Sahabe-i Kirâm, bir ara Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem’e “Yâ Rasulallâh! Acaba hangi arkadaşımız daha hayırlıdır” diye soru sormuşlardı. Bu soruya Rasulullah sallallâhu aleyhi ve sellem şu üç özelliği zikrederek cevap verdi:
مَنْ ذَكَّرَكُمْ بِاللهِ رُؤْيَتُهُ، وَزَادَ فِي علمكُمْ مَنْطِقُهُ وَذَكَّرَكُمْ بِالآخِرَةِ عَمَلُهُ.
*Görüldüğünde size Allah’ı hatırlatan,
*Konuştuğunda ilminizi artıran,
*Yaptığı işlerle ahireti hatırınıza getiren kimsedir.
Bir başka hadiste de şöyle buyrulur:
“Bu ümmet içerisinde Allah’ın en hayırlı kulları, görüldüklerinde Allah’ı hatırlatan kimselerdir.”
Arkadaşlarımızın nasıl olması ve hangi vasıflara sahip arkadaşlar seçmemiz gerektiği noktasında bu hadisler aslında bizlere çok ciddi anlamda ipuçları vermektedir.
Rastgele arkadaş seçimi insanı helake götüren unsurlardan birisidir. İnsan, arkadaş seçerken çok dikkatli olmalı ve sadece Allah’tan korkup sakınan kimselerle arkadaşlık etmelidir. Aksi halde helakin eşiğine gelebilir.
Zikretmiş olduğumuz hadisleri kısaca izah etmenin yararlı olacağını düşünüyorum.
Hadistende anlaşılacağı üzere “Görüldüklerinde Allah’ı hatırlatan insanlar” hayırlı arkadaş portresi olarak bize sunulmaktadır. Görüldüklerinde Allah’ı hatırlatan insanlar.
Acaba nasıl?
Ne şekilde?
Evet, arkadaşlarımızın böyle olması gerekiyormuş Rasulullah’a göre. Kendileri ile bir araya geldiğimizde bizlere Rabbimizi hatırlatan, gündemlerinde hep Allah olan ve hep Allah’ı anlatan arkadaşlar. Böylesi insanlarla arkadaşlık kurulması gerekiyormuş; böyleleriyle arkadaş olunca hayır oluyormuş. İşte bu Nebevî tavsiyeyi iyi düşünmemiz ve arkadaşlarımızı bu tavsiyeye göre seçmemiz gerekmektedir.
Peki, bir insan görüldüğünde Allah’ı bizlere nasıl hatırlatır?
a- Kılık-kıyafeti ve İslamî görünümüyle ki, bu onun İslamî giyiniş tarzı ve sakal gibi İslamî kimliğinin dışa vurulması ile olur.
b- Davranışlarındaki ağırlık ve İslam’ın ona öğrettiği ağırbaşlılık ile ki, bu da onun oturması, kalkması, yemesi, içmesi ve benzeri davranışlarındaki güzellik ile olur.
c- Söz ve davranışlarındaki uyum ki, bu da doğruluk, sadakat, edep ve ahlakî tavırlarda meydana çıkar.
d- Dışa yansıttığı pozitif enerjisi ile ki, bu da tebessüm, güler yüz ve insanların yardımına koşma gibi canlılığını gösteren fiillerle olur.
e- Allah’ı anması ile ki, bu da bulunduğu ortamlarda Allah’ı anlatması, O’nu gündem etmesi ve O’ndan gelen doğruları insanlığa ulaştırması ile olur.
İşte böylesi fiillere sahip olan bir insan, Allah’ı bizlere hatırlatan insandır. Hadis-i şerifin öğrettiğine göre bizlerin, böylesi insanlarla arkadaş olması, böylelerini arkadaş edinmesi gerekmektedir.
Diğer bir husus ise hayırlı bir arkadaşın “Konuştuğunda ilmimizi artıran” bir arkadaş olduğu ifade edilmektedir.
Kişi Arkadaşının Dini Üzeredir. İnsanoğlu, çok çabuk etkilenen bir yapıyla yaratılmıştır. Gördüğü, duyduğu ve müşahede ettiği şeylerden hemen etkilenir; düşüp kalktığı kimselerden, gezip dolaştığı yerlerden yani çevresinden etkilenmemesi mümkün değildir.
İşte bu nedenledir ki İslam insana iyi arkadaş seçmesini ve hayırlı insanlarla oturup kalkmasını kesin bir dille emretmiştir. Bu bağlamda Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem’in şu sözünü aklımızdan çıkarmamamız gerekir:
المرء على دين خليله فلينظر أحدكم من يخالل
“Kişi arkadaşının dini (hayat tarzı) üzeredir.”
Eğer arkadaşlarımız sahih İslam akidesi üzerinde iseler bu bizi de etkileyecek ve bizlerinde doğru bir inanca sahip olmasını sağlayacaktır. Yok, eğer akideleri bozuk, inançları sapık ise aynı şekilde bu bizde tesir bırakacak ve Allah korusun bizlerinde ayağının kaymasına sebep olacaktır. İşte bu nedenle arkadaşlarımızı seçerken hangi inanç üzere olduklarını iyi tespit etmemiz gerekmektedir. İnsan kiminle düşüp kalkarsa onunla aynı inancı paylaşır. Çünkü arkadaş mıknatıs gibidir. İyi ise iyiliğe; kötü ise kötülüğe çeker. Etkilenmemek mümkün değildir. Eskiler boşuna dememiş:
Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.
“İnsan daha çok anlaştığı, huyunu suyunu bildiği, sevdiği, yanında bulunmaktan hoşlandığı kimselerle arkadaşlık kurar; dostluk eder. Dolayısıyla bir kimsenin iyi ya da kötü olduğu, arkadaşlık kurduğu kimsenin kişiliğine bakılarak anlaşılabilir.
Ve dahada önemlisi arkadaş , çevresi kötü olan insanlar, bu kişiler ile dolaşıp aynı işleri yapmaktan bir süre sonra kötü yola girerler. İyi olanlar ise her zaman ılımlı, sevecen, yardımsever ve hoşgörülü olurlar. Çocuklarımız kötü bir ortamda yetişiyorsa ve arkadaşları kötü davranışlarda bulunuyorsa çocuklarımız bir süre sonra kötü huylu olurlar. Kimlerle arkadaşlık yaparsak , kimlerle oturup kalkarsak, onların ahlâkından bizlere bşzlerşin ahlâkındanda onlara bir şeyler geçer. İnsan, beraber bulunduğu kişilerden etkilenir.
İnsan daha çok anlaştığı, huyunu suyunu bildiği, sevdiği, yanında bulunmaktan hoşlandığı kimselerle arkadaşlık kurar; dostluk ederse . Dolayısıyla bir kimsenin iyi ya da kötü olduğu, arkadaşlık kurduğu kimsenin kişiliğine bakılarak anlaşılabilir.
“Allah’ı bırakıp şeytanı dost edinenler ise hiç şüphesiz apaçık bir hüsrana düşmüşlerdir” diyor (Nisa, 119).
Gül bahçesine giren ya gül olur ya gül kokar. Yaradanın affına, Resulun şefaatine, Cennetin en güzel köşesine mazhar olabilmeniz dilğiyle. Güzelden sebeplenebilmen için güzelin yanında olman gerekir. Güzel duanın sonunda da "amin" demek gerekir.
Amin amin.
MEKKENİN KOMŞUSU