24 Nisan, 2024, Çarşamba
DOLAR32.5209
EURO34.808
ALTIN2418.9
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Biraz ileride…

Sade vatandaş, eğitimli vatandaş, bürokrat, siyasetçi ve genel olarak insan olduğumuzu unutmadan yaşantılarımıza yön vermemiş gerektiğini her an aklımızdan çıkarırsak nasıl bir toplumsal yaşamı gözlersiniz?

Bir otomobil geliyor işyerinin önüne parkederken izin bile istemeden kontağı kapatıp çıkıyor. İşyeri sahibi kapının önünü kapattığını söyleyerek vatandaşı uyarmak istiyor, otomobilin sahibinden önce yanındaki bayan söze başlıyor; “Yedik mi adam dükkanını! Burası babanın malı mı, birkaç dakikalığına parkediyoruz, az sonra da çıkıp gideceğiz!”

Esnaf bu ya, fazla konuşmaktan çekiniyor, sözünü erkeğe yöneltiyor, rica ediyor ama yine bu kez kadın ileri atılıyor; “Görgüsüz ne olacak, kim bilir nereden gelmiştir, bu işyerini hangi para ile açmıştır bizim arabamızı çekemiyor!” diye konuşarak oradan uzaklaşıyorlar.

Otomobil orada yarım saatten fazla kalıyor, sonra bayanla erken gelip oradan uzaklaşıyorlar.

Yanında bayan olmayan sürücüler ise bir işyerinin önüne otomobilini parketmek istediğinde izin istediği gibi, rahatsızlık duyup duymayacağını soruyor. Böylesi davranış herkes tarafından yapılmasa da çoğunlukla yaşanıyor.

Anlayışlı olabilmek, karşımızdakinin durumunu anlayabilmek ve insanların haklarını gaspetmeme gibi düşünceleri aklımızdan çıkardığımız anda birden kükreyen insanların çoğaldığı toplum haline dönüyoruz.

Bir kamu kurumuna gidiyorsunuz, bir işlem yaptıracaksınız. Karşınıza çıkan personele bir şey soruyorsunuz, biraz ileride olduğunu söylüyor.

İlerliyorsunuz bir başkasına soruyorsunuz o da aynı şekilde parmağı ile gösteriyor. Hangi odayı veya hangi masadaki personele işinizi yaptırmanız gerektiğini açık olarak gösterip tarif eden insanların da sayıları azaldı.
Kamu kurumlarında bunlar olurken, özel işletmelerde olmuyor mu? Ekonomik olarak gelişmiş, başka bir deyimle “karnı doymuş” diyebileceğimiz işletmelerde de aynısı.

İşleminiz için masa başındaki personele varıyorsunuz, selamınızı bile almayanlar oluyor. Bekliyorsunuz, elinizdeki evrakları masasının üzerine koyuyorsunuz. Yine başını kaldırıp size bakmıyor, ya telefonla sohbet ediyor, ya da önündeki bilgisayarda internetle uğraşıyor veya önündeki kağıtları, belgeleri karıştırıyor.

İşiniz gereği susup bekliyorsunuz. Eğer ikinci kez onu uyandırmaya çalışırsanız; “Görmüyor musun be kardeşim, işimiz var, bekle az sonra sıra size de gelecek!”diye yüksek sesle konuşuyor. Eğer karşısındaki insan biraz işi bilen veya kendinden eminse masa başında oturan personele ağzını açtırmayacak iki sözcük ile görevini anımsatabiliyor. Ama böylesi insan her zaman olmuyor ki!

Tüm kurumlarımızda böyle oluyor demiyorum, çok iyi karşılayan, görevlerinin bilincinde ve vatandaşa hizmeti kutsal bilen kurumlarımızın da olduğunu inkar edemeyiz. Bir iki dakika içerisinde işlemleri gerçekleştiren, içeriye giren vatandaşları yönlendirirken saygılı şekilde direk işlemin yapılacağı yere kadar götürebilen, hürmetle karşılayan personellerin de bulunduğunu gördüğümüzde; keşke diğer kurumlarda da aynı güzellikler olsa diye iç geçiriyoruz.

Bir kurumun başındaki yönetici personelini uzaktan iyi izleyebiliyorsa, onlarla sevgi, saygı ve hoşgörü içerisinde iletişim kurabiliyorsa böylesi yerlerdeki işlemleri yapan personel işini severek yaptığı gibi vatandaşı da sıkmayacaktır.

Böylesi bir kent özlemiyle, saygılar…
Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar