Bugün 12 mart, bu günle ilgili güzel olayları yazmak istedim. Ancak 12 mart günün kutlayabilmek veya kutlamaya çalışmak bazıları için yanlış anlaşılabilir.
Ülkemiz gerçeğinin geriye dönük tarih sayfalarına baktığımızda 12 mart bazıları için farklı, bazıları için farklı yorumlanmaktadır.
İşte bu nedenle 12 mart günü ile ilgili ‘kutlama’ sözcüğünü seçerken özen gösteriyorum.
12 mart, 12 eylül, bir de 28 şubat tarihleri yanında tarihimizde farklı olayların yaşandığı veya yaşatıldığı günleri anımsarken, iyi ve kötü yanlarını da yorumlamak gerekiyor.
Demokrasinin önünün kesilmesi, içinin boşaltılmak istenmesi ve halkın sesinin kısılması için değişik yaptırımların uygulamaya konulduğu süreçlerde, doğal olarak basına yapılan sansür akla gelmektedir. Basına sansür konulması demek, halkın haber alma ve bilgi edinme özgürlüklerinin de alınması anlamını taşımaktadır.
Bu olaylara kısaca değindikten sonra gelelim bizim 12 mart tarihimize. Bizimki; gazetemizin 10. yayın yılına girmesinin yıldönümü olduğu için kutluyoruz.
Bu tarih belki birileri için en sevdiklerini kaybettikleri, birileri için doğum günleri, birileri için işe yeni başladıkları, birileri için mahkemelerde tutuklandıkları veya birileri için de evlilik günü olarak yaşanmış olabilir.
Yaşamın çeşitli kesitleriyle bu tarih her insana farklı bir çağrım yapabilir. Bize de gazetemizin kuruluş günü olarak geldiği için 10. yılımızı kutluyoruz.
Bu sütunlarda yıllardır okurlarımla bir çok olayları paylaştım. Güncel olmasına ve yerel olmasına özen gösterdim. Düşüncelerimi veya yorumlarımı yanlış anlayanlar veya anladıkları gibi değerlendirenler oldu. Eksik veya aksaklıkların düzeltilmesi için yazdığım olaylarda bazı yöneticiler beni yanlış anladılar. Oturdukları koltukların hakkını vermelerini anımsattıklarım, kendi akıllarından geçtiği gibi benim yazılarımı değerlendirmeye çalıştı.
Ben yine de doğru bildiğim yolda yazılarımı sürdürdüm. Gün oldu, fıkra gibi, öykü gibi veya hafiften dokundurucu tümcelerle yaşananları anlatmaya çalıştım. Gocunanlar oldu, oysa yazılanları anlama kıtlığı çekenler olayları kendi üzerlerine almanın düşüncesiyle bunu yaptılar.
Halkın bireylerinin mutlu olabilmesi için uğraş verdim, özellikle de kurumlarda dışlanan, horlanan veya işleri savsaklanmak isteyen vatandaşlarımızın sorunlarını gündeme taşıdım.
Halkın sorunlarını dile getirmenin, iktidara karşı olmak olduğu yolunda genel ve yerelde anlam çıkarmaya çalışanlar oldu. Oysa, eleştiriler iktidarları gittikleri yanlış yoldan, doğru yola yönelmelerini sağlayan değerlendirme ve görüşler olarak anlamak istemediler.
Gazete olarak, uyarıcı ve yol gösterici olmaya özen gösterdik. Yıllar öncesinde gündeme getirdiğimiz olaylar, yıllar sonrasında haklılığımızı gösterdi. Bugün ülke gündeminde tartışılan olayları biz 10 yıldır yazıyorduk. Bizim o günlerde yazdıklarımız karşısında tepki gösterenler, bugün bizim gibi düşünmeye başladı, ama o günleri anımsayıpta bize ‘haklıymışsınız’deme zahmetinde bile bulunmayacak kadar tarihi takip etmediklerini anlamaktayız.
Biz halkın sesiyiz, halkız, haklıyız ve halkın sesi olarak yazılarımıza devam edeceğiz, haklı olanın her zaman kazanacağından kuşku duymuyoruz. Bizi 10. yılımıza kadar taşıyarak katkıda bulunan herkese teşekkür ediyoruz. saygılarımla…
