Türk iş insanı M. Raif İnan’ın ortağı olduğu GCL şirketinin odağında bulunan yenilenebilir enerji teknolojileri, erişim açısından oldukça önemli bir yer tutuyor.
Türk iş insanı M. Raif İnan’ın ortağı olduğu GCL şirketinin odağında bulunan yenilenebilir enerji teknolojileri, erişim açısından oldukça önemli bir yer tutuyor.
M.Raif İnan, ‘’Enerji alanında yapılan yatırımların devam etmesi için özendirici politikalar geliştirilmeli.’’ diyerek konunun önemine dikkat çekti.
Yaptığı girişimlerle yenilenebilir enerji alanının önemine dikkat çeken M. Raif İnan’ın ortak olduğu GCL şirketi, yaptığı çalışmaları yenilikçi bakış açısıyla sürdürüyor.
Şirketin uzun süredir yenilenebilir enerji alanına odaklandığını belirten M. Raif İnan, ‘’Gün geçtikçe artan enerji ihtiyacı ve ekonomik risk faktörlerine rağmen temiz enerji üretiminin düşük maliyetli olması ulaşılabilirliği mümkün hale getiriyor.’’ diyerek bu alanda yapılacak yatırımların önemini vurguluyor.
M. Raif İnan: ‘’Yenilenebilir Enerji Yatırımlarına Özgü Bir Finansman Modeli Geliştirilmesi Türkiye’nin Öncelikleri Arasında Olmalı!
Dünyada enerjiyle ilgili gelişmeler, Ukrayna ve Rusya arasındaki kriz sonrasında ülkemiz ve içinde bulunduğumuz jeopolitik konum nedeniyle ayrı bir güvenlik konusu haline geldi. Bu çerçevede Artıbir Enerji Yönetim Kurulu Başkanı M. Raif İnan’a göre özellikle finansman ön plana çıkıyor:
"Gelişmiş ülkelerin pandemi dönemi boyunca piyasalara enjekte ettiği para sebebiyle yaşamakta oldukları enflasyonu düşürmek için faiz yükseltmeleri, tüm dünyada gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere doğru bir para akışına neden oluyor. Bu nedenle yeni enerji yatırımları için gereken finansmanı bulmak ayrı bir gündem maddesi haline geldi ve finansman maliyetleri de geçmişe göre arttı. Ülkemiz bir sanayi ve teknoloji ülkesi olma yolunda hızlı adımlar atarken enerji en büyük ihtiyacımız ve bu konuda yatırımların durmadan devam etmesi ulusal bir öncelik.
Biz enerji yatırımcıları olarak her alternatifi değerlendiriyoruz. Yenilenebilir enerji yatırımları için sağlanan Türk Lirası bazlı teşviklerin bu çerçevede gözden geçirilmesi, toplam enerji tablosunda yenilenebilir kaynak potansiyelimizin hızla artmasına yardımcı olacak.
M. Raif İnan : "Türkiye'nin Enerji Güvenliği İçin Sektördeki Yatırımlara Özgü Finansman Modeline İhtiyacı Var"
Artıbir Enerji Yönetim Kurulu Başkanı M.Raif İnan, Türkiye'nin enerji gündemini değerlendirdi. Raif İnan'a göre sektördeki yenilikçi atılımlara özgü finansman modeli bu alandaki atılımlara hız kazandıracak.
Artıbir Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Raif İnan, küresel enerji konjonktüründe Türkiye'nin belirleyici bir konumda olduğunu ifade ediyor. İnan, özellikle yenilenebilir kaynaklara ve bu alanda teknoloji geliştirmeye yönelik yatırımların, özgün finansman modelleriyle çok daha verimli hale geleceğini vurguluyor.
Dünyada enerjiyle ilgili gelişmeler, Ukrayna ve Rusya arasındaki kriz sonrasında ülkemiz ve içinde bulunduğumuz jeopolitik konum nedeniyle ayrı bir güvenlik konusu haline geldi. Bu çerçevede Raif İnan’a göre özellikle finansman ön plana çıkıyor:
"Ukrayna – Rusya krizi, dünya ekonomilerinin pandemiden çıkışla gelen hızlı toparlanma ve artan talep sürecinde başladı. Bu nedenle, özellikle Avrupa kıtasında zaten artmakta olan elektrik ve doğalgaz fiyatları, Rusya’nın uygulanan ambargolara karşılık olarak gaz sevkiyatını kısmasıyla daha önce hiç görülmeyen seviyelere ulaştı. Avrupa Birliği’nin doğalgaz tedarikinde Rusya’ya olan aşırı bağımlılığı, kısa vadede arz çeşitliliğini artırmak için alternatif üretici ülkelere yönelmelerine yol açtı. Aynı zamanda başta elektrik üretiminde doğalgazın payını azaltmak için yenilenebilir kaynaklar ve küçük ve orta ölçekli nükleer enerji santrallerine yatırımlar hızlandırıldı. Bu yatırımların hayata geçmesi için 5-7 yıl arası bir zamana ihtiyaç olduğundan, ara dönemde kömüre dayalı termik santrallerin kullanımına devam edilmesi ve doğalgazın LNG olarak Katar, Cezayir, ABD gibi alternatif tedarikçilerden sağlanması öngörülmekte. Önümüzdeki dönemde enerji üretiminde kendi kaynaklarından çok daha fazla yararlanan bir AB göreceğiz.
Öte yandan ABD kayagazından doğalgaz üretim teknolojisinde yaptığı yatırımlar sayesinde bir süredir ülkenin ihtiyacını tamamen karşılamakla kalmayıp, net ihracatçı pozisyona geçmişti. Aynı zamanda bir süredir yenilenebilir enerji yatırımlarına sağlanan teşviklerle elektrik üretiminde de ciddi bir yenilenebilir kaynak payına sahip olmuştu. ABD Başkanı Biden’ın geçtiğimiz ay açıkladığı Enflasyon Yasası ile sağlanan yeni teşviklerle daha fazla yenilenebilir enerji yatırımlarının önü açılmış oldu."
Bu gelişmeler çerçevesinde Türkiye'nin yenilenebilir kaynakları optimum seviyede kullanmaya yönelik enerji politikasının önemine vurgu yapan Raif İnan, ülkemizin bu alandaki potansiyelinin artırılması gerektiğini ve özgün finansman modellerine ihtiyaç olduğunu söylüyor:
"Geçtiğimiz günlerde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Fatih Dönmez, 2022 yılının ilk dokuz ayında toplam elektrik üretimimizde yerli ve yenilenebilir kaynakların payının yüzde 60 olarak gerçekleştiğini ifade etti. Bu son derece sevindirici bir durum. Biz bu potansiyelin çok daha fazlasının kullanılabileceğini görüyor ve çalışmalarımızı bu yönde ilerletiyoruz. Çünkü özellikle güneş ve rüzgâr potansiyeli, mevcut kurulu gücümüze yeteri kadar yansımıyor. Önümüzdeki yıllarda da geçtiğimiz dönemde yenilenebilir enerji yatırımlarında yakaladığımız ivmeyi artırarak devam ettirmemiz gerekiyor.
Bu yönde gerekli teşviklerin ve kapasite tahsislerinin devam etmesini bekliyoruz. Denizlerimizdeki rüzgâr potansiyelinin de değerlendirilmesi için bir an önce hukuki altyapı ve teşvik mekanizmaları tamamlanarak yatırımcılara kapasite tahsis ihalelerini gerçekleştirilmesi beklentilerimiz arasında. Bu bağlamda İzmir’in rüzgâr endüstrisi üssü haline geleceğini, liman potansiyeli de dikkate alınarak hem ihracat kapısı hem de deniz üstü rüzgâr sanayi bölgesi olarak ülkemiz ekonomisine büyük bir katkı sağlayacağını öngörüyoruz.
EPDK’nın sektörümüzün bir süredir beklediği ve sektör temsilcilerinin de görüşlerini alarak revize ettiği depolama yönetmeliği, ülkemizde yenilenebilir enerji üretiminin artmasında çok önemli bir adımdır. Depolama tesisi kurma taahhüdü ile yeni güneş ve rüzgar santralleri kurularak yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payının artmasının önü açılmıştır. Ülkemizin iklim değişikliğiyle mücadelesi ve karbon emisyonlarının düşürülmesine pozitif katkı sağlayacak bu uygulama yerli üretimin payının artmasıyla enerji arz güvenliği bakımından da önemlidir. Buna ek olarak yenilenebilir enerjinin iletim sisteminde yarattığı dengesizlik depolama sistemleri sayesinde azaltılmış olacaktır. Ülkemizde halihazırda yeni başlayan batarya üretim sektörünün gelişmesinin de önü açılacaktır.
Gelişmiş ülkelerin pandemi dönemi boyunca piyasalara enjekte ettiği para sebebiyle yaşamakta oldukları enflasyonu düşürmek için faiz yükseltmeleri, tüm dünyada gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere doğru bir para akışına neden oluyor. Bu nedenle yeni enerji yatırımları için gereken finansmanı bulmak ayrı bir gündem maddesi haline geldi ve finansman maliyetleri de geçmişe göre arttı. Ülkemiz bir sanayi ve teknoloji ülkesi olma yolunda hızlı adımlar atarken enerji en büyük ihtiyacımız ve bu konuda yatırımların durmadan devam etmesi ulusal bir öncelik.
Biz enerji yatırımcıları olarak her alternatifi değerlendiriyoruz. Yenilenebilir enerji yatırımları için sağlanan Türk Lirası bazlı teşviklerin bu çerçevede gözden geçirilmesi, toplam enerji tablosunda yenilenebilir kaynak potansiyelimizin hızla artmasına yardımcı olacak.
Ancak bu noktada bir başka kritik konuya da dikkat çekmek gerekiyor. Yenilenebilir enerji teşvikleri bölümlere ayrılmalı. Bunların içinde Biokütle ve Atık en büyük payı almalı. Atıktan enerji üretimi şu an teşvik kapsamında değil. Diğer yenilenebilir kaynaklar kullanılmazsa çevreye zararı yok ancak bu atıklar doğru şekilde bertaraf edilmezse çevreye zararlı."
M. Raif İnan: “Türkiye'nin Önemli Bir Enerji Ülkesi Olduğunu ve Bu Alandaki Ulusal Politikalar Geleceğimizi Şekillendirecek.”
"Küresel ekonominin bir parçasıyız. Küresel enerji konjonktüründe de Türkiye belirleyici bir konumda. Sürekli büyüyen ekonomimizde çarkların dönmesi için enerji ihtiyacımızın doğru yönetilmesi ve akıllı yatırımların yapılması gerekiyor. Bu, ülkemizin diğer tüm alanlarda olduğu gibi enerji güvenliği alanında da güçlü konumunu sağlamlaştıracak. Biz yatırımcı olarak görev bilinciyle hareket ediyoruz ve enerji sektörünün geleceğini şekillendirecek yenilikçi atılımları hayata geçiriyoruz."
(Medyagazete.com)
Yorum Yazın