Aziz İstanbul
Fatih'in bedduasından hem bizi hem kendinizi kurtarın artık.
28 Mayıs'ı 29'a bağlayan gece tüm ordugâhta şenlikler yapıldı. Kös ve boruların çıkardığı müthiş gürültü ile beraber fener alayı donanması bütün her yeri aydınlatıyordu. Bizans halkı bu ışık ve sesleri dehşet içerisinde surlardan izliyorlardı. Gece yarısı bütün bu ışıklar birden söndürüldü. Etrafa inanılmaz bir karanlık ve sessizlik hâkim oldu. Bu Bizans halkı üzerinde derin bir korku ve ümitsizlik yarattı. II. Mehmed emretti, Fatih ünvanı almasına artık çok az kalmıştı bunu biliyordu. Genel hücum hazırlıkları muazzam bir disiplin içerisinde başladı.
29 Mayıs sabahı güneşin doğuşuyla beraber üç cepheden; surların dibine demirleyen gemilerle Haliç ve Marmara denizinden gemilerle ve kara surlarının tamamında bizzat padişah komutasında aynı anda müthiş bir genel saldırı başlatıldı. Asıl ordu Topkapı ile Silivrikapı arasında açılan gediklerden tekbir, tehlil ve gülbank-i Muhammedi çekerek şehre giriyordu. Deniz tarafından da bahadırlar şehre girmeye başlamışlardı. Şehirde tam bir can pazarı yaşanıyordu.
İstanbul düşmüştü (29 Mayıs 1453 Salı)
Fatih Sultan Mehmed İstanbul’u feth ediyor. Çağ kapanıp çağ açılıyor. Bizans imparatorluğu yıkılıyor. Haçlı ordusu dağıtılıyor, HAÇ kalktı HİLAL layık olan yerini aldı. Bizans’a islamın mührü vuruldu. Ayasofya kilisesi FETİH simgesi olarak İslam adına CAMİİ’ye çevrildi.

Bazı simgeler vardır ki, normal şartlarda pek bir değeri olmamasına rağmen insanların bu simgelere yükledikleri manevi değerlerden dolayı canını dahi feda edebilmektedir. Bayrak bir bezdir fakat yüklenen değer sayesinde uğruna can verilir, can alınır.
Ayasofya biz Müslümanlar için taştan ibaret bir yığın değil İslâm Âlemi için bir Fatih'tir, bir değerdir.
"Ayasofya bir müze değil, ibadethanedir"
Ayasofya taştan ve harçtan ibaret bir müze değil, “Allah Allah” nidalarıyla 481 sene boyunca şenlenen bir ibadethanedir. 86 yıldır ise mahzun. Bakanlar Kurulu kararı ile özünden koparıldı, Bakanlar Kurulu kararı ile özüne dönmesi gerekiyor.
Sayın Cumhurbaşkanım Gazi Meclis’in milletvekilleri Ayasofya 24 Kasım 1934 tarih, 7/1589 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla müzeye çevrilmiştir ve 86 yıldır Ayasofya mahzun. Madem Bakanlar Kurulu Kararı ile müzeye çevrildi, siz de TBMM Kararı ile özüne, camiye çevirin. Aziz Türk Milleti ve İslam Ümmeti size dua edelim. Biz etkili olmanız adına bizi temsilen size yetki verdik.
Menderes Ezan ile anılıyor, siz de Ayasofya ile anılasınız.
Ayasofya'yı açtığınız takdirde "sebep olan işleyen gibidir" hadis-i şerifi gereği Ayasofya da yapılan bütün ibadetler ve dualar sizin de amel defterinize sevap olarak geçecektir.
Ezanların ve Kur'an tilavetlerinin Arşa yükseldiği Ayasofya, abdestsiz girilemeyen Ayasofya camiine yarı çıplak turistlerin girmesini hangi inançlı vicdan rıza gösterebilir?
YETERİNCE CAMİ YOK MUDUR?
Artık iyiden iyiye milletimiz de toplum mühendislerinin algı operasyonu ile bu sözün büyüsüne kaptırmış kendini. “Sahi, gerçekten yeterince cami yok mu?” düşüncesiyle, müze olarak kalmasını destekleyenler yok değil.
“Öyle bir yerdeki tarihi eserin cami olmasına gerek yok. Zaten o mevkide yeterince cami var. Sonuçta insanlar ibadetlerini evde de yapabilir.” demek, BAZILARININ kulağına hoş geliyor olsa da, işin aslı öyle değil. Bizim sorunumuz cami kıtlığı değildir.
Oranın “câmi” hüviyeti kazanması için yapılan tüm çalışmaları “yer yokluğu” değil Fatih’in mülküne ve islamın mührüne sahip çıkmaktır.
Yok, gerçekten sorun yer yokluğu ise ve yeterince cami varsa, acaba Ayasofya’nın biraz ilerisine neden Sultanahmet Cami yapılmıştır?
Keza yine biraz gerisine Firûz Ağa Camisi… Ecdat bunu düşünememiş midir?
Fatih'in bedduasından kurtarın bizi,
Başımıza üzerinde taç edelim sizi.