26 Nisan, 2024, Cuma
DOLAR32.4447
EURO34.7287
ALTIN2441.3
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Ayıkken sarhoş yaşayanlar!

Bir halk deyimi vardır; “Ne oldum deme, ne olacağım de!”diye. Halk deyimlerine önem veren insanlar, gündelik yaşamlarının dışında gelecekleri ile de önemli sonuçların nasıl olabileceğini sezinleyebilirler.


Bu sezinleme, düşünme mekanizması her kişiye göre değil, sadece ‘aklını kullanan insanlara’ özgü olabilir.


Bir insanın ne konuştuğu veya ne söylediği değil; karşısındaki kişinin anlatılanları nasıl anlayabildiği veya nasıl yorumladığı önemlidir. Yanlış algılamalar ve her olayın ardından olumlu veya olumsuz eleştiriler yapmalar kolay olabilir. Ancak, algılama ve anlama yetenekleri, yorumlamalar ile birlikte bu yorumlara katkıda bulunanların hal ve hareketleri de önem taşır.


Ortaya bir sabıka kaydı çıkarsa, olayın gelişmesi veya yaşanmasına neden olanların da vicdan sorgularını yapmaları bir insanlık erdemi olarak tanımlanır.


Ali dayı ne yapmış, köyünden yola çıkıp şehre gelirken eşeğine binip yanında da 14 yaşındaki çocuğunu yaya olarak yürütmüş. Ali dayı 65 yaşında, dizlerinde derman kalmamış halde. Elbette 14 yaşındaki oğlu Metin’i eşeğe bindirip kendisi de yaya gelecek değil ya!


Ama madalyonun öteki yüzü hiçte öğle değil! Köyden yola çıkıp şehre doğru gelirken insanlar konuşuyor. İnsanların ağzı çuval değil ki büzesin! “şu adama bak, koskoca adam eşeğe tek başına binmiş, oğlunu da yaya olarak yanında yürütüyor!”


Bu bir eleştiri, görsel eleştiri olarak görüyorum. Ali dayı oğlu Metin’i de eşeğin terkisine bindirmiş olsaydı ve öyle yoluna devam etseydi ‘hayvanseverler’ ne diyecekti?


“Şu adama bak, koskoca adam, iki kişi ile eşeğe binip, işkence veriyor!”


Peki ne yapmak gerekiyor, böylesi düşünenleri hangi beşikte, nasıl belemek gerekiyor.


Ali dayının şehre nasıl ve ne şekilde geldiği mi önemli, yoksa ne amaçla geldiği mi?  Ali dayının eşeğinin semerine da takıntı yapın o zaman. Oğlu Metin’i yaya yürütüyormuş, elinde bir de çubuk varmış, eşek yavaşladığı zaman arkasından vuruyormuş.


Bunları bir kenara bırakalım şimdi. Ali dayının ne amaçla şehre geldiğini, eşekteki yükünün ne olduğunu, oğlu Metin’i neden terkisine bindirmediğini gözlemleyen kaç insan var?


Yaşanan olayların içinde olanlar; dışarıdan gördüklerinde kolay sanarak eleştirmesini iyi yaparlar. Futbol maçlarında gol atamayan futbolcunun o anki durumunu bilmeden atamadığı gol için küfür eden seyircileri aklınıza getirin.


Ali dayı eşeğin semerinin iki yanına yüklediği sepetlerdeki incirlerin ezilmemesi için özen göstererek şehre doğru geliyor. Hatta, incirler ezilmesin diye semerin üzerine binmeme kararı alsa da, eşeğinin gereği gibi yürüyemeyeceğini düşünerek binmek zorunda kaldığını tahmin etmelisiniz.


Eşekler para ile satın alınır, ancak eşeklik yapmak para gerektirmez. Çünkü; bazı insanlar toplum arasında insan gibi yaşadıklarını sanarlar ama, yaşantılarında çevresindeki insanlara karşı yaptıkları davranışlarını ‘eşek’ olarak bildiğimiz hayvanlar bile yapmaz.


Osmaniye’de eşek görebiliyor musunuz? Göremezsiniz, çünkü bizim bazı kendini bilmez, konuştuğu gibi yaşamaz, yaşadığı gibi konuşmayan insanlarımız var ki; böylesi insanların yüzünden Osmaniye’de eşek aramaya ne gerek var!


Ali dayının yüküne dayanamayan incir yüklü eşek ile oğlu Metin’in yaya olarak yürütülmesi, yol haritasının çizilmesinde yaşanabilecek olayları da Ali dayı gözlemleyemiyorsa, “fesatlık yaptığı” da boşa çıkar. Esen kalın…

 

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar