Yazacaklarımdan MHP’ye koşullu bağlanmışlar ve eleştirilmekten hoşlanmayanlar tepki göstermesin, ayrıca MHP dışındaki siyasi partileri savunanlar da yazacaklarımdan kendilerine pay çıkarıp sevinmesinler.
Şunu vurgulamak isterim ki, bir Osmaniyeli olarak, kentimde 40 yıldır gazetelerde çeşitli yazılar yazarak her zaman “huzurlu, mutlu ve yaşanabilir bir Osmaniye için uğraşan biri olarak” memleketimden çıkan her değeri önemsedim ve asla ötelemeyen bir insanım.
Osmaniye’nin adını tanıtan kim olursa olsun saygı duydum ve duyarım. Benim için siyasi veya inançlarının farklılığını düşünmeden ilimizin adını güzel yönde tanıtanın yanında olmuşumdur.
Bu anlayış içerisinde yaşarken Osmaniye’miz adına yapılan eksik veya aksaklıkları da anlatmayı yine kendime görev bilen bir gazeteciyim.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin babasının pamuk tarlasında ırgatlık yaptığım Ortaokul yıllarını düşünüyorum.
Yağmurlu günlerde traktörle getirilen üzüm sandıklarının pamuk toplamakta çalışan biz ırgatlara dağıtıldığını ve bunun bir ikram olarak verilmesine sevinen onlarca insanın çocuklarının gözlerindeki üzüm yiyebilmenin mutluluğu geliyor gözlerimin önüne.
Aradan yıllar geçti, tarlasında ırgatlık yaptığımız babanın oğlu hemşehrimiz Devlet Bahçeli milli bir duruşun partisi olarak bilinen MHP’nin Genel Başkanı oldu. Osmaniyeli olarak sevindik, oy verip vermememiz önemli değil ama, hiçbir zaman Bahçeli’ye Osmaniye ili dışında yapılan eleştirilerde izin vermeyen bir gazeteciyim.
Bahçeli’nin ilk Genel Başkan seçildiğinde kendisi ile ilgili yapılan röportajım Star gazetesinde tam sayfa olarak yayınlandığında, bazı yazarların “Liderlerin özellikleri” adlı kitapta benim röportajımın yayınlanmasından da mutlu olmuştum.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Osmaniyeli olarak ve bir siyasinin Genel Başkanı olarak bir değer. Ancak; bu değeri değerlendirebilmek ise Osmaniye’deki il ve merkez ilçe örgütlerine düşüyor.
7 Haziran Milletvekili seçimlerinin ardından hiçbir parti tek başına hükümet kuramayınca, Koalisyon arayışlarına başlandı. Siyasi partiler arasında anlaşabilme görüşmelerinin ilk haftasının ardından sonuç çıkamayacağının anlaşılması üzerine, birileri ‘düğmeye bastı!’
Ülkemizin değişik bölgelerinde terör olayları ve şehit haberleri basının gündemine yerleşti.
Düğmeye basan kimdi? Bence; bu işin içinde ABD’nin parmağı var! (Bunu net olarak yazdığım için sanırım bizim Savcılarımız ifademi almak üzere beni çağırmazlar!)
Koalisyon Hükümetinin kurulamamasının anlaşılması üzerine, koltuğu sallananların bir takım kirli (!) ilişkileri devreye girerek yurdun dört bir yanında terör olayları yaşanmaya başlandı.
Osmaniye’de 4 günde 3 Uzman Çavuşumuzu toprağa verdik. İçme suyu deposu yanında Polis ve Güvenlik personeli yaralandı.
Osmaniye bir hafta içinde şehitlerine ağıtlar yakarken, Osmaniyeli MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli nerede? Osmaniye Milletvekili de olan Bahçeli memleketindeki şehit cenazelerine gelmezken, taziye mesajları bile gönderme zahmetinde bulundu mu? Bahçeli’nin Osmaniye’deki son bir haftadaki olaylardan haberi var ise eğer; Osmaniye yerel basınında taziye mesajları yayınlatması veya memleketine gelerek şehit ailelerini ziyaret etmesi gerekmiyor mu!?.
Yorumu okurlarıma bırakıyorum, saygılarımla…
Şunu vurgulamak isterim ki, bir Osmaniyeli olarak, kentimde 40 yıldır gazetelerde çeşitli yazılar yazarak her zaman “huzurlu, mutlu ve yaşanabilir bir Osmaniye için uğraşan biri olarak” memleketimden çıkan her değeri önemsedim ve asla ötelemeyen bir insanım.
Osmaniye’nin adını tanıtan kim olursa olsun saygı duydum ve duyarım. Benim için siyasi veya inançlarının farklılığını düşünmeden ilimizin adını güzel yönde tanıtanın yanında olmuşumdur.
Bu anlayış içerisinde yaşarken Osmaniye’miz adına yapılan eksik veya aksaklıkları da anlatmayı yine kendime görev bilen bir gazeteciyim.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin babasının pamuk tarlasında ırgatlık yaptığım Ortaokul yıllarını düşünüyorum.
Yağmurlu günlerde traktörle getirilen üzüm sandıklarının pamuk toplamakta çalışan biz ırgatlara dağıtıldığını ve bunun bir ikram olarak verilmesine sevinen onlarca insanın çocuklarının gözlerindeki üzüm yiyebilmenin mutluluğu geliyor gözlerimin önüne.
Aradan yıllar geçti, tarlasında ırgatlık yaptığımız babanın oğlu hemşehrimiz Devlet Bahçeli milli bir duruşun partisi olarak bilinen MHP’nin Genel Başkanı oldu. Osmaniyeli olarak sevindik, oy verip vermememiz önemli değil ama, hiçbir zaman Bahçeli’ye Osmaniye ili dışında yapılan eleştirilerde izin vermeyen bir gazeteciyim.
Bahçeli’nin ilk Genel Başkan seçildiğinde kendisi ile ilgili yapılan röportajım Star gazetesinde tam sayfa olarak yayınlandığında, bazı yazarların “Liderlerin özellikleri” adlı kitapta benim röportajımın yayınlanmasından da mutlu olmuştum.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Osmaniyeli olarak ve bir siyasinin Genel Başkanı olarak bir değer. Ancak; bu değeri değerlendirebilmek ise Osmaniye’deki il ve merkez ilçe örgütlerine düşüyor.
7 Haziran Milletvekili seçimlerinin ardından hiçbir parti tek başına hükümet kuramayınca, Koalisyon arayışlarına başlandı. Siyasi partiler arasında anlaşabilme görüşmelerinin ilk haftasının ardından sonuç çıkamayacağının anlaşılması üzerine, birileri ‘düğmeye bastı!’
Ülkemizin değişik bölgelerinde terör olayları ve şehit haberleri basının gündemine yerleşti.
Düğmeye basan kimdi? Bence; bu işin içinde ABD’nin parmağı var! (Bunu net olarak yazdığım için sanırım bizim Savcılarımız ifademi almak üzere beni çağırmazlar!)
Koalisyon Hükümetinin kurulamamasının anlaşılması üzerine, koltuğu sallananların bir takım kirli (!) ilişkileri devreye girerek yurdun dört bir yanında terör olayları yaşanmaya başlandı.
Osmaniye’de 4 günde 3 Uzman Çavuşumuzu toprağa verdik. İçme suyu deposu yanında Polis ve Güvenlik personeli yaralandı.
Osmaniye bir hafta içinde şehitlerine ağıtlar yakarken, Osmaniyeli MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli nerede? Osmaniye Milletvekili de olan Bahçeli memleketindeki şehit cenazelerine gelmezken, taziye mesajları bile gönderme zahmetinde bulundu mu? Bahçeli’nin Osmaniye’deki son bir haftadaki olaylardan haberi var ise eğer; Osmaniye yerel basınında taziye mesajları yayınlatması veya memleketine gelerek şehit ailelerini ziyaret etmesi gerekmiyor mu!?.
Yorumu okurlarıma bırakıyorum, saygılarımla…
