir ırk, cinsiyet veya ekonomik anlamda varlıklı ile yoksul arasında sosyal yaşamda, en önemlisi de yasa ve hukuksal olaylarda ayrıcalık gösterilmemesini savunan biriyim.

Suriye’den gelen insanların dışlanması gibi bir düşüncem yok! Ancak, konuk olmanın da bir süreci olmalı! Ülkeyi yönetenler, kendi vatandaşlarından daha fazla hizmeti konuklarına göstermeye kalktığında işte o zaman ülke vatandaşı tarafından tepkiler artmaya başlar.

Muhalefetteki siyasi partiler, Suriyelilerle ilgili barınma konusunda veya ülkelerine geri gönderme konusunda konuşurken, iktidardaki siyasiler konuşmalarında, muhalefeti eleştiriyor ve o insanların korumaları altında olduğunu söylüyorlardı.

Ne oldu da şimdi Suriyelilerle ilgili iktidar partisi ve İstanbul Valiliği fikir değiştiriverdi!? İstanbul Valiliği, yarısı geçici  koruma altında diğer yarısı da  oturma izinli Suriyeli olmak üzere toplam kayıtlı 1 milyon 69 bin 860 yabancının bulunduğunu belirtiyor. İstanbul ilinde kayıtlı olmayan Suriyelilere 20 Ağustos tarihine kadar süre verildiği bildirilerek, bu tarihten sonra kayıtlı oldukları şehirlere gönderileceği belirtiliyor.

Şimdi de siyasi kanattan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun  Suriyelilerle ilgili konuşmasına bakalım: “ Kayıtsız Suriyelileri yakalayınca kamplara gönderiyoruz. Gitmiyorum derse gidecek”dedi.

İçişleri Bakanı Soylu bu konuşmaları NTV televizyon kanalında  konuşurken, 31 Mart seçimleri sonunda seçilen bazı Belediye Başkanlarının Suriyelilerle ilgili kentlerindeki uygulamalarına karşı gelen AKP’li siyasileri anımsadım. 

Kurban Bayramı ziyaretine gidip, geri dönecek kadar cesareti olan insanların, vatan toprakları için de aynı duyarlılığı göstermelerini beklediğimi belirtmek isterim. Saygılarımla… 
 

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar