19 Nisan, 2024, Cuma
DOLAR32.5863
EURO34.8241
ALTIN2507.4
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

98 yıl önce

Çanakkale Zaferi’nin 98. yıldönümü nedeniyle Osmaniye’de, savaş malzemelerinin sergisi açıldı.


Bu sergi açılmadan önce konuşmalar yapıldı, Çanakkale Zaferi, şehit ve gaziler ile o günlerde yaşananlar bugünkü kuşaklara anlatılmak istendi ve anlatıldı.


Serginin açılışı ile birlikte çadıra giren insanlar gördükleri karşısında duygulu anlar yaşadılar. Bir köşede büyük boy afişin üzerinde Çanakkale’de şehit düşen Osmaniyeli askerlerin isimleri yazıyordu.  Bir köşede maketlerden oluşturulan şehit mezarları ve üzerinde isimler.


Masaların üzerinde ise Çanakkale savaşında askerlerin kullandıkları malzemeler. Henüz açılmamış paket halindeki mermiler, su mataraları, el bombaları, çatal, bıçak, yemek tabakları, tabancalar, tahra, balta, keser, kılıç ve benzeri malzemeleri izlerken insanlar duygulu anlar yaşıyordu.


98 yıl önceki mermi paketlerini inceliyorum, ipleri bile toprak altında tam olarak çürümeyenleri görüyorum. Bu topraklar için kanlarını ve canlarını ortaya koyan insanlar toprağa düştüler, kendileri canlarını verirken geride kalan savaş malzemelerinin toprakta hala bugün gibi fazla bozulmadan kalmış olması düşündürücüydü.


98 yıl öncesinde vatan toprakları için canlarını ortaya koyan ve şehit düşenleri düşündüm, sonra bugünlere doğru geldi hafızamdaki düşünceler. Zor koşullarda verilen vatana kurtarma mücadelesi ve bugün özelleştirme uğruna yabancılara satılanlar veya kiraya verilenler aklıma geldi.


Anadolu’nun her yanının cennet gibi güzelliklerle süslendiği ülkemde, deniz kıyıları, tarihi ve turistik yerlerin yabancılar tarafından alındığı veya kiralandığını düşünmek bile istemezken, bunları yaşatanlar ve satanları düşünmeye başladım.


Çanakkale’de ve Anadolu’nun dört bir köşesinde kurtuluş savaşı veren, şehit olan, gazi kalanları anımsadım birden.


Zor koşullarda, ayaklarında ayakkabı yerine çorapla savaşa giden gençleri, orta yaşlarda, genç yaşlarda toprağa düşenleri düşündüm 98 yıllık malzemeleri izlerken. Zor kazanılan bir vatan savunmasının sonundaki zaferin yıldönümü kutluyorduk. Ne yazık ki diğer taraftan da masa başında hesap kitap yapılarak, özelleştirme uğruna birkaç imza ile para kazanma hırsı için verilenler, kiralananlar.


Babasının verdiği parayı akşam olmadan harcayıp bitiren evladına ders vermek isteyen baba bir fikir geliştirmiş. Çocuğunu işe yerleştirmiş, hafta sonu aldığı parayı kendisine getirmesini istemiş. Çocuk haftalığını alır almaz babasına getirip vermiş. Babası parayı aldığı gibi su havuzuna atmış. Çocuk babasına öfkelenmiş; “Baba ben bu parayı nasıl kazandığımı biliyor musun? Bir haftadır alnımın damarı çatladı, sen de tutup su havuzuna atıyorsun!?”


Baba gayet sakin şekilde; “Oğlum, benim sana verdiğim paraları da senin gibi alın terimle kazanıyordum. Ama sen kazanmadığın ve baba parası olduğu için har vurup harman savuruyordun. Paranın kolay kazanılmadığını sana göstermek için yaptım”diye yanıtlamış.


Bu vatanın kolay kazanılmadığını görmek ve anlamak isteyenleri 27 Mart gününe kadar açık kalacak olan Cumhuriyet Meydanı’ndaki sergiye davet ediyorum. Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar