25 Nisan, 2024, Perşembe
DOLAR32.5124
EURO34.9629
ALTIN2432.6
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Adam olmak!..

Türkülerimiz bizleri gurbetlere götürür, duygulandırır, özlemlerimizi anımsatır. Dinlendirir aslında türkülerimiz.

Bazı dizelerinde öylesine vurgulamalar yapılır ki, dakikalarca düşündürür insanı. Kültürümüzün önemli eserlerinden olan türkülerimizi dinlerken duygu seline kapılmamak olası mı?

Radyoda bir türkü dinliyorum, bu türkünün bir dörtlüğünü sizlerle paylaşmak istedim: “Sekiz olur, dokuz olur, /Kenger olur sakız olur,/Dana büyür öküz olur,/

Adam olmadın!...”

Her bir dizesi farklı anlamlar taşıyan türkümüzün bu dörtlüğünü neden paylaştığımı düşünmeye başlamış olmalısınız.

Adam olmak, olduğun gibi görünmek, iyi insan görünmek veya iyi insan olmak birbirlerinden farklı anlamları içermektedir.

Günümüzde her güzel giyimli, ağzı laf yapan ve cebinde parası, kredi kartları olanlara mı ‘adam’ deniliyor?

İnsanlara tepeden bakmayan, hoşgörülü yürek taşıyan, dilinden çıkan sözlerini yaşamında uygulayan, başkalarını ötelemeyen, kin ve nefret taşımayan kişilere ‘adam gibi adam’ derim.

Osmaniye’de yaşadığım bazı olayları sizlerle paylaşmak istedim. Uzun süredir bu olayı sizlerle paylaşmayı düşünüyordum.

Bu kentte belli görüşte insan mı olmak gerekiyor? Bu kentte gösterişli yaşamak mı gerekiyor? Bu kentte sözleri ile yaşantısı birbirine zıt yaşamak mı gerekiyor?

Bu sorularımın yanıtlarına bir çoğunuzun ‘hayır!’ der gibi olduğunu sezinliyorum.

Kafasında belli bir dünya görüşü olan kişi, kendisi gibi düşünmeyen başka insanlara burun kıvırarak bakıyor. Öylesine bir davranış içerisinde kişileri görüyorum ki, kendisi gibi düşünmediği için, başkalarının aleyhinde konuşmasını da bir kenara bıraktık, sanki aynı toprak üzerinde yaşamıyormuş, aynı inançları taşımıyorlarmış gibi ‘öteleme hareketleri’ izliyorum.

Kendisi gibi düşünmeyenlere, kendisinin siyasi partisinden olmayanlara selam vermeyen, selamlarını almayan, hatta bir ortamda fırsat bulduğunda farklı sözcükler yakıştırmak suretiyle, kendisi gibi düşünmeyenleri küçük düşürücü sandığı sözlerle farklılık oluşturmak isteyenlerin sayılarında artışlar görüyorum.

Bazı kişiler de var ki, kendisi gibi düşünen esnaftan başkasından alış veriş yapmamaya özen gösteriyor. İşyerinde iş için gelen insana siyasi görüşünü soruyor, daha da ileriye giderek; ‘namaz kılıp kılmadığını, oruç tutup tutmadığını’ soruyor.

Kul hakkı dediğimiz olayı dilinden düşürmediği halde, kendisinin ‘kul hakkı’ yediğini söyleyenlere ise kızıyor, böyle bir davranışı olmadığını söylerken, bir de bunun adına ‘ticaret’ diyebiliyor.

Kendisi gibi düşünmeyenleri öteleyenlerin çoğalması ile bu kentte yaşam zorlaşmaya başlayabilir diye düşünmek aklının ucuna bile gelmiyor.
‘kul hakkı’ sadece birilerinin maddi olarak haklarını yeme anlamının dışında, verilen selamın alınmamasının da geldiğini bir anlayabilse!

Sevgi, hoşgörü, iyilik, saygı ile toplumsal barışın sağlanabileceğine inanmaktayım. Kendim karşımdaki kişileri oldukları gibi benimsemiş ve bu toplum içerisinde barış içerisinde yaşanabilirlikten yana hareket ediyorsam, karşımdakilerin de aynı anlayışla hareket etmeleri ile inancımızın gereklerini yaşayacağımıza inanan biriyim. Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar