19 Nisan, 2024, Cuma
DOLAR32.601
EURO34.8135
ALTIN2500.7
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Acı Ağustos

Osmaniye ilimiz adına 2015 yılının Ağustos ayı acı ve üzüntülerin eksik olmadığı günlerde geçiyor.

Bu ay içerisinde 6 askerimizin şehit haberleriyle üzüldük, onları sonsuzluğa uğurlarken geride yetim çocuklar ve dul kadınlar ile gözleri yaşlı anne-babalar kaldı.

Her zaman olduğu gibi öfkelerine hakim olamayanlar, acılara karşı tepkilerini dile getirdiler. Ateş düştüğü yeri yaktı, cenazeye katılanlar evlerine dönerken, geride şehit ailesinin halini yüreklerinin derinliklerinde bilenlerin de sayıları azalmaya başladı.

Ağustos ayı içerisinde tırmanan terör olaylarına karşı her ağızdan farklı yorumlar çıkmaya başladı. İktidardan yana olanlar farklı, muhalefette olanlar farklı yorumlar getirmeye başladı.

Farklı görüşlerin bir ortak noktası olmadığı zaman kavgalar ve terör olaylarının bitmeyeceğini bilmek önemlidir.

Son yıllarda insanların gerginlikleri ve streslerini anımsayın. Olaylara bakış açılarının nasıl olduğunu gözlemleyin. İnsanları farklı amaçlarla bölerek, karşı karşıya gelebilecek sözleri kullanırken özen göstermeyen anlayışlar sayesinde gerginliklerin şekli değişmeye başladı.

Huzurlu bir toplumsal yaşam için halkımıza sağduyu çağrıları yapılırken, bu çağrıları yapanlar ağızlarından çıkan sözlerin nereye gidebileceğini ve halkı bölmeye yönelik olup olmayacağını düşünmeden konuşmalarını sürdürdüler.

Önce insanların farklı düşünce ve görüşlerini konuşabilmelerinde sıkıntılar yaşanmaya başlandı. Karşıt görüşlere tahammül edebilme azaldığı gibi, insanlar arasında görüşlere saygı azalır oldu.

Kendi görüşünden olmayan kişiler dışlandı, selam verilmedi, selamları alınmadı. Makam ve mevkiler bile farklı görüşlere karşı kullanılmaya başlandı. Herhangi bir kurumda Müdür olanlar, kendi görüşlerinin dışında olduğunu bildikleri kişileri ötelemeye başladılar. Oysa aynı gemide birlikteydik, aynı vatan topraklarında birlikte yaşıyorduk. Aynı havayı soluyor, aynı güneşin altında ve yine aynı toprağın üzerinde yürüyorduk.

Gençlerimiz işe girebilmek için iktidar partilerinin kapılarını aşındırmaya başladı, o partilere üye olmak zorunda bırakıldı. Dul kadınlar iş bulabilmek için iktidar partilerinin kadın kollarında seçim çalışmalarında gece-gündüz çalıştırıldı, ama işe girebilenlerin sayıları bir ilen parmakları sayısı kadar olamadı. Gençlerimiz de aynı şekilde siyasetin içerisinde koşturuldu.

Bununla da yetinilmedi, karşıt görüşlere karşı sert tavırlar, hatta aşağılamalara varan bakışlar kullanılmaya başlandı.

Yıllardır birlikte yaşayan insanlarımız arasında ayrımcılığı başlatanların bugünlere gelebileceğimizi tahmin etmemiş olmaları ne acı bir olay!

Bugünkü geldiğimiz noktaya bakıyoruz, acılarımız hala ortak, ama bu acılarımızın üzerinden hala siyaset yapmak isteyen siyasetçiler görmekteyiz.

“Şehitlerin kanı yerde kalmayacak!” demekle, kükreyip ağız dolusu sözlerle konuşmak çözüm değildir. Çözüm; akılcı yollardan, insanları birbirine karşı getirmeden, aradaki kardeşlik bağlarını koparmadan, sevgi ve hoşgörü anlayışını yaşatabilmekle olur. Bu ülkeyi yönetme adına koltuklarda oturanlar bunları bizden daha iyi bildiklerini iddia ederek orada bulunuyorlar. Sanırım çözümünü de en iyi onlar bilir. Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar