26 Nisan, 2024, Cuma
DOLAR32.5614
EURO34.9547
ALTIN2439.7
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Ah Nasrettin Hoca!

Günümüzde yaşanan bazı olayları izlediğimizde aklımıza “Nasrettin Hoca fıkraları” geliveriyor.

Şöyle bir çevrenize bakarsanız, yaşanan olaylara akıl sır ermediği anlar olabiliyor. 

Birileri bir şeyler yapıyor veya yaptığını söylüyor. Sonuç olumsuz olduğunda” yanılmışım!”diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışıyor.

Olumsuz olayların içinden sıyrılmak bu kadar olmamalı, insanların akılları ile alay edilircesine sözcükler kullanılmamalı!

Yapamadığın işe başlamayacaksın, bilmediğin işe karışmayacaksın. Bilmediğin işi biliyormuş gibi “kel başta berberlik öğrenir gibi” eylemde bulunmak hem kendine, hem de yaptığın işe saygısızlık olur!

İşi ehline vermek diye bir deyimi anımsayın. Belli bir makama şu veya bu şekilde gelebilirsin veya getirmiş olabilirler. Ancak oturduğun koltuğun hakkını vermek adına işlerin nasıl yapıldığını öğrenmek için çalışmalısın.

Aracı sürücü belgesi değil, kullanması bilen sürücü sürer. Makam veya koltuk işi görmez, orada oturanlar iş yapar. 
 
Günümüzde hiç te öyle işine sadık ve bilmediğini öğrenme niyetinde olanlara pek rastlayamıyoruz.

Aklıma Nasrettin Hoca’nın “Kavuk fıkrası” geldi. Şimdi o fıkrayı sizlerle paylaşmak istiyorum: “Bir gün Nasreddin hocaya bir mektup gelmiş. Mektup arapçaymış. Mektupu ez çevirmiş düz çevirmiş okuyamamış. Yoldan geçen birine sormuş:

- Yahu demiş, şu mektubu okusana.

Adamda okuyamamış. 3 kişiye daha sormuş onlarda okuyamamış. Daha sonra birine sormuş:

- Ne yazıyor burda? 

Adamda bilememiş. Hocaya demiş ki:

- Yaşından başından utan çok bilirim diye kavukla gezersin sonrada bir mektup bile okuyamazsın yuh sana. Hocada sinirlenmiş:

- Çok biliyorsan al bu kavuğu tak kafana hoca ol sen oku bakalım.”

Bu fıkradan her biriniz farklı bir yomu çıkarabilir. Hatta, bu sütunlarda eleştirdiğim bazı olaylarla ilgili olarak, “biliyorsan sen yap!”diyenleriniz de olabilir.

Ben kendi işimi yapıyorum, yani yönetmek için gelen kişilerin yapmaları gereken eksik veya aksaklıklarını eleştiriyor, anımsatıyor ve daha sağlıklı çalışmalarını öneriyor ve istiyorum.

Hataları gördüğünüz halde ilgililerine anımsatmadığınız zaman sorunun daha da büyümesine yardımcı olmuş olursunuz. Oysa sağlıksız olayların sağlıklı olabilmesine yardımcı olmak insanlığın gereklilikleri arasında yer alır.

Hani bir deyim vardır; “Haksızlıklar karşısında susam dilsiz şeytandır!”diye.

Bu sözü söyledikleri veya bildikleri, hatta katıldıkları halde, haksızlıkları görmezden gelenler, olayı akışına bırakanlar, “suya sabuna dokunmadan yaşayanlar” da aynı şekilde birer dilsiz şeytan olarak sayılabilirler mi?

Olumsuz olaylara seyirci kalmamalıyız, sağlıklı bir toplumda yaşamak istiyorsak, sağlıksızlıkları sağlıklı hale getirebilmek için elimizden geleni yapmalıyız. Mutlu günler dileklerimle…
 

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar