Çevrenizde birlikte yaşadığınız insanları anlayabilmek veya anlaşılır olabilmenin zorluklarını yaşadığımız bir süreçten geçiyoruz.
Sizler bazı insanları anlamakta zorluk çektiğiniz gibi, onların da sizleri anlamakta zorlandığı anlar yaşıyoruz.
Anlaşılır olabilmek, anlaşılmak ve karşınızdaki insanları anlayabilmek için zorlanıyoruz.
Doğduğum kentimde yaşarken, mesleğim gereği halkın sorunlarını dile getirmek, yönetilenler yönetenler arasında köprü görevini yerine getirme adına, kentimizin de sağlıklı yaşanabilir bir yerleşim birimi olmasından yana uğraş veriyorum.
Halka hizmet etme noktasında uyuşuk çalışanlar, işlerini yeterince yapmayanlar, günü kurtarmak isteyen yetkili ve etkili yöneticilerin eksik veya hataları olduğunda haber yapmak ve gündeme getirmek bizlerin görevi olduğunun bilinci ile yaşamaktayım.
Olumsuz haberin bir ucu kendilerine dokunanlar, fincancı katırlarını ürkütmüşüm gibi çevresindeki insanlarla konuşurken olayları saptırmaya çalışıyorlar.
Önce kendilerinin yapmaları gereken hizmetleri sağlıklı şekilde yerine getirip getirmediklerini akıl süzgecinden geçirmeyen görev sorumsuzları, hemen haberi yazan kişileri farklı yönlerle suçlamakla kendilerini aklamaya çalışıyorlar.
Öyle ya, konuştukları, dertleştikleri yöneticiler de kendileri gibi olursa, günün birinde onların da bir hatasının olması halinde gazeteci sorunu gündeme taşıyacaktır, öyleyse hep birlikte böylesi bir gazeteci için ortak akılla çeşitli suçlamalar yapılması işlerine gelecektir!
Oysa ‘her kuşun etinin yenmeyeceği’ halk deyimini unutuyorlar böylesi kişiler. Kaba kuvvetle bir şey anlayamayacaklarını biliyorlar, satın alabilmek için de henüz öyle bir paranın basılmadığı da biliyorlar! Öyleyse ne yapalım, özeline girelim, kamuoyunda küçültücü dedi-kodu üretim merkezini yaygınlaştırarak kendimizi aklamaya çalışalım diyerek günlerini kurtarmaya çalışıyorlar!
Halkın sesi ve soluğu olmak öyle kolay değildir. Aynı meslekteki kişilerin hepsi aynı olması olası da değildir. Birileri ile bir başkalarını karıştırmak ve herkesi aynı kefeye koymak bazı anlarda ortaya atılan iddialar, yalan ve dedi-kodular karşısında bataklığı kurutmak yerine, daha da bataklığın içerisine gömülmenizi sağlayabilir!
Bu halkın sağlıklı, huzurlu, mutlu ve barış içerisinde yaşaması için devletin kasasından maaşınızı alıyorsanız, görev yaptığınız kurumun sorumlusu olarak biliniyorsanız, belli bir sıfatınız varsa, elbette eksik veya aksaklıklar dile getirilecek, sizler de görev sorumluluğu bilinci ile sorunu çözmek zorundasınız!
Sabahleyin gelip, öğle yemeği molasının ardından yeniden koltuğuna oturup, mesai bitiminde de evinize gidip ‘dizi izleyerek’ günü kurtarmaya çalışıp, ay sonunda da maaşınızı aldıktan sonra ailenizle hafta sonu pikniklerinde eğleniyorsanız, bunları düşündüğünüz kadar halkın da sağlıklı yaşamını düşünmek zorundasınız! Saygılarımla…
