Dedelerinin dedelerinin yaşadıkları olayları anımsayarak, en yakın tarihini unutturmak isteyen bir anlayışın neresinden tutalım, neyine söz söyleyelim!
Aslında yapılmak istenilen o değil, yeni tarihi unutturup “ümmetçi zihniyeti” yeniden gündeme taşımak, demokrasi. Cumhuriyet ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin altını kazıma anlayışı yatıyor olayların özünde!..
26 Ağustos 1071 Malazgirt zaferinin 947’nci yılını kutladık. Mesajlar yayınlandı, kutlama ilanları verildi medyada yayınlanması için.
26 Ağustos denilince sadece ‘Malazgirt zaferi” mi geliyordu akıllara!? Bu tarihin daha yakın tarihindeki bir önemli başlangıcı yok muydu?
Akıllarını hinliklere ve hain eylemlerin neticelerini almak üzere kullananlar, her zaman akıllarından geçenlerde başarılı olamadıkları gibi, yenilgilerinin sonunda da feci sonuçlarla karşılaşmışlardır.
Türkiye’de yaşayan insanların yüzde 99’unun Müslüman olduğu, ülkelerin tanımlama sayfalarında yer alır. Ben Türkiye’de yüzde 99 Müslüman’ın yaşadığına inanmıyorum! Tepkiniz var değil mi? Müslüman kişi “okur, araştırır, haksızlıklar karşısında susmaz ve haykırır!”
İslam dininin kutsal kitabının ilk ayetinin “Oku” olduğunu bilmeden kendilerini “Müslüman” olarak halk arasında dolaşmak, haksızlıklar karşısında Kur’an-ı Kerim’deki ayetleri uygulamadan yaşayanlar insanların sayılarına bakarak, Türkiye’nin yüzde 99’u Müslüman deme hakkına sahip değiliz!
Oku’muyoruz diyerek yazımı sürdürmek istiyorum.
Yazımın başına dönmek istiyorum. Malazgirt Savaşı, 26 Ağustos 1071’de Malazgirt ovasında meydana gelmiş, Selçuklu Sultanı Alparslan ve Doğu Roma İmparatoru Romen Diyojen arasında gerçekleşmiş, Anadolu'nun Türk’lere yeni yurt olmasını sağlamış olan meydan savaşıdır. Yani 947 yıl önce yaşanan bir zafer.
Bu savaş nerede olmuş, yani; Malazgirt, Doğu Anadolu bölgesinde bulunan Muş ilinin yaklaşık 56.000 nüfuslu bir ilçesidir. Malazgirt ilçesi, Muş'un Bulanık ilçesiyle birlikte, Bitlis'in Adilcevaz, Ağrı'nın Patnos ve Tutak, Erzurum'un Karayazı ve Karaçoban ilçeleriyle de komşudur.
Bakıyorum da, herkesi “Malazgirt zaferi sevdası” sarmış! Allah aşkına, aynı tarihte Mustafa Kemal Atatürk’ün “Büyük taarruz zaferinin 96. yılı” denk deldiği noktası neden aklınıza gelmiyor?
Zaferlerimizde 96. yılı unutup, 947. yılı anımsayan ve bu konuda kendilerince “Zafer kutlaması” yapanların hangi akılla bunu böyle ayırdıklarını merak ediyorum!?
Bu konuda Osmaniye Valimiz, Ömer Faruk Coşkun’un gazetelere gönderdiği “Malazgirt zaferi mesajını” da okudum. Bu mesajda sadece; “Büyük Komutan
Alpaslan komutasındaki Türk ordusunun…”diye başlayan kutlama mesajı içerisinde; 26 Ağustos 1922 tarihinde Türk Kurtuluş Savası sırasında taarruza geçerek Yunan Kuvvetleri karşısında zafer kazanılması olayından tek sözcük olmaması dikkatimi çekti!
26 Ağustos tarihinin Gazi Mustafa Kemal için önemli bir tarih olduğunu bilmeyenlere anımsatmak istiyorum. Bu olayı tarihin sayfalarından paylaşmak istiyorum: “Bu tarih hiç rastgele seçilmiş bir gün değildi. O gün, savunulan bu toprakları asırlar evvel Alparslan'ın açtığı tarihle aynı gündü.
Ordunun başkumandanı Mustafa Kemal Paşa 26 Ağustos 1922'yi işaret etmişti.
26 Ağustos tarihimizdeki en kritik iki zaferin tarihidir. Biri asırlardır ikametgâhımız olan Anadolu'ya giriş anahtarı, diğeri ise aynı toprakların korunmasının sembolüydü.
Selçuklu Tarihini de çok iyi bilen Paşa, 26 Ağustos'un özellikle Malazgirt Zaferi'nin yıldönümü olmasını istemişti.
Netice itibarıyla denilebilir ki 26 Ağustos 1071 Anadolu'nun alındığı, 26 Ağustos 1922'de muhafaza edildiği tarihti.
Şafağa karşı Türk topçusunun ateşiyle başlayan harp günlerce sürmüş ve geri çekilen Yunan orduları kovalanmaya başlanmıştı, ta ki 9 Eylül'de İzmir'den denize dökülene kadar.”
Tırnak içindeki tarihsel anlatım bana değil! Benim sözüm ise; torunlarının çoğunun Amerika’da dünyaya geldiği halde, ABD’ye meydan okuyanlara ‘ata gibi’ biat eden zavallı görünümlü kişilere…Ayrıntıyı oku ve bilgi sahibi ol!...
