160x600
29 Haziran, 2025, Pazar
DOLAR38.7786
EURO43.8944
ALTIN4143.5
Yusuf Cinkara Otomotiv

Paranoid Kişilik Bozukluğu ve Büyüklük Paranoyası Toplumda Yaygınlaşıyor

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Paranoid Kişilik Bozukluğu ve Büyüklük Paranoyası Toplumda Yaygınlaşıyor
Abone ol
Paranoid kişilik bozukluğu, hem kişisel hem de toplumsal ilişkileri etkileyen ciddi bir ruhsal sorun olarak karşımıza çıkıyor.

Paranoid kişilik bozukluğu, hem kişisel hem de toplumsal ilişkileri etkileyen ciddi bir ruhsal sorun olarak karşımıza çıkıyor.

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, paranoid kişilik bozukluğunun ve paranoid eğilimlerin toplumda nasıl yer aldığını değerlendirdi.

Tarhan, büyüklük paranoyası ve kıskançlık gibi semptomların hem bireysel hem de sosyal hayatı derinden etkilediğini vurguladı.

Prof. Dr. Tarhan, paranoid kişilik bozukluğu olan kişilerin genellikle doktor yardımı almak istemediğini ve çoğunlukla yakınlarının şikayetçi olarak profesyonel yardım arayışına girdiğini belirtti.

"Kadınlarda kıskançlık paranoyası, erkeklerde ise büyüklük paranoyası daha yaygındır. Bu tür durumlarda, terapistler, eşin de terapiye katılmasını isterler.

Eğer paranoid kişi terapiye gitmeyi kabul etmezse, eşler sorumluluklarının farkına vararak tedavi sürecine katılımı teşvik etmelidir," dedi.

Tarhan, terapinin bazen yalnızca paranoid kişiyle değil, onun yakın çevresiyle birlikte ilerlemesi gerektiğini söyledi.

Tarhan, büyüklük paranoyası olan bireylerin, kendilerini bir kurtarıcı gibi gördüklerini ifade etti. “Bu kişiler, mantıklı gibi görünen ama aslında saçma olan fikirler geliştirirler ve bu fikirlerle birçok taraftar toplayabilirler.

Bu tür gruplar, yıkıcı tarikatlar olarak bilinir ve genellikle kendilerine özgü hiyerarşileri, terminolojileri ve sembolleri vardır.

Kutsala inanma eğilimi insan doğasında vardır ve bu kişiler bu eğilimi kullanarak kendilerini kutsallaştırırlar,” diye konuştu.

Paranoid kişilik bozukluğu ile paranoid eğilim arasındaki farklara dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, paranoid kişilik bozukluğunun toplumda %1-2 oranında görüldüğünü ancak paranoid eğilimleri olan kişilerin oranının %10-15 civarında olduğunu ifade etti.

"Paranoid eğilimli kişiler, kanıtla karşılaştıklarında fikirlerini değiştirebilirler ve hatalarında ısrar etmezler.

Ancak paranoid kişilik bozukluğu olanlar, kanıtlar karşısında bile düşüncelerini değiştirmezler.

Eleştiriye açık olmayan bu kişiler, genellikle çevrelerine güvensizlik yayarlar,” dedi.

Tarhan, paranoid kişilik yapısına sahip bireylerle sağlıklı bir ilişki kurmanın zor olduğuna dikkat çekti. “Paranoid kişilere karşı şaka bile olsa yalan söylememek çok önemlidir.

Bir kez güvenlerini kaybederseniz, bunu tekrar kazanmak neredeyse imkânsız hale gelir. Ayrıca, bu kişilere sürekli kendinizi ispat etmek zorunda kalırsınız.

Öfkeye öfkeyle karşılık vermek ilişkiyi daha da kötüleştirir. Sakin kalmak ve dürüst bir iletişim tarzı benimsemek en etkili yöntemdir,” diye belirtti.

Bu tür kişilik yapısına sahip bireylerin bazı mesleklerde çok başarılı olabileceklerini belirten Tarhan, “Paranoid kişilik özellikleri olanlar genellikle kuşkucu, güvensiz ve alıngan kişilerdir.

Bu özellikleri, onların iyi bir istihbaratçı ya da savcı olmasını sağlayabilir.

Ancak evde bu kişilik yapısıyla yaşamak oldukça zorlayıcıdır.

Sürekli tetikte olmanız gerekir ve onların yanında kimse rahat edemez,” dedi.

Prof. Dr. Tarhan, paranoid kişilik yapısının liderlik pozisyonlarındaki etkisine de değinerek, Hitler ve Stalin gibi tarihi figürlerin bu bozuklukla bağlantılı olduğunu vurguladı.

"Hitler, hem narsisistik hem de paranoid özellikler taşırdı. Stalin ise tam bir paranoiddir.

Bu kişiler, çevrelerindeki insanları korkutarak yönetirlerdi.

Ellerine güç geçtiğinde otoritelerini korumak adına aşırı kontrolcü ve şüpheci davranışlar sergilerler," şeklinde konuştu.

Tedaviye ikna edilmesi zor olsa da paranoid kişilik bozukluğunun tedavi edilebileceğini söyleyen Tarhan, "Bu kişiler, genetik yatkınlıkları varsa uzun süre ilaç kullanımı gerekebilir.

Ancak tedaviye açık ve iyi niyetli olanlar, eleştirilerden ders alarak kendilerini geliştirebilirler.

İlaç tedavisi ve terapiyle şüphecilik ve paranoya önemli ölçüde azaltılabilir,” dedi.

Paranoid kişilik özelliklerinin fanatik spor taraftarları arasında da sıkça görüldüğüne dikkat çeken Tarhan, bu kişilerin olaylar arasında sürekli bağlantılar kurduğunu ve çevresindekilere güvenmekte zorlandığını belirtti.

"Bu kişiler, en küçük bir olayı bile kişisel bir saldırı olarak algılayabilirler ve bu da sosyal ilişkilerinde ciddi sorunlara yol açar. Fanatik taraftarlar arasında paranoid kişilik özellikleri çok yaygındır,” diye konuştu.

Son olarak, Tarhan paranoid kişilik bozukluğunun bireylerin hem kendi hayatlarını hem de çevresindekilerin hayatlarını zorlaştırdığını belirtti.

“Bu kişilik yapısıyla yaşamak gerçekten zorlayıcıdır. Sürekli bir güven sorgulaması içinde olan bu kişiler, kendilerine zarar vermeden önce tedavi arayışına girmelidir.

Doğru bir yaklaşımla, hem bireylerin hem de ailelerinin yaşam kalitesi önemli ölçüde artırılabilir,” dedi.

Paranoid kişilik bozukluğu ve paranoid eğilimler, bireylerin yaşam kalitesini düşüren ciddi ruhsal sorunlar olarak kabul ediliyor.

Ancak doğru tedavi ve terapi yöntemleriyle, bu kişilerin daha sağlıklı ve güvenli ilişkiler kurmaları mümkün.

Örgü İpliği
Anahtar Kelimeler:
  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Bakan Yerlikaya: “Saygısızca araç kullananları affetmeyeceğiz”Önceki Haber

Bakan Yerlikaya: “Saygısızca araç kullan...

OKÜ’nün Yapay Zeka Destekli Dijital Pazarlama Projesine TÜBİTAK DesteğiSonraki Haber

OKÜ’nün Yapay Zeka Destekli Dijital Paza...

Haber Yorum Üstü

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar