Belediye Başkan Adayları netleşti, bundan sonrası seçimlerin kazanılması için yapılacak olana çalışmalara kaldı.
Ak parti belediye Başkan Adayı Av. Mehmet Gürbüz Cumartesi günü Osmaniye’ye gelişinde coşku ile karşılandı. Öncelikle adayın belirlenmesi kentte rahatlık oluştururken, Ak parti içerisinde de ismin belirlenmesi bir rahatlık oluşturdu.
Herkes rahatladı mı dersiniz, yoksa Cumartesi gününden itibaren bir takım rahatsızlıklar oluşmaya başladı mı dersiniz bilemem ama, sokakta konuşulan bazı sözlerin hiç te iyi olmadığını düşünüyorum.
Buzlar çözüldü mü, yoksa sert rüzgarlara mı yerini bırakacak diye de kuşkularım oluşmaya başladı.
Aslında bu konuları gündeme getirmek istemezdim, ancak Ak Parti yöneticilerinin bir takım olumsuzluklara meydan vermemeleri adına, onlara anımsatmalar yapmayı Osmaniye’miz adına uygun gördüm.
Cuma günü akşamından başlayıp, Cumartesi günü de kentte konuşulan gelişmeleri paylaşırken, burada bir art niyetli olduğumun da anlaşılmamasını, sadece kamuoyun sesi olarak bu tür olaylarda uyarıcı niteliği taşıdığımın bilinmesini öncelikle vurgulamak isterim.
Şu veya bu gerekçeleri benim dışımda, ancak beni telefonla arayıp sohbet eden veya sokakta karşılaştığımızda konuşan bir takım insanların dillerinden çıkanların nereye kadar gideceğinin iyi hesap edilmesi adına gündeme taşımak istedim.
Ak Parti de 13 aday adayı vardı, her aday adayı da “kim aday gösterilirse gösterilsin, onun yanında olacağız”demişlerdi. Bu sözler bir siyasi güzellik miydi, yoksa çevreye karşı mı böyle söyleniyordu?
Bir insan konuşurken samimi olup olmadığı, gözlerinin içindeki ifadelerden anlaşılabilir. Bir insanın elini sıkarken, eğer gözleriniz karşınızdakinin gözlerine değil de, bir başka yöne kayıyorsa; samimi olmadığınız anlaşılır.
Bazı siyasetçilerde bunları fark ettiğiniz anda, o kişinin samimi olmadığını anlarsınız.
Aday’ın belirlenmesinin andından bazı Aday adaylarının ilk dakikalarda çevresindekileri arayarak farklı düşünce içinde olmalarını yadırgadım doğrusu. Daha farklı bir olay da, yapılan tercih karşısında gelecekte takınılacak farklı tavırların yaşanabileceği sözleri.
“Benden sonrası tufan!”diye yazmıştım ya, işte öyle bir şeyin yaşanabileceği sözlerindeki yaygınlık hiç hoş bir davranış olmasa gerek.
Aday gösterilmediği için kendine yer edinmek isteyenler, aday gösterilmediği için “Bağımsız aday” olmayı düşünenler ve bu konuda ilk günden itibaren çevresiyle birlikte geç saatlere kadar toplantı düzenleyenler.
Bir olayı kabullenmek veya kabullenememek çok önemlidir. Kabullenip arkadaşının yanında olmak veya kendin olmadığı için arkadaşına karşı tavır almak siyasetin cilveleri olsa gerek diye düşünüyorum.
Hangi koşullarda olursa olsun, Başbakan Erdoğan Av. Mehmet Gürbüz’ü Osmaniye için aday göstermişse eğer, sizler de aday yarışına girip aylarca partinizin ambleminin altında adaylık uğraşı vermişseniz eğer, aday gösterilmediniz diye de “mıcıkcılık yapmaya” gerek var mı? Saygılarımla…
Ak parti belediye Başkan Adayı Av. Mehmet Gürbüz Cumartesi günü Osmaniye’ye gelişinde coşku ile karşılandı. Öncelikle adayın belirlenmesi kentte rahatlık oluştururken, Ak parti içerisinde de ismin belirlenmesi bir rahatlık oluşturdu.
Herkes rahatladı mı dersiniz, yoksa Cumartesi gününden itibaren bir takım rahatsızlıklar oluşmaya başladı mı dersiniz bilemem ama, sokakta konuşulan bazı sözlerin hiç te iyi olmadığını düşünüyorum.
Buzlar çözüldü mü, yoksa sert rüzgarlara mı yerini bırakacak diye de kuşkularım oluşmaya başladı.
Aslında bu konuları gündeme getirmek istemezdim, ancak Ak Parti yöneticilerinin bir takım olumsuzluklara meydan vermemeleri adına, onlara anımsatmalar yapmayı Osmaniye’miz adına uygun gördüm.
Cuma günü akşamından başlayıp, Cumartesi günü de kentte konuşulan gelişmeleri paylaşırken, burada bir art niyetli olduğumun da anlaşılmamasını, sadece kamuoyun sesi olarak bu tür olaylarda uyarıcı niteliği taşıdığımın bilinmesini öncelikle vurgulamak isterim.
Şu veya bu gerekçeleri benim dışımda, ancak beni telefonla arayıp sohbet eden veya sokakta karşılaştığımızda konuşan bir takım insanların dillerinden çıkanların nereye kadar gideceğinin iyi hesap edilmesi adına gündeme taşımak istedim.
Ak Parti de 13 aday adayı vardı, her aday adayı da “kim aday gösterilirse gösterilsin, onun yanında olacağız”demişlerdi. Bu sözler bir siyasi güzellik miydi, yoksa çevreye karşı mı böyle söyleniyordu?
Bir insan konuşurken samimi olup olmadığı, gözlerinin içindeki ifadelerden anlaşılabilir. Bir insanın elini sıkarken, eğer gözleriniz karşınızdakinin gözlerine değil de, bir başka yöne kayıyorsa; samimi olmadığınız anlaşılır.
Bazı siyasetçilerde bunları fark ettiğiniz anda, o kişinin samimi olmadığını anlarsınız.
Aday’ın belirlenmesinin andından bazı Aday adaylarının ilk dakikalarda çevresindekileri arayarak farklı düşünce içinde olmalarını yadırgadım doğrusu. Daha farklı bir olay da, yapılan tercih karşısında gelecekte takınılacak farklı tavırların yaşanabileceği sözleri.
“Benden sonrası tufan!”diye yazmıştım ya, işte öyle bir şeyin yaşanabileceği sözlerindeki yaygınlık hiç hoş bir davranış olmasa gerek.
Aday gösterilmediği için kendine yer edinmek isteyenler, aday gösterilmediği için “Bağımsız aday” olmayı düşünenler ve bu konuda ilk günden itibaren çevresiyle birlikte geç saatlere kadar toplantı düzenleyenler.
Bir olayı kabullenmek veya kabullenememek çok önemlidir. Kabullenip arkadaşının yanında olmak veya kendin olmadığı için arkadaşına karşı tavır almak siyasetin cilveleri olsa gerek diye düşünüyorum.
Hangi koşullarda olursa olsun, Başbakan Erdoğan Av. Mehmet Gürbüz’ü Osmaniye için aday göstermişse eğer, sizler de aday yarışına girip aylarca partinizin ambleminin altında adaylık uğraşı vermişseniz eğer, aday gösterilmediniz diye de “mıcıkcılık yapmaya” gerek var mı? Saygılarımla…
