20 Nisan, 2024, Cumartesi
DOLAR32.5095
EURO34.7826
ALTIN2499.5
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Bilineni saptırmak!

Bilinen bazı gerçekleri, farklı yönlere çekerek saptırarak söylemek, kişiye yarar yerine günün birinde   çözümü zor olan sorunları karşısına çıkarabilir.

İstanbul’da yaşanan son depremle ilgili bir takım yorumlar yapılmaya başlasa da, yıllardır Marmara denizinde ve İstanbul’da her an bir depremin olabileceği yönünde konuşmalar yapılıyordu.

26 Eylül günü saatler; 01.51’i gösterirken 1.6 büyüklüğünde yaşanan sarsıntı, Kandilli Rasathanesinin kayıtlarında mevcut. Bu saatin ardından yine kayıtlara baktığımızda, 5 ayrı sarsıntı daha yaşanıyor. 13.59’da ise o 5.8’lik deprem kendisini hissettiriyor.

Depremin kendisini ilk gösterdiği saatten itibaren yetkililer uyarılıp bilgilendirildi ve önlem alınması istendi mi? Diye akla sonu geliyor. İlk sarsıntı ile arada 12 saatlik bir süre bulunuyor. İstanbul Valisi’nin ve Büyükşehir Belediye Başkanı ile AFAD ve diğer önlem alması gereken kurumların  bu süreçteki sarsıntılardan haberdar edilip edilmedikleri önem taşıyor.

Bunu geçtik, Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul’da binlerce toplanma yeri olduğunu söylüyor ama İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun araştırmalarında bu rakam örtüşmüyor.

Adı geçen toplanma alanlarına AVM yapıldığı sözlerini öğreniyoruz, ama bu olayın gerçeklik payının ortaya çıkarılması önem taşıyor.

Bu depremde hasar gören binalar belirleniyor, haliyle yıkılacak. Kaçak yapılar ve gecekonduların durumları da hesaplanacak.

İstanbul kentini 25 yıldır yöneten aynı anlayışın, iyisi ve kötüsü ile sorumluluğu o yöneticilerin omzundadır. Kaçak yapılara izin veren, inşaatlarda kullanılan malzemelerin sağlamlığını denetleyip denetlemeyen Belediye yetkilileri burada sorumluluktan kaçamazlar!

Öncelikli olarak deprem ve diğer doğal afet olayları için halkın toplanma alanlarının düzenli olarak bulundurulması sözle değil, özünde gerçekleştirilmelidir. 

Deprem, doğanın yeryüzündeki canlıların düzeni bozması nedeniyle ortaya çıkardığı ve yaptığı bir uyarı olarak algılanmalıdır. Kesilen ağaçların dili yoktur ama, gözyaşlarını gövdesine akıtırken günün birinde alacağı intikam farklı olabilir!  

Türkiye gibi inançlı ve toplumun yüzde 99’nun Müslüman olduğu ülkede; “Ağaç katliamı yapılması” inancımıza ters düşüp düşmediği yolunda  ülke yöneticileri düşünemese bile, din adamlarımızın anımsatması gerekir!

Topraktaki ağaçlar, bir inşaatın temelindeki demir ve çimento görevini görmektedir. Bu olayı bilemeyen ve ağaçların kesilip betonlaşmaya önem veren bir yerel yönetici günün birinde sel sularına karşı yeterli önlemi alamayacağını da düşünemiyorsa, hiç bu yola başkoymasın!

Osmaniye’miz de deprem kuşağında biliniyor. Kent merkezinin Güney ve Kuzey bölgelerinden birer fay hattı geçiyor.

Olası depremler için Osmaniye’deki toplanma yerlerini araştırdım. AFAD İl Müdürü Serhat Bulut’un verdiği bilgilere göre;  İl merkezinde 4, ilçelerimizde ise birer nokta afet sonrası toplanma yeri olarak belirlenmiş.

Bu alanların yerlerini Osmaniye’de kaç kişi biliyor? Bu toplanma alanları şu anda boş bir arazi mi, yoksa afet anında gerekli malzemelerin bulunduğu yer olarak düzenlenmiş midir?

Osmaniye Belediyesi afet durumları için kentin belli noktalarına toplanma yerlerinin adreslerini belirten afişler asamaz mı? Örneğin mevcut dolmuş durakları benim düşündüklerimden biri.

Elimdeki bilgilere göre Osmaniye’de toplanma yerlerini okurlarımla paylaşmak istiyorum; Fakıuşağı Mahallesi Maliye hazinesindeki Yurtlar Kurumu Arkasındaki alan, Zorkun Yolu üzerindeki Orman İşletme Müdürlüğü'ne ait alan, Adnan menderes Mahallesi Valilik Binası Yanındaki Orman İşletme Müdürlüğü'ne ait ve Eyüp Sultan Mahallesi'ndeki Kapalı Yüzme Havuzu arkasındaki alan. Sağlıklı günler dileğimle, saygılar…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar