Yapılan bilimsel araştırmalar ve inanışımızın kutsal kitabına göre akıl; sadece insanlarda bulunmaktadır.
İnsanlar akıllarını kullanarak düşünür, hareket eder ve eylemlerini aklına göre gerçekleştirir!
Hayvanlar da ise akıl olmadığı için doğal halleri ile eylemlerini gerçekleştirir! Hayvanlarda da beyin vardır ama, beynin eylem yapabilme noktasında hareketleri sınırlıdır.
Hayvanlar, çoğunlukla kendisine öğretilen veya gösterilenleri taklit ederek yaşamaya çalışır. Hayvanlar, tehlikeleri göremezler, hareketlerinde sadece tehlikeyi sezinleyebildiklerinde geri çekilme hareketi yapabilirler.
Akıl üzerine fazla sözler yerine, gündeme getireceğim olaya geçmek istiyorum. Ramazan gibi kutsal bir aydayız, insanız ve aklımız var öyle mi!?
Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’in sağlıklı insanlar için yapması gereken; (oruç tutma) eylemini gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Kur’an-ı Kerim’deki ilk ayet’in (OKU!) olduğunu da anımsatmak istiyorum.
Kutsal kitabımızdaki ilk ayeti yerine getirmeyenlerin, diğer ayetleri yerine getirmesi veya getirdiklerini sanarak yaşamalarının farkları olabilir mi!?
Okumayan insan, düşünemez, tartışamaz, yorumlayamaz, tepki gösteremez. Kısacası okuyanların sözlerine körü körüne inanarak yaşamak zorunda kendilerinin yaşantılarını onlara teslim etmiş gibi olurlar!..
“Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır!”diye bir tümceyi duymuş olanlarınız vardır. Bu tümcenin açılımına baktığımızda inançlarımıza göre, hak, adalet, haksızlık ve insanların huzur ve mutlu olarak yaşayabilmeleri noktasında bireysel olarak seyirci kalmak yerine katkıda bulunmayı gerektirir!..
Peki sizler böylesi bir tanımlamanın neresinde kendinizi buluyorsunuz?
Diyanet İşleri Başkanlığı, Ramazan fitresini 16 lira olarak açıklıyor. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in bu açıklaması; yapılan belli araştırmalar neticesinde ortaya çıkmış olmalı.
Türkiye’de 4 kişilik bir ailenin karnını doyurabilmesi için aylık 1920 liraya gerek duyuluyor. 4 kişilik bir ailenin günlük gereksinimi ile Diyanet’in fitre rakamına (16 lira) baktığımızda 64 lira gibi bir rakam ortaya çıkıyor.
Diyanetin hesabına göre aylık 1920 lira olarak belirlenirken, akla asgari ücret geliyor! Ülkemizde net asgari ücretin 1400 lira olduğunu gördüğümüzde, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın açıkladığı rakamda acı bir tablo ortaya çıkıyor.
Şimdi; en az üç çocuk istenmesi yönündeki konuşmaları anımsıyorum! Asgari ücretin 1400 lira olarak net ödendiğini görüyorum! Sonrasında mı, emekli maaşlarının 900 liradan başladığının hesaplarını yapıyorum.
Yıllarını çalışarak ve sigorta primi ödeyerek geçiren bir insanın, emeklilik günü geldiğinde, işvereni tarafından emeklilik tazminatı ödenmeden ‘emekli’ yapılması olayına sizler nasıl bakıyorsunuz? Nasıl olur! Demeyin!? Oluyor işte!..
Ardından SGK sizi emekli ediyor, aylık maaşınız (yuvarlak hesap-900 liradan) başlıyor. Asgari ücretle çalışıp prim yatırırken, emekli maaşınızın Bin lira bile olmaması olayındaki hesaplama hangi yıldan bu yana uygulamaya konulduğunu araştıranlarınız var mı?
Bence, gelin aklımızın gerektirdiği şekilde ve insanca yaşama uğraşı verelim. Birilerinin sözlerine göre yol almak yerine, kendi yolumuzda dim dik ama yüreklice, akıllıca yürümeye özen gösterelim! Saygılarımla…
