24 Nisan, 2024, Çarşamba
DOLAR32.5221
EURO34.7878
ALTIN2422.8
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

“Abdalmışık ağam!..”

Bizim  düğün ve diğer eğlence günlerinde törenlerimizi şenlendiren, davul ve zurnaları ile halaylar çektiğimiz sanatkarlardan birinin başına gelen olayı sizlerle paylaşmak istedim.

Onlar ki, toplum içerisinde konuşmaları veya giyim-kuşamları ile bazı kişilerce farklı imiş gibi görünseler de, sade ve saf yürekli insanlardır. Aynı zamanda birer sanatkardır onlar.

Birçok kişinin çalamadığı davul ve zurna ile insanları eğlendirmesini bilirler. Onlar ki, davul ve zurna çalar ama, başkalarının malını çalmazlar. Yani hırsızlık yapmazlar.

Dinlediğim olaya dönelim. Düziçi ilçesinde yaşayan davulcu aşiretinden biri baba mesleği yerine bir kurumda çalışıp sigortalı ve maaşlı bir iş yapmak ister.

Yaşı geldiğinde askere gider ve teskereyi alıp gelir. Bu arada Lise öğrenimini de tamamlamıştır. Askerlik dönüşü çevresinde duyduğu arkadaşların önerileri ile uzman erbaş olarak askerliğe başvuru yapması istenir.

Delikanlı askerliği de çok sevdiği için anne-babası ile görüşerek uzman erbaşlık için ilgiyi yerlere başvurusunu yapar. Sınavlarına girer ve kazanır.

Aradan geçen süreçte delikanlının gerekli soruşturmaları yapılmaya başlanır. Birkaç ay sonra umutla beklenen sonuç delikanlıya ulaşır. Delikanlı kazandığı sınavların ardından yapılan incelemesi sonunda uzman erbaşlığa alınamayacağını öğrendiği gerekçe karşısında şok yaşamaya başlar.

Delikanlı baba mesleğine başlar, davul ve zurnaları koltuğunun altına alarak düğün ve nişanlarda insanları eğlendirerek evinin geçimini sürdürmektedir.

Bir düğünde sohbet ederken, koltuğunun altındaki davula omzunu vermiş otururken yaşadıklarını da bana anlatıyordu.

Asker olarak vatanına hizmet edip, sigortalı ve maaşlı bir işte çalışmak isteğinin kursağında kaldığını anlatmaya çalışıyordu.

Neden uzman erbaşlığa alınmadığını sorduğumda, sigarasından bir nefes çekti, ardından da bir of çekerek kısa bir yanıt verdi bana; “Abdalmışız ağam!...”

Anladım ki, davulcu aşiretinin delikanlısı sınavları kazandığı halde, ardından yapılan soruşturmanın neticesinde davul ve zurna çalalar geçimini sağlayan bir ailenin çocuğu olduğu için uzman erbaş olarak göreve alınmamış!..

Bu olay beni çok düşündürdü! Bu topraklarda birlikte yaşadığımız, eğlencelerimizi şenlendiren sanatkarlardı bun insanlar. Üstelik vatan görevi için askere alınıyor, görevini de yerine getirdiği halde ‘uzman erbaş’ olarak neden iş verilmiyor du?

Aklıma birden kayıklı motosikletle kırmızı ışıkta geçen davulcular geldi. Fıkra gibi bu olayda; Trafik polisi kırmızı ışıkta geçmekte olan kayıtlı motosiklet sürücüsünü durdurur. Ceza yazacağını öğrenen davulcu aşiretinden biri trafik polisine; “şimdi bu ışıktan bir kedi geçse veya bir köpek geçse ona da ceza yazar mısın?”diye sorar.

Trafik polisi şaşkınlık içerisinde, “Hayır!”diye yanıt verince bu kez kayıklı motosikletteki sürücü; “Ne olur yani! Bir kerecik te bizi onların yerine koyuversen olmaz mı!?”diyerek oradan uzaklaşırken, Trafik polisi de arkasından baka kalır.

Onlara belki ‘Abdal’ olarak bakan gözler olabilir veya sağlıklı bir iş vermek isteyenler çıkabilir. Ancak onlardaki sanatın kültürle özümsendiği andaki sözleri, yeri gelir trafik polisine verdikleri yanıtlar gibi de olabileceğini de unutmamak gerek. Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar