Yaşar Kemal’in “Yanan Ormanlarda 50 Gün” adlı eseri, Çukurova’daki orman yangınlarının dramatik hikayesini ve toplumsal etkilerini çarpıcı bir dille anlatıyor.
Osmaniyeli usta yazar Yaşar Kemal’in 1955 yılında kaleme aldığı “Yanan Ormanlarda 50 Gün”, bir roman değil, güçlü bir röportaj kitabıdır.
Çukurova bölgesinde 1950’li yıllarda yaşanan büyük orman yangınlarını konu alan bu eser, hem doğanın tahribatını hem de insanların bu felaket karşısındaki mücadelesini gözler önüne seriyor.
Gazeteci kimliğiyle yangın bölgelerinde 50 gün geçiren Yaşar Kemal, köylülerden, ormancılardan ve işçilerden dinlediklerini etkileyici bir dille aktarıyor.
Kitap, Adana, Kozan, Aladağ, Feke ve Karaisalı gibi Çukurova’nın ormanlık alanlarında çıkan yangınları mercek altına alıyor.
Özellikle Toroslar’ın eteklerindeki çam ormanlarının büyük zarar gördüğü bu felaket, köylülerin geçim kaynaklarını ve doğanın dengesini altüst ediyor.
Yaşar Kemal, yangınların yayıldığı köyleri ve arazileri gezerek, tahribatın boyutlarını okuyucuya çarpıcı bir şekilde sunuyor.
“Yanan Ormanlarda 50 Gün”, sadece bir felaketin öyküsü değil, aynı zamanda insan-doğa ilişkisinin derin bir sorgulamasıdır.
Yangınların ardında yatan ihmaller, rant arayışları ve yoksulluk gibi toplumsal sorunlar, Yaşar Kemal’in keskin eleştirileriyle ortaya konuyor.
Kitap, Çukurova’nın sosyal ve ekonomik yapısına da ayna tutuyor.
Yaşar Kemal, bu eserinde gazetecilik ile edebiyatı ustalıkla harmanlıyor.
Yangınların alevlerini, dumanı ve kavrulmuş toprağı adeta bir tablo gibi betimleyen yazar, okuyucuyu olayların içine çekiyor.
Röportaj yaptığı insanların hikayelerini ve duygularını merkeze alarak samimi ve empatik bir anlatım sunuyor.
Kitap, doğanın tahribatına ve insan emeğinin zorluklarına dikkat çekerken, evrensel bir mesaj veriyor: Doğayla uyum içinde yaşamazsak, felaketler kaçınılmazdır.
Yaşar Kemal’in bu eseri, bugünün çevre sorunlarına da ışık tutuyor.
Yorum Yazın