19 Nisan, 2024, Cuma
DOLAR32.5883
EURO34.8256
ALTIN2507.4
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Aldatabilmek!..

Anlamak, anlaşılmak, anlaşılabilmek, aldatmak, aldatılmak ve aldatabilmek sözcüklerini ardı arkasına sıralayarak yazıma başlamak istiyorum.

Hemen merak ettiğinizi sezinler gibiyim,  yine siyasi yazacağımı sanıyorsunuz besbelli! Ne siyaseti, güncel olayları, ekonomik gidişatı, yaşam koşullarını, iyileri, güzelleri ve çirkinlikleri gündeme taşıyorum.

Allah aşkına sizler istemiyor musunuz, güzel ve yaşanabilir bir çevre, halkın huzur ve mutluluk içerisinde yaşanan kentlerimiz ile bizi yönetenlerin halkı yanıltıp, aldatmadan ve yalan söylemeden yönetmelerini!?

Mahalle veya Köy Muhtarının sorumlulukları ve yapması gereken görev hizmetler vardır, bunları da vatandaşlara sunması gerekmektedir. En iyi hizmeti getirebilmek adına seçimlerde oy istemiş ve seçmenler de o kişiyi görevinin başına getirmiştir.

İmanlık, inançlı ve en önemlisi de “Müslüman gençler” yetiştirilmesi konusundaki sözleri anımsayın! İmam-Hatip okullarının sayılarının çoğalması, bazı okulların “İmam-Hatip” okulu haline dönüştürülmesi, isimlerinin değiştirilmesi gibi Milli Eğitim’deki değişiklikler. 

Bence, önce ‘ahlaklı’ gençler yetiştirilmelidir. Gerisi ondan sonrasına gelir. Ahlak yoksa kişide; inanç ta, iman da, sevgi-saygı da hak getire!..

Farklı bir olayı paylaşmak istiyorum. Zamanın birinde yıllarca iman ve inanç eğitimini alan kişi, ‘din alimi’ bilgisini tamamladığını düşünerek köyüne döner. Cuma namazı için camiye giden eğitim almış ‘din alimi’ cami hocasının konuştuklarının, Kur’an’da yazılanlar ile ‘saptırılarak veya kendince yorumlayarak’ anlatıldığının farkına varır. Namaz sonrası cami hocasına konuşmalarında yanlışlıklar olduğunu, halkı yanlış bilgilendirmemesi gerektiğini anımsatmak ister!

Hoca tepki gösterir ve; “ Bu adam dinsiz, bana karşı geliyor ve dinimizdeki emirleri eleştiriyor, bu zındık adamı camiden dışarı çıkarın!”diye bağırır.

Camideki insanlar karga tulumba adamı dışarıya çıkarken aynı zamanda da hırpalamaktan geri kalmazlar.

Adam bu olayı içine sindiremez, eğitim aldığı yere gelerek olayı anlatır. Buradan aldığı yanıt ise; “Haklısın kardeşim! Sen din eğitim ve bilgilerini aldın ama, bir de bunun siyasi yönü var, biz sana bunu öğretmemişiz!”derler.

Gün ve aylar süren eğitimden sonra ‘siyasi eğitimi’de alan adam yeniden köyüne döner, yine aynı cami hocasının Cuma namazına katılır.

Namaz biter, vatandaşlar camiden çıkma hazırlığı içerisindedir. Eğitim alan ‘din alimi’ ayağa kalkar ve hocaya dönerek birkaç kelam edeceğini söyler. Hoca adamın yüzünü unutuvermiştir ve söz verir.

Hoca’ya yakın yere gelerek camidekilere dönerek; “Ey cami cemaati, bu Hoca’mız öylesine güzel, hoş sohbet içerisinde dinimizin gerçeklerini anlatıyor ki, bu mübarek bir insan olarak hocamıza daha yakın olduğumuzda öbür dünyada farklı yerlerde olabiliriz.

Peygamberimizin en sağında olabilecek ölçüde dini bilgilerini bizlere anlatan bu değerli cami hocamıza dokunmak, hele de sakalından bir kıl kopararak onu yüreğinizin üzerinde saklamanız bile sizleri Cennet’e götürmeye yeterli olabilir!”diye konuşmuş.

Cami cemaati bunu duyarda durur mu, hocanın tepesine üşüşmüşler, saçını ve sakalını yolmaya başlamışlar. Hoca cami cemaatinin elinden kurtulmak için debelenip durmuş ama sonuçta, ne sakal ne de saç kalmış kafasında!..

Bundan sonrasını merak mı ettiniz!?  Bedeninizdeki ihtiyaçları gidermeyi çok iyi beceriyorsunuz, ama bu bedendeki ‘beyin’deki eylemlerinizi de lütfen kullanınız… Saygılarımla…
 

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar