Fiziksel ve Duygusal İstismarın Yıkıcı Etkileri Nelerdir?

Uzman Klinik Psikolog Yunus Emre Yıldız, istismarın birey ve toplum üzerindeki derin etkileri hakkında önemli bilgiler verdi.

Fiziksel ve duygusal istismar, yalnızca bireylerin yaşamlarında değil, toplumların sosyal yapısında da yıkıcı etkiler bırakıyor.

Uzman Klinik Psikolog Yunus Emre Yıldız, istismarın bireylerde bıraktığı kalıcı travmalara dikkat çekerken, bunun toplumun güven duygusunu zedelediğini ve nesiller boyunca süregelen olumsuz bir miras haline gelebileceğini vurguladı.

İstismarın, fiziksel yaralar kadar derin ruhsal hasarlar da oluşturduğunu belirten Yıldız, bu durumun hem bireysel hem de toplumsal düzeyde ele alınması gerektiğini ifade etti.

Fiziksel istismarın, mağdura kasıtlı olarak uygulanan şiddetle oluştuğunu belirten Yıldız, bunun tokatlama, itme ve darp gibi eylemlerden yaşamı tehdit eden ciddi saldırılara kadar uzandığını söyledi.

Fiziksel istismarın yalnızca beden üzerinde değil, psikolojik anlamda da kalıcı hasarlara yol açabileceğini ekledi.

 Fiziksel istismara maruz kalan bireylerin sıklıkla travmatik beyin hasarı, kırık kemikler ve iç kanama gibi sağlık sorunları yaşadığına değinen Yıldız, bu durumun uzun süreli tıbbi bakım gerektirebileceğini belirtti.

Fiziksel istismar mağdurlarının ilerleyen yıllarda kronik ağrılar, hareket kısıtlılıkları ve kalıcı fiziksel engellerle mücadele edebileceğini söyleyen Yıldız, ruhsal travmaların da anksiyete, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi psikolojik sorunlara neden olabileceğini vurguladı.

Duygusal istismarın fiziksel izler bırakmasa da bireylerde derin psikolojik yaralar açtığını belirten Yıldız, bu tür istismarın hakaret, tehdit, aşağılama ve izolasyon gibi manipülatif davranışlarla gerçekleştiğini ifade etti.

Yıldız, duygusal istismara uğrayan bireylerin özgüvenlerini kaybettiğini ve kimliklerini sorgulamaya başladığını söyledi.

Mağdurların, kendilerini değersiz ve yetersiz hissetmeleri nedeniyle sosyal hayattan uzaklaşarak içe kapanabildiğini belirtti.

Duygusal istismarın bireylerin başkalarına güvenmekte zorlanmasına ve sağlıklı ilişkiler kuramamasına yol açtığını ifade eden Yıldız, bu durumun hem romantik ilişkileri hem de sosyal bağları olumsuz etkilediğini vurguladı.

İstismar olaylarının yalnızca bireysel bir sorun olmadığını, aynı zamanda toplumun genel huzurunu ve yapısını zedelediğini ifade eden Yıldız, şu noktalara dikkat çekti:

İstismarın yaygın olduğu toplumlarda bireylerin çevrelerindeki insanlara güvenmekte zorlandığını ve bu durumun toplumsal bağları zayıflattığını belirtti.

İstismarın bir nesilden diğerine aktarılabileceğini ifade eden Yıldız, bunun toplum için yıkıcı bir döngüye yol açabileceğini söyledi.

İstismarın sağlık hizmetleri, adalet sistemi ve sosyal hizmetler üzerinde büyük bir mali yük oluşturduğunu vurgulayan Yıldız, mağdurların tedavi ve destek süreçlerinin ciddi maliyetler doğurduğuna dikkat çekti.

İstismar mağdurlarının iyileşme sürecinde profesyonel yardıma ihtiyaç duyduğunu belirten Yıldız, şu çözüm önerilerini paylaştı:

Fiziksel istismar mağdurlarının yaralarının tedavisi ve travmanın uzun vadeli etkilerini azaltmak için düzenli sağlık kontrollerinin önemini vurguladı.

Hem fiziksel hem de duygusal istismar mağdurları için bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve travma odaklı terapilerin yararlı olduğunu ifade etti. Destek gruplarının da iyileşme sürecine katkı sağladığını belirtti.

Aile, arkadaşlar ve topluluk desteğinin, mağdurların kendilerini yeniden değerli hissetmelerine yardımcı olabileceğini söyledi.

Mağdurların yasal yollardan korunma talep edebileceğini belirten Yıldız, şiddet mağdurları için çıkarılan koruma kararlarının güvenliklerini sağlamak adına önemli bir adım olduğunu vurguladı.

Son olarak, Uzman Klinik Psikolog Yunus Emre Yıldız, istismarın yalnızca bireysel bir sorun olmadığını, toplumsal bir sorumluluk olduğunu vurguladı.

Yıldız, istismarın önlenmesi ve mağdurların desteklenmesi için farkındalık yaratmanın hayati önem taşıdığını ifade etti.

“Bireyler ve kurumlar, istismarla mücadelede aktif rol almalı, mağdurların sesine kulak vermeli ve onların yanında olmalıdır,” diyen Yıldız, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde bu soruna karşı daha duyarlı olunması gerektiğini belirtti.