Acılara dayanabilmek her babayiğidin yaşayabileceği olaylar arasında olmayabilir.
Acılarla yaşamak veya acılara tutunabilmek ya da acı çekmek, acı çekerek ölmeye terkedilmek…
Örnekleri çoğaltabiliriz, ama kimsenin acılarla yaşaması veya acı çekerek ölmesine insan yüreği elvermemeli…
Sosyal varlık olarak insanoğlunun toplumsal ilişkilerinde; karşılıkla sevgi, saygı, hoşgörü ve yardımlaşmaları ile huzurlu toplumsal yaşantısının görülebileceği gerçeğini düşünüyorum.
Siyasetçileri sevmek zorunda değilim, ama onların güzel uygulamalarını kutlayıp başarı dilemek, eksik, aksak veya hatalarını da eleştirmek mesleğim ve düşünen insan olarak görevim olarak kendimi sorumlu kılarım.
Bizim ülkemizde yaşanan olumsuz bir olay karyısında, birileri çıkıp ta; “Kaderdi, yaşanacak veya yaşandı!” gibi benzeri konuşmalar yaptıkları anlar kulaklarımda her zaman çınlamıştır.
Kadere inanmanın ön koşullarından birinin de “tevekkül” olduğunu anlatmadan, olayların sonunu söylemek bence olaylara “kılıf” bulmaya çalışmaktır!.
Bitlis’in Adilcevaz ilçesi, Göldüzü Köyünde okul dönüşü iki öğrencinin kuduz köpekler tarafından saldırıya uğrayıp, ısırılmasının ardından, bir çocuğumuzun tedavisi için Ankara’da Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’ne sevkedilmesine rağmen, “çözümsüzlük” olayı ile karşı karşıya gelerek, “göz göre göre ölüm olayının” beklenmesi kadar acı bir haber olamazdı.
Ben bunun adına da “Kader”diyemem! Tedavi altına alınan genç öğrenci M.E.’ye “kuduz tanısı” konulmuş ve yetkili sağlık uzmanlarının açıklamaları beni üzerken, bu çocuğun ailesinin nasıl üzüleceğini merak etmeye başladım!
Hastane yetkilileri; “Kuduz hastalığı geliştikten sonra özel bir tedavisi yok, destekleyici tedavi uygulanıyor. Isıran köpek ölü olarak bulundu, kuduz virüsünü taşıyan köpekler ısırdıktan 10 gün sonra ölür" sözlerini burada yazarken parmaklarım titriyor!
Köyünde; ailesinin tarla, bahçe ve diğer işlerini yaptıktan sonra okumak için okuluna giden iki çocuğun, okul dönüşü “Kuduz köpek” tarafında ısırılması olayı üzücüdür. Ancak; sağlık alanındaki olumsuz olaylara karşı “önlem alma” konusundaki uygulamaları da yöneticilerden beklemek vatandaşların hakkı olsa gerekir!
Bitlis ili Adilcevaz ilçesinde Necati Gürsoy’un; 2014 yılından bu yana Belediye Başkanı olarak görev yaptığını görmekteyiz. AK Partili Belediye Başkanı Gürsoy’un ilçesindeki “Ceviz festivaleri” başta olmak üzere değişik etkinlikler yaptığını görmekteyiz.
Elbette ki, olumsuz olayın yaşandığı Köy ile ilgisi olamasa bile, ilçesi sınırları içerisinde olduğu için ilgilenebilirliği akla geliyor!
Uzay’a yolculukların yapıldığı bir dünya yaşantısında, ülke olarak bizler “Kuduz mikrobu” ile bile çözüm yollarını bulamış isek kendimizi sorgulamak zorundayız!
Ankara’daki tedavi yöntemi, Bitlis ilinde de yapılamıyorsa, bu ülkedeki “vatandaşlara eşit sağlık hizmeti ” olayında “sıkıntı yaşanıyor” anlamı akla gelir!.
Yorum Yazın