16 Nisan, 2024, Salı
DOLAR32.5229
EURO34.6008
ALTIN2496.9
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Anlaşılabilmek

İnsanlar arasındaki ilişkilerde anlamak ile anlaşılabilmenin zorluklarını yaşayanların, stresle birlikte değişik tür rahatsızlıklar çektiklerine tanık olmaktayız.

Anlaşılamamak, ya da yanlış anlaşılma olayları son yıllarda insanlar arasında yoğun olarak görülmeye başladı.

İnsanlar karşısındakinin sözlerini bitirmeden karşılık vermesi, onu anlayamamasına neden oluyor. Tartışmaların sonunda kavganın oluşması, hatta daha büyük olumsuz olayların yaşanması da böyle oluşuyor.

Çevremizdeki insanları gözlemlediğinizde, sokakta yürürken kendi kendine konuşanların sayılarında artış görülür oldu. Bir diğer olayda ise, cep telefonları icat olduğundan bu yana, kulaklığı takıp, telefonu cebine koyup yolda yürürken konuşanlara rastlıyoruz.

Sokakta yürüyen birinin cep telefonu kulaklığını göremiyorsanız aklınıza farklı yorumlamalar geliyor. “Bu adam aklını mı kaçırmış, yolda yürürken kendi kendine konuşuyor!”diye düşünüyorsunuz.

Cep telefonları ile bazı konuşmalarda kavgalı, küfürlü sözlere de tanık olabiliyorsunuz. Telefonun karşı ucundaki kişi ile karşı karşıya gelmiş gibi hakaret ve küfürlü konuşmaların yanında, oldukça kibar ve yalvarırcasına konuşanlara da rastlayabiliyoruz.

İşsizlik, alacak-verecek olaylarında yaşanan böylesi konuşmalara baktığımızda, borçlu kişinin sesini alçalttığını, hatta alacaklıya yalvarırcasına konuştuğunu duyabiliyoruz.

Alacaklı biri ise karşısındaki kişiye kaba olduğu kadar tehdit edercesine küfürlü konuştuğunu, yolda yürürken çevresindeki insanların kendilerine baktığının farkına bile varamadığını görebiliyoruz.

Öfke, stres ve ardından oluşabilecek olumsuz yaşamın getirebilecekleri sonuçları düşünemez hale geldi insanlar. 

Yıllarca okuyup Üniversite’yi bitirdiği halde KPSS’den aldığı puanla bir işe yerleşemeyen gençlerimiz, eve geldiklerinde diplomalarına bakarken okul yıllarını anımsıyorlar.

İktidar ülkede her ile bir Üniversite açmakla övünürken, okul bitiren öğrenci ile ailesi hiç te öyle düşünmüyor. Okul sayısı çok olabilir,  ama bu okullardan mezun olan gençlerimizin ekmek kazanabilmek için iş olanaklarının da aynı şekilde sağlanabildiğini düşünmek gerek.

Örneğin şu anda ülkemizin bir çok okulunda öğretmen açığı varsa eğer, aynı şekilde de Öğretmen adayları hala atama bekliyorlarsa buradaki çelişki olayını iyi kavramak gerek.

Eğitim ve öğretim bir ülkenin geleceği açısından çok önemlidir.

Eğitim ve bilim alanında gençlere sahip çıkılmadığı zaman, beyin göçünün yaşanabileceğini da unutmamak gerek. Kimse kendi vatanında hizmet vermek dururken, yabancı bir ülkede ekmek parası kazanmak için ülkesini terk etmek istemez.

Üniversiteyi bitiren gençlerimiz bir işe yerleşememişse, boşta geziyorlarsa okul yıllarında aldığı kredi borcunun faizi ile birlikte geri istenmesi noktasındaki olay da düşündürücü olsa gerek.

İşe yerleşemeyen genç, Üniversite yıllarındaki kredi borcunu ödeyebilmesi için okul yıllarında olduğu gibi yine ailesine sarılacaktır.

10 bin liranın üzerinde olan kredi borcunu ödemek zorunda kalan öğrencinin babası yoksa, annesi çalışmıyorsa veya ailesinin maddi geliri yetersizse ne olacak!?

Bu konuda TBMM’ne verilen önerilerle ilgili bir gelişme olmayınca, haberleri takip eden öğrenciler doğal olarak tepkili oluyorlar. Anlayabilmek ve anlaşılmak burada bir kez daha ortaya çıkıyor. Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar