29 Mart, 2024, Cuma
DOLAR32.3786
EURO35.0219
ALTIN2325.9
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Ateşi gazlama…

Taksim, Gezi Parkı eylemleri farklı yorumları gündemde konuştururken, ateşe gazla gitmenin  yarar yerine zarar getirebileceğini de düşünmek gerekiyor.


Dünkü yazımda birilerinin ateşi fitilleyip fitillemediğinden sözetmiştim. Osmaniye’de olaysız geçen destek eyleminin etkileri hala devam ediyor. Halkımızın sağduyulu davranışlarını, ‘korku ve baskı uygulamakla’ taşkınlığa meydan vermemek gerekiyor.


Dünkü haber bültenlerinde okumuş olmalısınız, yapılan bir anket sonunda, Gezi Parkı eylemlerinin ve insanların sokağa çıkmasının öncelikli nedeni yüzde 94.4’lük görüş oranı ile, “Başbakan’ın otoriter tavrı” gösteriliyor.


Yapılan ankete şöyle bir göz atarsak; eylemcilerin yüzde 39.6’sı 19 ile 25 yaş, yüzde 24’ü 26 ile 30 yaş arasında bulunuyor. Yüzde 75.8’i sokağa çıkarak eyleme destek vermiş. Yüzde 53.7’si daha önce hiçbir kitlesel eyleme katılmamış. Yüzde 70’i kendini hiçbir siyasi partiye yakın hissetmiyor. İşte bu oran önemli. Eylemcilerin yüzde 70’nin siyasi bir partiye kendilerini yakın hissetmeleri, halkın yüreklerinde biriken bir öfkenin dışa vurulması olarak değerlendirilebilir.


Eylemcilerin yüzde 14.7’si bu konuda kararsız, sadece yüzde 15.3’ü kendini herhangi bir siyasi partiye yakın görüyor.


Yapılan anket sonuçlarına baktığımızda, yüzde 15.3’lük bir siyasi parti yanlısının yüzde 70 gibi kendilerini siyasi bir partiye yakın bulmayanları etkileyeceğini söylemek veya iddiada bulunmak biraz mantığımızı zorlamalı diye düşünüyorum.


Olayların en önemlisi de yüzde 94.4’lük bir oranla; “Başbakan’ın otoriter tavrı”nı göstermesi düşündürücü değil mi?


Komşumuz Suriye’deki yaşanan üzücü olayları izlerken çeşitli yorumlar yapıyoruz. Kimileri Beşer Esat’ın halkın üzerine ateş açtırıp insanları öldürtmesini eleştiriyoruz. Esat’a ‘dikdatör’diyoruz. Kimileri de ülkedeki Esat yanlısı grupların iç savaş çıkarma eylemleri olarak yorumlarken, dış kaynaklı emperyalist güçlerin Suriye’deki kargaşanın neresinde olduğunu da akıllardan çıkarmamak gerekiyor.


Yöneticilerin yönettiği insanlara karşı konuşmalarında konuştukları üslup çok önemlidir. Karşınızdaki kişi veya kişilere karşı kullandığınız her tümcenin sözcüğünün ne anlama gelebileceğini düşünmeden dillerinizden çıkıp karşınızdakilerin kulaklarından beynine doğru yol alıyorsa buna dikkat etmediğiniz sürece karşı tepki ile karşılaşabileceğinizi de bilmeniz gerekiyor.


Şöyle bir örnek vermek gerekirse; bir insana “Aslan”dersiniz hoşuna gider. Ama “eşek” dersiniz size tepki gösterir. Oysa ikisi de hayvandır. Biri yırtıcı ve insanlara zarar veren ‘Aslan’, diğeri ise insanlara yararlı ve yük taşımada kullanılan “Eşek”


İkisinin de hayvan olmasına rağmen, insanlar kendilerine yapılan benzetmede ‘Aslan’ diye hitap edilmesine kızmazlar.


Sert tavır, heybetli el kol hareketleri, hırçınca davranışlar içerisinde yapılan konuşmalar ve görüşlerine katılmadıklarını tersleyici sözler kullanmak bir devlet yöneticisine yakışmadığı gibi, halk arasında da tepki görür.


Eski Cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel’in kafasındaki şapkasını alan bir vatandaşa Demirel gülümseyerek şapkasını geri istediği günleri anımsayın. Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar