Bu günü, yani bu tarihi anarken bazıları farklı yorumlarla yorumlar veya 28 Şubat üzerine çeşitli konuşmalar yaparlar.
Siyasi anlamda konuşmalar yapanlara da rastlarsınız, edebiyat anlamında da konuşmalar yapanlara da rastlayabilirsiniz.
Ben bu tarihi anımsadığımda, Osmaniye’mizin bereketli topraklarında dünyaya gelen, o zamanların pamuk tarlalarında anne-babası ile birlikte ırgatlık yapan, zor koşullarda yaşama savaşı veren, babasını gözlerinin önünde kaybeden, ayrıca bir gözünü de babasının kurban kestiği sırada talihsiz bir olayla kaybeden Yaşar Kemal’den sözetmek istiyorum.
Anadolu topraklarının yiğit yazarı, edebiyat dünyasında ülkemizi dünyanın dört bir yanına tanıtan, kitaplarında doğduğu Osmaniye ve Hemite Köyünü gururla yazar ve anlatan bir Yaşar Kemal’den başta 28 Şubat aklıma gelmiyor!
Neden 28 Şubat derseniz, bu değerli edebiyat insanının 28 Şubat günü, 4 yıl önce bugün kaybettik.
Onun yaşadığı yıllarda doğduğu Hemite köyündeki bazı art niyetli kişilerin dışladıklarına tanık oluyordum. Çocukluk arkadaşlarından bazıları ise Yaşar Kemal ile gurur duyuyor, köyüne geldiğinde sarılıp özlemlerini tazeliyorlardı.
Edebiyat dünyasında okumak, araştırmak ve incelemekten yoksun beyinler ise kendi memleketinin insanına farklı gözle bakıyordu.
28 şubat günü ile ilgili siyasi anlamda da görüşlerin konuşulduğuna tanık olabiliriz. Ankara’da 28 Şubat günü tankların sokaklarda gezdiği, hükümete karşı farklı bir gösteri yaptığı yolundaki değerlendirmeler ve yorumları da yine bu tarih için okuyabilir, duyabiliriz.
Türkiye tarihinde önemli olayların yaşandığı günleri anımsarken, bazılarını yok sayarcasına, unutturmak istemek veya gündeme bile almamak yurtsever insanlarının canını sıkıyor!
Bu vatanın kolay kazanılmadığını, Anadolu insanının yurt sevgisinin inancı ile bütünleşerek işgalden kurtardığı süreç ile o zorlu mücadeleyi unutturtmak kolay olabilir mi!?
Bir 15 Temmuz darbe girişimi olayı yaşandı, yıldönümlerinde etkinlikler yapılmaya başlanırken, bu güne bir de 28 Şubat olayları ekleniverdi.
Çanakkale Zaferi’nin üzerinden yıllar geçmesine rağmen bu tarihi günün önüne geçebilecek bir başka tarihin olabileceğine inanmak istemiyorum.
Sonrasındaki yaşanan olaylardan da üzüntü duyduk, ancak kimsenin kendi siyasi çıkarlarına doğru çevirmeden tepkisini dile getirmesinden yanayım.
Örneğin 12 Eylül 1980 günü yapılan askeri darbe girişiminin ardından yaşanan üzücü olaylar, idamlar, hapisler ve benzeri olumsuzluklar sadece bir düşünceyi savunanlara değil, halkın her kesimine yapılmış ve zarar gördüğünü de kabul etmek gerekiyor.
Devrimcisi de Ülkücüsü de bu darbeden zarar gören taraf oldu. Ancak, bu darbe sonunda inançlar üzerinden bir takım tarikat gruplarının palazlanmasına göz yumuldu!..
İşte asıl sorun burada yatıyor, bir yerleri dışlarken, bir başka yerlere kucak açarken, gelecekteki tehlikeleri de sezinlemek zorundayız. Ülkemiz ve vatan topraklarımız, en önemli de halkımızın sağlıklı yaşamı için bu önemlidir.
Bugün 28 Şubat, Edebiyat dünyasının önemli ismi Yaşar Kemal’in aramızdan ayrılışının 4. yıldönümü. Onu saygı ile anıyoruz ve bugün doğduğu köyde saat:13.30’da düzenleyeceğimiz anma etkinliğine kültür-sanatsever insanları bekliyoruz. Saygılarımla…
