25 Nisan, 2024, Perşembe
DOLAR32.5422
EURO34.906
ALTIN2424.0
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

AB sevdası

Avrupa Birliği (AB) diye diye bu günlere geldik. Her iktidar veya Hükümet döneminde Avrupa Birliği’ne girebilme adına verilmedik ödün kalmadı.

Avrupa Birliği’ne gireceğiz diye insanların ekonomik sorunları çoğaltıldı, tarım ürünlerimizin bir çoğu tarlalarda görünmez hale getirildi, teknolojik olarak üretilen ürünlerin çocuklarımızın ellerine verilmesi ile insanlar gazete veya kitap okumaz, düşünmez, sohbet etmez hale getirildi.

Bizim insanlarımız teknolojiyi kullanmak yerine, kendileri teknolojinin esiri haline getirildi.

Avrupa Birliği’nin özellikleri halkımıza bir türlü anlatılmazken, insanlarımız okumadıkları veya az okudukları için dünyada olup bitenleri, Avrupa Birliği ülkelerinde yaşananları tam olarak anlayamadılar.

En yakın komşumuz Yunanistan’ın Avrupa Birliği üyeliği sürecinde yaşadıklarının üzerinden kaç yıl geçtiğini anımsamaya çalışın.

Çukurova’nın pamuğu, Karakılçık buğdayı, Mısırı, Soyası tarlalarda ne kadar ekili görebiliyorsunuz?

Avrupa Birliği’ne üye olduğumuzda ülke insanı olarak ne kadar uyum sağlayabileceğimiz iyi hesap edilmişmiydi de bu kadarödün vererek bu günlere geldik.

AB sevdası yüzünden, terör olayları ile cinayetlerin şekilleri ve ölü sayıları bile korkunç rakamlara ulaşır hale geldi. Ülke yönetiminde olanlar AB toplantılara gittiler, orada yapılan konuşmalar ve AB’ye girme süreci içerisinde verdikleri ödünlerin çoğunu halktan gizleyerek çark dönmeye başladı. Her yeni bir yılda yeni ödünler alabilme adına ülkemiz insanı yoksullaştırıldı. AB ülkelerindeki yaşam koşulları örnek gösterilirken, emeklilik yaşı artırıldı, insanların çalışma koşullarında değişiklik yapılması gerekirken farklı olaylar geliştirildi.

Bir kez olsun halka danışılmadı, halkın istek ve önerileri alınmadan yıllardır AB’ye girebilme sevdası ile ülkemizde sosyal ve ekonomik yaşam bu günlere geldi.

Siyasi olaylarda dara düştüklerinde halkı referanduma götüren yöneticiler, ülkemizin AB’ye girip girmeyeceği yönünde bir kez olsun referandum yapma gereği duymadı.

Ülkenin sosyal, ekonomik, siyasal ve toplumsal anlamda huzur ve barışı için önemli unsurlar olarak yıllardır bilip saygı duyduğumuz Din adamları, Öğretmenler, Asker ve Polisimizin siyasetin içerisine aktif olarak çekilmeye çalışılması ile toplumsal çalkantıların içinden çıkılmaz hale getirildik.

İnsanların en çok güven duyduğu yukarıda saydığım meslekte görev yapan kişilere saygı kalmaz hale geldi.

Cinayet ve fuhuşla birlikte Ortaokul sıralarındaki gençlere kadar inen uyuşturucu kullanımı, en çok değer verilen Din adamı ve Öğretmenlerin küçük yaştaki çocuklara yaptıkları ‘cinsel taciz’ olaylarının haberleri titsindirmeye başladı insanları.

Eğitimden uzaklaştırılıp aktif siyasetin içine çekilen Din adamı ile Öğretmenlerin okumayanları, kendilerini geliştirmeyenleri ve yaptıkları kutsal mesleğin bilincinde olmayanları diğer meslektaşlarını da zan altında bırakmaya ve onların da gururlarını zedeler hale geldi.

Bu arabayı devirenler ancak çözümünü de bulacaklardır diyesim geliyor ama, araba uçurumun kenarına gelmiş, bir çekiciye gereksimin duyuluyor. Öncelikle birey olarak yaptığımız eylemlerin, davranışlarımızın insanlık ve inancımıza ters düşüp düşmediğinin bilinci ile yaşamaya önem vermemiz gerekiyor.

AB sevdasından bence vazgeçilip, kendi bilincimizle devletimizin, halkımızın huzurlu ve sağlıklı yönetilmesi yönünde projeleri yaşama geçirmek zorundayız. Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar