Siyasi iktidarın uygulamaları, yöneticilerinin konuştukları sözler ile yaşanan ekonomik ve toplumsal olaylara baktığımızda, insanın kanı donar gibi damarlarda hareketsiz kalabiliyor.
Din ve inanç diyerek halkın oylarını alarak yönetimin başına gelenlerin, süreç içerisindeki davranış biçimleri, uygulamaları insanları dinden soğutmaya başlar duruma getirirken, şimdi de inanma duygusundan ulaştıracak hale geliyor.
Yüzde 99’u Müslüman bir toplumda yaşıyoruz, ancak yaşam biçimimize bakıldığında; yoksul ile varsıl arasındaki uçurumu iyi ölçmek gerekiyor.
Bir dönem “Orta direk vatandaş” sözleri kamuoyunda konuşulurdu, mevcut iktidar “Orta direk” diye bir olayı ortadan kaldırdığı gibi, halkın yoksulluğunu çoğaltırken, bazı türedi varsılları da artırmaya başlar oldu.
Müslüman bir ülkenin yöneticileri, kendileri gibi düşünen ve ibadet eden insanların perişan olmasını isteyemez! İman ve inançlar üzerinde bir takım sözler konuşarak iktidara gelindiğinde, geriye doğru dönüp bakmak gerekir.
Dini inançları olmayan, yani “Dinsiz” olarak isimlendirdiğimiz bir Japonya toplumu ile devletinin çalmalarına baktığımızda, halkın sağlıklı yaşamı, ülkenin geleceği daha ön planda yeralıyor.
Bizim ülkemizde hüneri “Dinde” görenlerin, aslında yaptıkları olayların, insanların inançları üzerinden susmalarını, seslerini kısmalarının sağlanması yönünde olduğunu iyi okuyabildiğinizde anlayabiliyoruz.
Ne yazık ki, tetiği çekip cana kıyanların başka, “katil zanlısı” olarak yargı karşısına çıkanların başka kişiler olduğu bir süreçten geçmekteyiz!
Ülkemizde devlet bütçesi her geçen gün açık veriyor, enflasyonla gerektiği gibi uğraş verilemiyor! Merkez Bankası suçlu bulunup, Başındaki yönetici değiştiriyor.
Sonrasında, TÜİK verileri ile ilgili bilgilere el atmak gibi bir anlayışla bu kurumun da Başındaki yönetici değiştiriliyor.
Nerede ve hangi Kurumun başındaki yönetici değiştirilirse değiştirilsin, yaşanan gerçeklerin üzerini örtbas etme noktasında kimse başarılı olamaz!
Bütçe giderlerinin artması ile ilgili Ak iktidarın meclis’e sunduğu Kara raporu okuyunca sadece güldüm!
TBMM’ne sunulan bütçe raporunda giderlerin artmasına, emekli işçi ve memurun maaş zamları ile Bayram ikramiyeleri sebep oluyormuş. İki bayramda verilen toplam 2 bin liraya göz diken bir anlayış işte… Bununla da sınırlı değil raporda anlatılanlar; işçilere yapılan enflasyon zammı, yaşlılara ödenen maaş ve benzeri giderler bütçe de artışın nedenleri olarak gösteriliyor!
Devletin Eylül ayı sonu ile iç ve dış borçlarının toplam tutarının 1 trilyon, 239 milyar lira olduğu da kaydediliyor.
Ak iktidarın bu bütçe raporuna inanmak isterdim! Ancak; TBMM’deki Milletvekilleri’nin aldığı maaşın kaç emekli maaşına denk geldiğini, yine Meclis lokantasında içilen çorbanın, vatandaşın sokakta aldığı bir simit parası kadar olduğunu, emekli olan bir Milletvekili’nin 15 bin lira gibi bir maaşının bulunduğunu, bunun da kaç emekli insanımıza denk geldiğini iyi hesap etmenizi istiyoruz!
Bir zamanlar “haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır!”diye konuşanların bugün suskun olmalarına anlam veremiyorum!..
Bu halkın en ince noktasından damarlarına girilerek, kan dolaşımlarının şeklini değiştirmeye çalışan bir zihniyetin neler yapmak istediğinin farkına varmak istemeyenlere sözüm yok! Akıl baştan gittikten sonra kullanamazsınız, varken kullanmanız dileğiyle, saygılar…
