20 Nisan, 2024, Cumartesi
DOLAR32.5095
EURO34.7826
ALTIN2499.5
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Bu kenti köreltmeleyim!

Osmaniye’nin ilçe olduğu yılları anımsayanlar bilirler, bu günlerden daha hareketli ve canlıydı.


Osmaniye’nin 30-40 yıl gerilerine gittiğimizde, gördüğümüz ve yaşadığımız hareketli günler ile bugünkü körelmekte olan günleri karşılaştırdığımda üzülüyorum.


Şöyle bir kent merkezinde dolaşalım. Atatürk caddesi, Palalı Süleyman caddesi, Cevdet Sunay Caddesi, Güneysu caddesi…


Kent merkezindeki ara sokaklar değil caddelerden sözediyorum. Gezintileriniz sırasında işyerlerinin hareketli olup olmadığına bakın, bir de bu caddelerimizde en güzel yerlerde boşalmış ve vitrinine ‘kiralık’ yazılı işyerlerine bakın.


Ev sahibi konumunda olduğumuz bu kentte konuk durumuna nasıl geliyoruz? Patron olmamız gereken yerde işçi olarak çalışır duruma nasıl getiriliyoruz?


Osmaniye’de ev sahibi olarak bir kendimize bakalım, bir de Suriye’den gelip bizimle birlikte bu kentte yaşayan insanların yüzlerine bakalım. Savaştan kaçarak buralara gelip, tanımadıkları kentte yine tanımadıkları bir milletin insanları ile birlikte yaşarken, yüzleri gülüyor, konuşmaları hareketli ve sevinçli. Savaştan kaçıp gelen bu insanların gözleri gülerken, bizim kentli insanlarımız, yolda yürürken başları öne eğik, gözlerinde gülümseme eksilmiş, vitrinlere bakmaktan çekinir halde dalgın ve halsin yürüyorlar.


İşsizlik ve beraberindeki ekonomik sıkıntılar insanlarımızı hareketsiz ve dalgınlık içerisinde yaşatırken, yerel yönetimler, iş adamları, sivil toplum kuruluşları ve siyasi parti yöneticilerimiz bu gidişin gelecek için hayra alamet olduğunu göremiyorlar mı?


Üniversite mezunu yüzlerce, Meslek lisesi ve Lise mezunu binlerce gencimiz boş geziyor. İşe girebilmek için iktidar partilerinin (Hükümet ve yerel iktidar) il ve ilçe binalarına gidip yöneticilere kendilerini kabul ettirebilmek için parti çalışmalarına ve diğer hizmetlerine koşuşturuyorlar.


Bu işsiz gençlerimizin bekleyişleri sürerken, çevresinde ve özellikle de aile içerisinde huzurları kaçıyor. Ekonomik yaşamlarını sağlıklı sürdürebilme ve çevresindeki arkadaşları ile uyum sağlayabilme uğruna  gençlerimiz hırsızlık, dolandırıcılık ve uyuşturucu gibi kötü alışkanlıkların içerisine sürükleniyor.


Erkeklerimiz uyuşturucuya alıştırıldığı zaman çevresine karşı ne gibi hareketler içerisinde olacağını tahmin bile edemiyoruz. Genç kızlarımız ise uyuşturucuya alıştırılmışsa, fuhuşun batağına sürüklendiğinde aile içerisindeki yaşananları tahmin edebiliyor musunuz?


Bu olayları görenler, duyarlar seyirci mi kalmalı? Bu olayları görenler, bilenlerin arasında bir de yararlanmak isteyenlerin bulunması kadar acı bir gerçeği düşünebiliyor musunuz?


Ekonomisi iyi olanlar, belli iş düzeyinde bulunanlar bu işsiz gençleri kullanmak yerine, iş olanağı vermekten neden kaçınıyorlar? İş düzeni iyi olanların özellikle de genç kızların işsiz olduklarını öğrendikleri hallerde, iş yerine onlara aşk tekliflerinde bulunmaları kadar ‘alçakça’ bir davranışı nasıl kendilerinde görebiliyorlar?


Bu kenti köreltmeyelim, gençlerimize ve çocuklarımıza sahip çıkalım. Gün olur, yıllar geçer ama torunlarımıza bırakacağımız bu kent yaşanmaz hale geldiğinde bugünleri köreltenler arkasından ne gibi tepkiler alacaklarını unutmamalılar. Mezarınızda rahat uyumak ve torunlarınıza yaşanabilir bir kent bırakmak istiyorsanız, arkanızdan beddua değil de dua almak istiyorsanız, başınızı ellerinizin arasına koyarak iki dakika düşünün ve bu kentin körelmesine izin vermeyin. Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar