
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, narsistik kişilik bozukluğu üzerine dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, narsistik kişilik bozukluğu üzerine dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Narsisizmi mitolojik kökenlerinden psikolojik etkilerine kadar geniş bir perspektifte değerlendiren Prof. Dr. Tarhan, narsistik kişilik bozukluğunun birey ve toplum üzerindeki olumsuz sonuçlarına dikkat çekti.
"Narsisizmi doğru anlamadan, narsistik kişilik bozukluğunu anlamak mümkün değildir," diyen Prof. Dr. Tarhan, narsisizm teriminin kökeninin Yunan mitolojisinden geldiğini belirtti.
Mitolojik figür Narcissus'un, su kenarında kendi yansımasına aşık olup bu hayranlık sonucu hayatını kaybetmesinden esinlenerek, narsisizm kavramının psikoloji literatürüne girdiğini ifade etti.
Tarhan, “Narsisizm, kişinin kendisine aşırı hayranlık duyması ve kendini diğer insanlardan üstün görmesi olarak tanımlanır.
‘Özseverlik’ terimi narsisizmi en iyi özetleyen kavramdır; ancak narsist kişilerde bu özseverlik, başkalarına karşı empati eksikliği ve sürekli olarak övgü bekleme gibi olumsuz özelliklerle birleşir,” dedi.
Narsistik kişilik bozukluğunun temel özelliklerini sıralayan Prof. Dr. Tarhan, bu kişilerin sürekli olarak kendi başarılarını abartma eğiliminde olduğunu ve kendilerini dünyanın merkezinde gördüklerini vurguladı.
“Narsistik kişiler, gerçeklikle bağlarını koparıp bir hayal dünyasında yaşarlar.
Her fırsatta kendi başarılarını dile getirir ve övgüyle beslenirler. Eleştiriye tahammül göstermezler, eleştiren kişileri ise bir tehdit olarak algılarlar,” diye konuştu.
Narsistik kişilik bozukluğunun özellikle liderlik pozisyonlarında kendini gösterdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, bu durumu ‘liderlik hastalığı’ olarak adlandırdı.
“Bir kişi liderliği sadece egosunu tatmin etmek için istiyorsa, bu narsistik bir liderliktir.
Bu tip liderler, başarılarını sadece kendilerine mal eder, başkalarının emeğini yok sayar. Kendilerine övgüyle bağlı olanları kayırır, itaat etmeyenleri ise düşman olarak görürler,” dedi.
Bu tarz narsistik liderlerin genellikle çevrelerinde kayırmacılık (nepotizm) yaptığını belirten Tarhan, "İtaat etmeyenleri aşağılayarak güçlerini kullanmaya çalışırlar" ifadesini kullandı.
Narsistik kişilik bozukluğu olan bireylerin çevresindekilere yönelik manipülatif davranışlarını da ele alan Tarhan, “Narsistler insanları ustalıkla manipüle ederler.
Farklı ortamlarda farklı konuşur, şartlar değiştiğinde kolayca fikir değiştirebilirler. Bu kişiler empati yapmaktan acizdir ve başkalarının duygularını önemsemezler,” şeklinde konuştu.
Tarhan, narsistik kişilerin kısa vadede etkileyici olabilirken, uzun vadede güven kaybına uğrayarak toplumdan dışlanma tehlikesiyle karşı karşıya kaldıklarını belirtti.
Narsisizmin gelişim sürecine de değinen Prof. Dr. Tarhan, narsisizmin doğuştan gelen bir dürtü olduğunu, ancak olgunlaşma süreciyle birlikte bu dürtünün yön değiştirmesi gerektiğini belirtti.
“Bir çocuk ilk etapta tüm sevgisini kendi egosuna yöneltir. Ancak olgunlaştıkça sevgisini ailesine, çevresine ve nihayetinde insanlığa yöneltir.
Bu süreç sağlıklı bir gelişimin göstergesidir. Ancak bu süreçte takılı kalan bireyler, narsistik kişilik bozukluğu geliştirebilirler,” dedi.
Prof. Dr. Tarhan, narsistik kişilik bozukluğunun bazı durumlarda "psikolojik ölüm" olarak adlandırılabileceğini ifade ederek, bu kişilerin toplumsal hayattan koparak kendi iç dünyalarına çekildiklerini belirtti.
"Narsistik bireyler, çevrelerindeki insanlara zarar verebilir, ailelerini ve iş ilişkilerini parçalayabilirler.
Narsisizmin kontrolden çıkması, boşanmaların da en önemli sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır,” diye ekledi.
Erkekler ve kadınlarda narsisizmin farklı şekillerde ortaya çıktığını vurgulayan Tarhan, erkeklerde bu durumun daha çok ekonomik güç ve fiziksel üstünlükle bağlantılı olduğunu belirtti.
“Erkekler narsistik tatminlerini güç gösterileriyle elde ederler. Kadınlar ise fiziksel görünümlerine aşırı önem verip, başkalarından aldıkları övgülerle narsistik tatmin sağlarlar,” dedi.
Her iki cinsiyetin de narsistik tatmin arayışında olduğuna dikkat çeken Tarhan, “Narsisizm, kontrol altında tutulmadığında ilişkileri yıpratan bir güç haline gelir,” ifadelerini kullandı.
Narsistik ihtiyaçların her insanda var olduğunu, ancak bu ihtiyaçların nasıl yönetildiğinin önemli olduğunu vurgulayan Tarhan, "Hepimizin bir noktada narsistik ihtiyaçları vardır.
Ancak bunları karşılamak için gerçekçi yollar seçmek, sahte alkışlardan kaçınmak gerekir.
Narsisizm kontrol altında tutulmazsa, tıpkı patlamaya hazır bir nükleer enerji gibi ilişkileri mahvedebilir," dedi.
Kapitalist sistemin narsisizmi beslediğine de dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, modern toplumlarda narsistik bireylerin ekonomik üretkenliklerinin yüksek olduğunu, ancak bu üretimin sosyal ilişkilerde bozulmalara yol açtığını belirtti.
Batı dünyasında bu sorunla mücadele için mindfulness gibi derslerin okullarda yaygınlaştırılmaya başlandığını aktaran Tarhan, “Narsisizmi önlemek için eğitime erken yaşlarda başlamak, özdisiplin ve kendini eğitme becerilerini kazandırmak büyük önem taşıyor,” diyerek sözlerini tamamladı.

Yorum Yazın