28 Mart, 2024, Perşembe
DOLAR32.3302
EURO35.0914
ALTIN2298.0
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Bölerek yönetmek

Toplamları birbirlerine düşürmek, yani bölerek parçalayıp yönetmenin kolay olacağını bilenler uygulamalarını geciktirmeden hayata geçirirler.

Ülkeler arasındaki ilişkilere baktığımızda, kolay sömürebilme adına ülke içerisindeki insanlar arasında ikili ilişkileri soğutmaya, kitlesel örgütleri dağıtmaya uğraş veren olaylar yaşatılır.

Siyasal yönden başlatılan bu ayrıştırmalar, süreç içerisinde sermayenin ve sivil toplum kuruluşlarının da bölünmesi şeklinde devam eder.

Türkiye’de Üniversite gençliğini gruplara ayırarak eğitim alanında zorluklar yaşatmaya başladılar.

Yıllar geçtikçe sermayenin hırçınlaşması ile emekçiler arasındaki  anlaşmazlıklar ortaya çıktı.

Önce İşçi sendikalarını böldüler, sonrasında işveren sendikaları oluşturuldu.

Eğitimciler arasındaki sendikal örgütlenmelere sıra geldiğinde işin içine cemaat örgütleri el atmaya başladı, sonrasında iktidar yanlısı ve iktidar karşıtı sendikalar çoğalmaya başladı.

Doğru olanları inadına yanlış gibi gösteren sendika temsilcilerinin sözlerini inananlar gün oldu kendi savundukları ile çelişkiye düşerken, hala doğruları savunmak yerine inat edercesine bildikleri gibi hareket etmeyi sürdürdüler.

Sonrasında Baro’lar bölünmeye başladı, Gazetecilerin örgütleri bölünmeye başladı, Hekimlerin örgütleri bölünmeye başladı.

Siyasal partilerin çoğaldığı gibi STK’ların sayılarında da artışlar yaşanırken, siyasal iktidar kendisinden yana tavır alanlar ile karşı olanlar arasında farklı davranışlar içerisinde hareket etmeye başlar oldu.

Ülkede bölünmeler devam ederken, bir yandan da halk ile ülkeyi yönetenler arasındaki uçurum büyüyordu.

Siyasi iktidar halktan yana hareket etmesi gerekirken ülkedeki sermayenin gelişmesi, söz sahibi olması, en önemlisi de bürokrasinin işleyişi her geçen gün vatandaştan yana olmaktan uzaklaşmaya başladı.

Belli nüfuza sahip veya varlıklı olanların işledikleri suçlar karşısında aldıkları cezalar ile sıradan vatandaşların aldıkları cezalar arasında da farklılıklar yaşanır oldu.

Bölündükçe bölünmesi için uğraş verenler günün birinde bu ayrışmaların toplumsal huzur ve barışı etkileyeceği yönünde biraz aklı selim düşünme olayını bekledi vatandaşlar.

Silah ve eroin kaçakçıları, daha doğrusu gayri meşru işlerle uğraşan adına mafya denilen grupların artış göstermesi ile halkın huzuru iyiden iyiye kaçmaya başladı.

Ülkeyi yönetenler, halkın tepkilerine karşı sert sözlerle karşılık vermeye başlarken, eleştirilere kulak tıkanır olmaya başlandı.

Yabancı yatırımcılara önem verilmeye başlandı, çalışan işletmeler yabancı ülke vatandaşlarının ortaklığına açıldı.

Özelleştirilmenin yoğunlaşması ile birlikte vatandaşların alım gücü azalmaya başladı. Çünkü özel sermaye zamanlı-zamansız zamlar yapmaya başlar oldu.

İktidar yanlısı medya ile  halktan yana olan medya arasında sürtüşmeler başladı.

Yabancılar ülke topraklarında, maden aramasından tutun da, bir çok önemli işletmelere, hastane, otoyol, köprü ve benzeri yerlere ortak olmaya başladı.

Bu olayları eleştiren insanlara;  “Sermaye ırkçılığı yapılıyor”denilmeye başlandı.

Ekonomik alanda para sıkıntısı yaşanmaya başlanması ile yabancı sermayeye kapılar açılıp, yeraltı ve yerüstü kaynaklar yabancıların hizmetine verilirken, bunları yapanlara karşı çıkmanın “Sermaye düşmanı” olarak tanımlanması olayı ile karşı karşıyayız.

 

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar