Bugünkü yazımın başlığının ne anlama geldiğini, kendim başka, sizler bambaşka şekilde yorumlama hakkına sahipsiniz.
Birilerinin, bir yerlerde, bir şeyleri karıştırmaya çalıştığını sezinliyor, tahmin ediyor veya olabilir diye düşünüyorum.
Dünkü gazetemizin sayısını hazırlarken teknik masadaki arkadaşlarım zor anlar yaşadı. Saatlerce uğraşılarak bellekteki haber ve köşe yazım çıkarılmaya çalışıldı.
Birilerinin bilgisayarımın sistemine “çakal dişlerini” taktığını veya takmak istediği aklıma geldi.
Kim veya kimler ne yapmak isterse istesin, insanların düşüncelerini, aklından geçenleri konuşup, yazmalarına engel olamayacaklarını gününü birinde mutlaka anlayacaklardır!
Çakal dişleri’ni hiçbir zaman sütunlarımdaki yazılarımın tek harfine bile kan akıtamayacaklarını net olarak belirtirken; korkmuyorum, çünkü korkarak yaşayanlar her an, ne zaman, nerede ve nasıl öldürülebilecekleri veya ölebileceklerini endişesi ile yaşarlar. Ancak, cesaretleri ile yaşayanların bir kez öldüğü bir gerçektir!
Bazı zamanlarda siyasetçilerin sözlerini duyarsınız; “Boğazıma haram lokma girmedi!” gibi sözler bunların başında gelir.
Yırtık ayakkabısı ve parmağındaki tek yüzüğü ile belli bir koltuğa oturanların da ilk günlerindeki sözleri yine “insanların yüreklerini okşar” tümcelerle süslenir.
Herkesin, her sözüne saygılıyım, ancak sözleri, yaşantılarının özleri ile süreç içerisinde uymayanları anladığım anda, o kişiler bendeki saygılarını eritmeye başlar.
Yazdığım her tümcenin sahibi ve sonuna kadar arkasındayım. Mesleğimde onlarca yılımı geride bırakarak, bu meslekten emekliye ayrıldığım halde halen mesleğini sürdüren biri olarak, “Gazetecilikten emekli SSK’lı” aylık emekli maaşım, 2018 yılı asgari ücrete bile eşdeğer değer değildir.
2020 yılı asgari ücret görüşmelerinin sürdüğü bugünlerde, 2018 yılının asgari ücretini bile alamayan emekli bir gazeteci olarak, “tuz kokan iktidar partisinin Başkanı” bizlerle alay edercesine; “Asgari ücretin altında emekli maaşı alan yok gibi”diye konuşabiliyor.
Soğuklar başladı, evde yakacak için kömür almak istediğimde torbasının 30 Tl olduğunu öğrendim. 5 torba kömür ve bir torba çam kozalağı alabilmek için, ayın 20’sinde maaş alan bir emekli, ayın 10’unda bu parayı nereden bulabilir!?
Ülkemdeki insanların ekonomik yaşantılarını gözlemliyorum. Başbakan Ecevit’in önüne “yazar kasa atılması” olayından, tüp kuyruklarından ve benzeri ekonomik sıkıntılardan daha kötü günler yaşıyoruz aslında! Ama; iktidarın yücelttiği sermayenin, sinesi ve yüreği o kadar geniş açılıyor ki, sanki; her gelen sıkıntıyı sinesine çekebiliyor!...
Muhalefet Partisi diye bir siyasi karşı kitlenin oluşmaması, halktan yana seslerin yükseltilmemesi, günü kurtarma gibi yaşantılardan elbette siyasi iktidar yararlanmayı tercihinde kullanacaktır!..
Bunları yazdığım için mi bilmem ama, bilgisayarıma “Çakal dişleri” ile dişleme yapıldı. Birkaç gün için format atılması için ondan uzak kalacağım. Bu süreçte sizlerin okumaları için yazılarım da olamayabilir. Hoş görmenizi diler, saygılar sunarım….