23 Nisan, 2024, Salı
DOLAR32.5582
EURO34.7025
ALTIN2409.2
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Aceleci olmak!..

Acele hareket etmek, gecikmenin getirdiği bir hareket mi yoksa; “yangından mal kaçırmak” deyimi gibi bir eylem midir?

Aceleci olmak, düşünmeden yapılan bazı eylemlerin sonucunda üzücü veya tartışılabilir sonuçlar yaşanabilir.

Bugünkü yazımı, çoğu günlerde olduğu gibi hafta sonu yazılarıma ayırmıştım. Ancak; gündem o denli hızlı gelişiyor ki, yazıp servise verdiğim haber bile gazetenin montaj servisinden çıkmasına rağmen sayfamızdan çıkarmak zorunda kaldık.

Gazetemizin haberlerini görevli arkadaşıma verdikten sonra, OKÜ’de, Fen-Edebiyat Fakültesi’nde  göreve başlayan bir arkadaşı ziyarete gidiyoruz.

Önceki gün; saatler 14.10’u gösterirken Vali konutu yakınlarındaki Yüzme havuzu önünde bir trafik kazası olayına tanık olduk. 6-7 yaşlarında bir erkek çocuğu asfaltın ortasında kanlar içinde hareketsiz yatıyordu. Polis yolu trafiğe kapamaya çalışırken Ambulans bekleniyordu. Bizim otomobilimizle durduğumuz yer ile kazada yaralanan çocuğun yattığı yer arasında en az 20 metre vardı, ama çocuğun papuçları bizim durduğumuz yerde asfaltın orta yerine serilmişti. 

Bu olayda kazaya neden olan sürücünün acelesini merak ediyorum, o küçük yavrunun son durumunu bilmiyorum ama, izlediğim kadarı ile yaşama şansının az olabileceğini tahmin ediyorum. Umarım sonradan gelen Ambulans ve sağlık görevlileri gerekli müdahale sonunda bu çocuğu yaşama tutundurma noksanda başarılı sonuca ulaştırmışlardır.

Polis ekipleri bizi yolumuzdan çevirip Öğrenci yurdu yönünden seyretmemizi sağladı. Biz yolumuza devam ederken arkadaşım Mahmut Eynallı; “Mustafa bey! Gazeten için haber yapsana, fotoğraf çekse ne!” diye konuşurken, olay yerindeki yaşanan acıları, polisin o anki psikolojisini, kazayı yapan sürücünün psikolojik durumunu anlatmaya çalıştım.

Yolumuza başka güzergahtan devam ederken, aracımızın sürücüsü arkadaşım Mahmut Eynallı; “Bu olay bir cinayettir bence! Farzet ki bu çocuk önüne çıktı, çarpmayacaksın kardeşim, frenin yok mu senin! Allah aşkına bu yolda gitmenin 60 kilometre hız sınırı vardır, aniden yola çıkan birine çarpmayı gördüğün anda bile bir canlının ölümüne zarar veremezsin! Bu araba bir teneke parçası, ama karşımızdaki ise bir insan! Bir teneke parçasını 10 can’a değişmem!”diye konuşmaya başladı.

OKÜ’deki arkadaşımızı ziyaret edip aynı yoldan dönerken olay yerindeki gelişmeleri konuşmaya ve kazada yaralanan çocuğun durumunu kendi aramızda tartışmaya başladık.

Arkadaşım Mahmut Eynallı direksiyonun başında yine konuşmaya başladı; “Bir ülkede 40 yıldır otomobil kullandığı halde hiç kaza yapmayan bir sürücüye ödül vermişler. Ödül sırasında sürücünün 40 yıldır nasıl kaza yapmadan otomobil kullandığını da sormuşlar.

Sürücünün sözleri ise; “ Yolda giderken her sürücünün acemi sürücü olduğunu düşünerek hareket ettim.

Yolda giderken, karşıma çıkan her yaya insanın “görme özürlü” olabileceğini düşünerek otomobilimi kullandım.  

Acele etmedim, direksiyonumun başında aklımı ve gözlerimi kullanarak hareket ettim, bu nedenle 40 yıldır hiç kaza yapmadım!”diye konuşmuş, diye bir olayı paylaştı.

Yine bana ayrılan sütunda yer kalmadı, Pazartesi görüşmek umudu ile mutlu günler diliyorum.
 

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar