160x600
20 November, 2025, Thursday
DOLAR 42.2631
EURO 49.0719
ALTIN 5726.6
Didem ÜRER

Didem ÜRER

Mail: urer.didem@yahoo.com

Ahir Zaman Alameti: IŞİD

– I –

Ahir zamanda yaşanan olayların şiddeti ve boyutu günden güne artıyor. Bundan sonra da artmaya devam edecek. Çünkü bu durum, Allah'ın Resulü (sav)'in 14 yüzyıl öncesinden bizlere bildirdiği bir gerçek. Yine Peygamber Efendimiz (sav)’in hadislerinde ahir zamanda artacak şiddet ve gerilimin, akacak kanların, benzeri görülmemiş olayların Hz. Mehdi (as)'ın zuhuruna ve Müslümanların ona tabi olmasına kadar süreceği bildiriliyor, inşaAllah.

İşte gündemi sürekli işgal eden bu olaylardan sonuncusu da IŞİD (Irak-Şam İslam Devleti) adı verilen örgütün ortaya çıkması. IŞİD Suriye-Irak bölgesinde sürdürdüğü işgalci, yayılmacı, kan dökücü şiddet ve dehşet eylemleri ile tanındı.

Başlangıçta diğer örgütler gibi kısa süreliğine saman alevi gibi parlayıp sönecek sanılan IŞİD’in, Türkiye'yi de tehdit altında bırakarak bu kuşakta gitgide gelişen ve güçlenen bir yapı haline geleceği yorumları yapılıyor. Buradaki diğer Sünni grup ve kabilelerin de desteğini alarak önümüzdeki günlerde çok daha fazla güçlenmesi ve söz sahibi olması bekleniyor.

Hedefi bölgede, Irak, Suriye, Lübnan, Ürdün, İsrail ve Filistin'i de içine alan şeriata dayalı bir İslam devleti kurmak. IŞİD'in gücünü ve yayılma politikasını arttırması sonucunda Türkiye'yi de biata davet edeceği ve aksinde topyekun bir cihat ilan etmesi iddiası da gündemde.

IŞİD Kimdir?

Gerçekte kimse tam olarak IŞİD'in hangi aşamada nasıl bu derece güçlendiğini ve örgütlendiğini anlamış değil. Fakat bilinen somut gerçek bölgede ABD işgalinden sonra körüklenen mezhep çatışmalarının bu tür yapılanmaların hızla gelişmesine ve büyümesine imkan verdiği. Bugün IŞİD hakkında öne sürülen çeşitli tezler var.

Örneğin, Irak, Suriye yönetimleri ve İran, IŞİD'in Suudi Arabistan destekli olduğunu iddia ediyor. Suudi Arabistan ise aksine İran'ın IŞİD'i desteklediğini söylüyor. Suriyeli muhalifler de Rejim ve Muhaberat destekli diyor. Mısır, Türkiye ve Katar'ın desteklediğini; Nusra, Irak Baası'nın kontrolünde olduğunu; İsrail, Hamas'ın arkasında olduğunu; İhvan ise İran ve Suriye rejimi tarafından desteklendiğini öne sürüyor. Hepsinin ortak kanaati ise her çeşit radikal örgütte olduğu gibi IŞİD'in de perde arkasında Batılı güçlü istihbarat örgütlerinin bulunduğu.

Elbette IŞİD de pek çok radikal yapılanma gibi farklı devletler, farklı rejimler, farklı gruplar ya da istihbarat birimleri tarafından günlük dinamikler doğrultusunda kullanılmış, manipüle edilmiş ve farklı dönemlerde farklı ittifaklar yapmış olabilir. Fakat tüm bu dış etkilerin yanı sıra, IŞİD'in hepsinden bağımsız salt kendi inanç ve ideolojisi doğrultusunda hareket eden bir tarafı olduğu da bir gerçektir.

Başlangıçta "Cemaat el Tevhid vel Cihad" adıyla Ürdün'lü bir selefi olan Ebu Musab Zerkavi tarafından kurulan IŞİD Ekim 2004'te "Irak el Kaidesi" ismini aldı. Ocak 2006'da birkaç küçük grupla birleşerek "Mücahidin Şura Konseyi" adını aldı. Ekim 2006'da adını "Irak İslam Devleti" olarak değiştirdi.

Zerkavi'nin ölümünden sonra başa geçen Ebu Ömer El-Bağdadi ve Ebu Hamza El-Muhacir'in ABD'nin operasyonları sonucu öldürülmesinden sonra son olarak başa geçen Ebu Bekir El-Bağdadi örgüte şimdiki adı olan "Irak ve Şam İslam Devleti" adını verdi.

Tikrit Üniversitesi'nde profesörlük yapmış ve İslami ilimler alanında geniş bilgi sahibi olan Ebu Bekir El-Bağdadi Irak'ın soylu ve dindar bir ailesinden geliyor. Iraklı olmayanlara güvenmediğinden örgütün yönetim konseyindeki 13 kişinin tamamını Iraklılardan seçmiş durumda.

Dünya kamuoyunda eylem ve saldırılarıyla tanınan IŞİD aslında bölgede adeta bir devlet gibi davranıyor. Bölgelere elektrik ve su dağıtıyor. Kendi okulları ve mahkemeleri var. Başlarındaki şahıs Bağdadi ise kendini halife olarak ilan ediyor ve tüm Müslümanların kendisine biat etmesini istiyor. Ortada herhangi bir kesin kanıt olmamasına rağmen kendisinin Peygamber (sav) soyundan geldiğini iddia ediyor.

IŞİD – El Kaide Farkı

El Kaide'ye bağlı olarak ortaya çıkan IŞİD'in oluşum ve gelişim dinamikleri de El Kaide'yle paraleldir. El Kaide gibi ABD'nin Irak'ı işgali sonrasında, işgale bir tepki olarak dünyanın pek çok ülkesinden Müslümanların katılımıyla organize oldu. Aynen el Kaide'ye olduğu gibi bölgesel aşiretler ve yerel örgütler IŞİD'e destek verdiler. Sovyet işgalinde ABD'nin el Kaide'ye askeri, lojistik ve mühimmat desteği vermesi gibi Esad rejimi de muhalefet direnişine karşı IŞİD'i destekledi.

Çok uluslu kurucuları vardır ve dünyanın dört bir yanından üniversite eğitimi görmüş, akademik kariyerleri olan eğitimli kadrolara sahiptirler. Bu nedenle bölgedeki diğer lokal örgütlenmelerin önüne geçerek hızla gelişmiş ve onları da bünyelerine katmışlardır.

Ne var ki IŞİD, el Kaide'ye göre çok daha fazla stratejik avantaja ve bu nedenle çok daha ileri gitmeye müsait bir altyapıya sahiptir. IŞİD'in içinde bulunduğu Ortadoğu coğrafyası Afganistan'daki el Kaide'ninki gibi sert kapalı, ulaşımı zor bir coğrafya olmadığından, her türlü insan, malzeme ve silah sevkiyatı açısından çok daha elverişlidir. Dolayısıyla el Kaide'nin sınırlı iletişim imkanlarına karşın IŞİD'in eğitim ve mesaj kayıtlarını taşıyan film, kitaplar anında milyonlara ulaştırılabilmektedir.

Hareket ve işgal alanı Irak ve Suriye petrol yatakları üzerinde olduğundan finansal bir sıkıntı çekme ihtimali gözümemektedir. IŞİD, el Kaide'nin sıfırdan eleman ve silah temin etme sıkıntısını yaşamadan bu ihtiyaçlarını doğrudan Irak ve Suriye ordusundan el koyduğu silah ve mühimmatlar ve devşirdiği eğitimli subay kadrolarından sağlamaktadır. Ayrıca IŞİD kadroları bizzat sıcak savaşın içinden geldikleri için çok daha deneyimli, uzman, organize ve acımasızdır.

IŞİD – Suriye Rejimi İlişkisi

Dr. Zevahiri'nin Nusra Cephesi'nin Suriye'de, IŞİD'in ise Irak'ta faaliyetlerini sürdürmesi kararına rağmen IŞİD el Kaide'nin bu emrine itaat etmedi ve Suriye'de kaldı.

El Kaide yönetiminin IŞİD'le tüm ilişkilerini sona erdirdiğini açıklamasının ardından IŞİD de el Kaide'yi İbrahim Milleti'nden çıkmakla itham etti ve bağlantılarını tamamen kopardılar.

Ancak başta muhalefete yardım için Suriye’ye giren IŞİD’ın El Nusra ile bağlantısını kestikten sonra Şam rejimi ile ortak hareket ettiği iddiaları kabul görmeye başladı. Esad rejiminin IŞİD’in kontrolündeki bölgelere saldırmadığı hatta IŞİD’in de Rakka’da çıkardığı petrolü Suriye rejimine sattığı söylendi.

Sayın Dışişleri Bakanımız Ahmed Davudoğlu da IŞİD ve Suriye rejimi arasındaki bu ilişkiye, "Ne zaman Suriye'nin kuzeyinde muhalefet güçlendi, Irak Şam İslam Devleti o zaman ortaya çıktı ve savaşını da muhalif unsurlara karşı yaptı. Bunlarla rejim arasında perde gerisinde bir ortaklık var" sözleriyle dikkat çekmekte.

Görüldüğü gibi Ortadoğu'da aktörler her geçen gün değişmekte, gelişmeler gittikçe daha karmaşık, içinden çıkılamaz ve stratejik ve politik olarak sonuçları öngörülemez bir hale gelmekte.

İşte tam böyle bir anda Peygamber Efendimiz (sav)'in bizlere Ahir Zaman hadislerinde aktardığı bilgiler ortamı aydınlatıyor ve bu dönemde gerçekleşen ve gerçekleşecek tüm olayların kaçınılmaz sonucunun Mehdiyet ve İslam Birliği olduğu gerçeğini müjdeliyor.

="mailto:urer.didem@yahoo.com">urer.didem@yahoo.com

="https://twitter.com/Didem_Urer">https://twitter.com/Didem_Urer

 

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar