Hükümet kurma çalışmalarında somut adımlara henüz ulaşıldığı söylenemez. Ağustos ayının 23’üne ne kaldı şunun şurasında.
Siyasi partilerin sözcülerine ve Genel Başkanlarına bakıyoruz, her biri bir yana ipi çekiyor, gerginleştikçe gerginleşen bir ortam yaşanırken, bu boşluktan yararlanan terör örgütleri de anaları ağlatmayı sürdürüyor.
Halkımız 7 Haziran’da sandık başına giderken, yeni oluşacak Hükümetin; terör olaylarını durdurmasını, ekonomik ve sosyal yaşamın sağlıklı ve huzur içerisinde yaşanmasını, sorunların çözümlenmesini isteyip bekleyerek oylarını kullanmıştı.
Halktan oy isteyen Milletvekilleri de bu ülkede istikrar ve huzur ortamının yaşanması için ortaya çıkmışlar, “Bizler yönetime geldiğimizde ülkemizde huzur olacak!”diyerek halkın oylarını istemişlerdi.
Halk üzerine düşen görevi yerine getirdi, ancak Milletvekillerimiz üzerlerine düşen görevi getirmek yerine, ipe un sermeye başladılar.
Hepimiz aynı gemide seyrediyoruz, aynı ülkede birlikte yaşıyoruz. Ayrımcılığa ve bölmeye kalkarsanız bu gemi su almaya başladığı zaman tamir etmesinin zorluklarını düşünmek ve gelişen olaylara da katlanmak zorunda olduğumuzu unutmamamız gerekiyor.
TBMM Salonunda 4 siyasi partinin milletvekilleri aynı odada oturuyorlar. Bu ülkeyi birlikte yönetmek adına orada bulunuyorlar.
Her Milletvekili aynı haklara sahip iken, bir siyasi partinin sözcüsü çıkıp, bir başka siyasi parti veya milletvekili hakkında konuşmalarına dikkat etmediği zaman gerginlikler yaşandığı gibi yeni Hükümetin oluşumu da zorlaşır.
Birbirleriyle ortak paydada buluşamayanlar, anlaşıp Hükümet kurmak istemeyen siyasilerin akıllarından ne geçtiğini halkımız merak ediyor.
Onlar bur Hükümet bile kurmaya yanaşmazken, günde birkaç şehit haberi ile yürekler dağlanıyor.
Yaşanan bu acı olayları siyasete alet ederek bir takım sözleri kullanarak ortamı germek yerine, halkın beklentilerine yanıt verme gereğini duymayan, sadece şehit cenazeleri üzerinde konuşmalar yapan siyasileri gerginlikleri ortadan kaldırmaya davet ediyoruz.
4 siyasi parti kendi arasında ikisi bile bir araya gelemeyecek kadar nedir bunların içlerindeki “erik kurusu!?”^halkımız olayları sağduyu ile izlerken, bu halkın sabrının da bir yere kadar olduğunun bilinmesi önem taşımaktadır.
Yeniden seçim yapılmasını istemek, önümüzdeki aylarda ‘erkek seçim’ diye tutturanlar; erken bir seçimde de şu ankine yakın bir tablo ortaya çıktığında yine mi bugünkü tartışmaları yapacaksınız?
Halkın iradesine kulak asmayanlara sandıkta öyle bir ders verilir ki, sonuçlar açıklanmaya başlandığında “Ne yaptık biz!?”diye başınızı ellerinizin arasından çıkaracak dermanınız bile olmayabilir.
Sizler 4 siyasi parti, kendi ardanızda ikiniz bile bir araya gelemezken, günlük olarak giden canları, ağlayan anaları, öksüz ve yetim kalan küçücük çocukları düşünmüyorsanız, onların acılarını yüreğinizde hissetmiyorsanız, bu ülkeyi yönetme adına ne diye o makamlarınızda oturup tv mikrofonlarında ortam germeye çalışıyorsunuz?
Bu gemide hep birlikte yaşadığımızı unutmamak gerek. Sizler orada kendi aranızda kendinizce hesaplar yaparken, memleketin dört bir köşesindeki halkın sabır taşlarını taşırabilecek konuşmalardan vaz geçin beyler!.. Saygılarımla…
Siyasi partilerin sözcülerine ve Genel Başkanlarına bakıyoruz, her biri bir yana ipi çekiyor, gerginleştikçe gerginleşen bir ortam yaşanırken, bu boşluktan yararlanan terör örgütleri de anaları ağlatmayı sürdürüyor.
Halkımız 7 Haziran’da sandık başına giderken, yeni oluşacak Hükümetin; terör olaylarını durdurmasını, ekonomik ve sosyal yaşamın sağlıklı ve huzur içerisinde yaşanmasını, sorunların çözümlenmesini isteyip bekleyerek oylarını kullanmıştı.
Halktan oy isteyen Milletvekilleri de bu ülkede istikrar ve huzur ortamının yaşanması için ortaya çıkmışlar, “Bizler yönetime geldiğimizde ülkemizde huzur olacak!”diyerek halkın oylarını istemişlerdi.
Halk üzerine düşen görevi yerine getirdi, ancak Milletvekillerimiz üzerlerine düşen görevi getirmek yerine, ipe un sermeye başladılar.
Hepimiz aynı gemide seyrediyoruz, aynı ülkede birlikte yaşıyoruz. Ayrımcılığa ve bölmeye kalkarsanız bu gemi su almaya başladığı zaman tamir etmesinin zorluklarını düşünmek ve gelişen olaylara da katlanmak zorunda olduğumuzu unutmamamız gerekiyor.
TBMM Salonunda 4 siyasi partinin milletvekilleri aynı odada oturuyorlar. Bu ülkeyi birlikte yönetmek adına orada bulunuyorlar.
Her Milletvekili aynı haklara sahip iken, bir siyasi partinin sözcüsü çıkıp, bir başka siyasi parti veya milletvekili hakkında konuşmalarına dikkat etmediği zaman gerginlikler yaşandığı gibi yeni Hükümetin oluşumu da zorlaşır.
Birbirleriyle ortak paydada buluşamayanlar, anlaşıp Hükümet kurmak istemeyen siyasilerin akıllarından ne geçtiğini halkımız merak ediyor.
Onlar bur Hükümet bile kurmaya yanaşmazken, günde birkaç şehit haberi ile yürekler dağlanıyor.
Yaşanan bu acı olayları siyasete alet ederek bir takım sözleri kullanarak ortamı germek yerine, halkın beklentilerine yanıt verme gereğini duymayan, sadece şehit cenazeleri üzerinde konuşmalar yapan siyasileri gerginlikleri ortadan kaldırmaya davet ediyoruz.
4 siyasi parti kendi arasında ikisi bile bir araya gelemeyecek kadar nedir bunların içlerindeki “erik kurusu!?”^halkımız olayları sağduyu ile izlerken, bu halkın sabrının da bir yere kadar olduğunun bilinmesi önem taşımaktadır.
Yeniden seçim yapılmasını istemek, önümüzdeki aylarda ‘erkek seçim’ diye tutturanlar; erken bir seçimde de şu ankine yakın bir tablo ortaya çıktığında yine mi bugünkü tartışmaları yapacaksınız?
Halkın iradesine kulak asmayanlara sandıkta öyle bir ders verilir ki, sonuçlar açıklanmaya başlandığında “Ne yaptık biz!?”diye başınızı ellerinizin arasından çıkaracak dermanınız bile olmayabilir.
Sizler 4 siyasi parti, kendi ardanızda ikiniz bile bir araya gelemezken, günlük olarak giden canları, ağlayan anaları, öksüz ve yetim kalan küçücük çocukları düşünmüyorsanız, onların acılarını yüreğinizde hissetmiyorsanız, bu ülkeyi yönetme adına ne diye o makamlarınızda oturup tv mikrofonlarında ortam germeye çalışıyorsunuz?
Bu gemide hep birlikte yaşadığımızı unutmamak gerek. Sizler orada kendi aranızda kendinizce hesaplar yaparken, memleketin dört bir köşesindeki halkın sabır taşlarını taşırabilecek konuşmalardan vaz geçin beyler!.. Saygılarımla…
