160x600
30 Haziran, 2025, Pazartesi
DOLAR38.7786
EURO43.8944
ALTIN4143.5
Yusuf Cinkara Otomotiv

Erdoğan; “Netanyahu Muhatap Alınabilir Biri Değil Artık”

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Erdoğan; “Netanyahu Muhatap Alınabilir Biri Değil Artık”
Abone ol
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kazakistan'ın başkenti Astana'ya gittiği Türk Devletleri Teşkilatı Devlet Başkanları Konseyi 10. Zirvesi sonrasında uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlarken, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun artık Türkiye için bir muhatap olmadığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kazakistan'ın başkenti Astana'ya gittiği Türk Devletleri Teşkilatı Devlet Başkanları Konseyi 10. Zirvesi sonrasında uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlarken, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun artık Türkiye için bir muhatap olmadığını belirtti.

Erdoğan, zirve sırasında mevcut projelerin durumunu gözden geçirdiklerini ve yeni iş birliği alanları belirlediklerini ifade etti.

Bu iş birliği alanlarının ekonomi, ticaret, karşılıklı yatırımlar, ulaştırma ve enerji gibi sektörleri içerdiğini söyledi.

Ayrıca, Gazze'de yaşanan insanlık dramını zirve gündemine taşıdıklarını ve bu konuda uluslararası iş birliği ve dayanışmayı artırmak için mutabık kaldıklarını ifade etti.

Ayrıca, 2024 yılında Kırgız Cumhuriyeti'nde bir sonraki zirvenin düzenlenmesine karar verdiklerini belirtti.

Erdoğan ayrıca Türk Devletleri Teşkilatı'nın, Türk devletleri arasındaki birlik ve dayanışmanın arttığı bir siyasi birlik olduğunu vurguladı.

Karabağ'da gösterilen askeri dayanışmanın bu birliği gösterdiğini ve Teşkilat'ın uluslararası sistemde tıkanıklıkları açma ve etkin çözümler üretme konusunda önemli bir rol üstlendiğini ifade etti.

Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı'nın dünyanın umudu olduğunu ve Türk dünyasının birliği ve dirliği için çalışmaya devam edeceklerini söyledi.

Gazze'deki çatışmaların sona erme ihtimali ve Türkiye'nin bir askeri oluşum içinde yer alıp almayacağına dair soruya cevap verirken, Erdoğan, Türkiye'nin Gazze'de garantör ülke olabileceğini ve bunun doğal bir adım olduğunu belirtti.

Ayrıca, Gazze'nin 1967 sınırlarında, bağımsız bir Filistin devletinin ayrılmaz bir parçası olarak huzurlu bir bölge olmasını arzuladıklarını ifade etti.

Erdoğan, Gazze ve Filistin için barışı sağlayacak formülleri oluşturmaya çalıştıklarını ve diğer olası formülleri hakkaniyete uygunluk ilkesi çerçevesinde incelediklerini belirtti.

İsrail'in saldırılarına göz yuman devletlerin de bölgeye huzur getirme çabalarını desteklemeleri gerektiğini ifade etti ve İsrail'in pervasız hareketlerinin geleceğini kararttığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gazze'deki son gelişmeler ve diplomatik çabalar hakkında şu değerlendirmelerde bulundu:

Erdoğan, Gazze konusundaki diplomatik girişimlerin devam ettiğini belirtti.

Bu ay içinde Riyad'da İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'ne katılacaklarını ve önümüzdeki hafta Özbekistan'a bir ziyaret gerçekleştireceklerini açıkladı.

Bu ziyaretlerin kritik bir zamanda gerçekleşeceğini vurguladı.

Erdoğan, Gazze'deki şiddeti durdurmaya yönelik çabaların sürdüğünü ifade ederek, İsrail'in hukuk tanımayan yaklaşımının uluslararası toplumun kendi ilkelerini göz ardı ettiğini belirtti.

Gazze'deki katliamı görmezden gelen ve İsrail ile işbirliği yapan ülkelerin vicdanlarını kaybettiğini ifade etti.

Ayrıca, Erdoğan, İsrail'in son adımlarının yanlış olduğunu ve bu adımların İsrail'in geleceğini olumsuz etkilediğini söyledi.

Ayrıca, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun da bu durumdan sorumlu olduğunu ve İsrail'de karşıtlarının arttığını belirtti.

Birleşmiş Milletler'deki Gazze'de acil ateşkes talebi oylamasında, 121 ülkenin İsrail'in politikalarına karşı çıktığını ve sadece 45 ülkenin çekimser kaldığını, 14 ülkenin ise İsrail'i desteklediğini belirten Erdoğan, bu oylamanın İsrail'in uluslararası arenada izolasyonunu gösterdiğini ifade etti.

Erdoğan, İsrail'in insan hakları ihlallerini ve savaş suçlarını Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne taşıyacak girişimlere destek vereceklerini açıkladı ve bu konuda Dışişleri Bakanlığı ve ilgili makamların çalışmalarını yürüteceğini belirtti.

Ateşkes konusunda ise Erdoğan, BM üyesi devletler arasında farklı görüşlerin olduğunu ve İslam İşbirliği Teşkilatı Riyad Zirvesi'nde ateşkes şartlarını ele alacaklarını ve ateşkes için çaba harcayacaklarını açıkladı.

Erdoğan, Gazze'deki insani şartların giderek ağırlaştığını ve İsrail'in yardım ulaşımına izin vermediğini belirterek, Gazze'deki sağlık sistemini çökertmeye çalışan İsrail'i ve bu zulme göz yuman uluslararası toplumu eleştirdi.

“Biliyorsunuz bölgede elektrik yok, altyapı harap halde, hastaneler güvenli değil, tıbbi altyapı yetersiz.

Hatta artık ameliyatların dahi hastaları uyuşturmadan yapılmak zorunda kalındığını biliyoruz” diyen Erdoğan, hastaların tedavisi için sahra hastanelerin kurulmasından gemi hastane göndermeye varıncaya kadar tüm hazırlıkları yaptıklarını dile getirerek,

“Hatta yaralıların ve hastaların Türkiye’ye nakilleri konusunda da çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Hem bölge ülkeleri ile hem de Dünya Sağlık Örgütü gibi kuruluşlarla da temas halindeyiz. Biz Gazze’yi yalnız, çaresiz bırakmayacağız.

Mısır’a doktor dahil her türlü tıbbi ekipmanı gönderdik, daha göndereceklerimiz de bulunuyor. Yeter ki insani ateşkesi sağlayalım ve onu kalıcı ateşkese dönüştürebilelim” dedi.

Erdoğan, “Bu savaşta da barışın sağlanması için bir rol üstlenir misiniz? Yoksa bu katliamlardan sonra İsrail sizin için konuşulur olmaktan çıktı mı? İsrail’le konuşur musunuz” sorusu üzerine şu açıklamalarda bulundu:

“Benim şu anda bir temasım yok. MİT Başkanımız İbrahim Kalın İsrail tarafıyla görüşüyor.

Tabii ki Filistin’le ve Hamas’la da görüşüyor. Şunu söyleyeyim, Netanyahu hiçbir şekilde bizim için muhatap alınabilir biri değil artık.

Onu sildik attık. Bu konudaki kararı İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi’nde yapacağımız görüşmelerle vereceğim. Oradaki havayı bir görelim.

Ama bunun dışında bağları tamamen koparmak, hele hele uluslararası diplomaside öyle bir şey olmaz.

Onun için gerek Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, gerek Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın ve gerek diğer bakan arkadaşlarımla, diplomasinin bütün imkanlarını kullanıyoruz ve buna devam edeceğiz.

Bizim temel amacımız İsrail-Filistin meselesinde nihai barışı tesis edebilmek. Bunun için girişimler yapıyor, formüller geliştiriyoruz ve buna da devam edeceğiz.

Akan kanın durması, barışın tesisi için ne gerekiyorsa yapmakta kararlıyız. Amacımız bölgemizi de ülkemizi de rahatlatacak kalıcı ve sürdürülebilir bir barışa ulaşmaktır.

Bunu sağlamak için çağrılar yapıyoruz, mesela ilgili tüm tarafları bir konferansta buluşturmak istiyoruz.”

“Avrupa Birliği yönetimi İsrail-Filistin çatışmasını sonlandıracak bir barış konferansının yakında düzenlenebileceğini, ancak AB’nin bulunacağı böyle bir konferansta Hamas’a rol görmediklerini söylediler.

Bununla ilgili değerlendirmeniz ne olur” sorusunu cevaplayan Erdoğan, şöyle konuştu: “Avrupa Birliği zaten bu dönem içerisinde çok garip, tutarsız rol oynadı.

Adil bir yaklaşımı Avrupa Birliği ortaya koymadı, koyamadı. Ne İngiltere’si, ne Almanya’sı, ne İtalya’sı, ne Fransa’sı hiçbiri bu dönem içerisinde maalesef adil bir yaklaşım sergilemedi.

Yani Avrupa Birliği’nden zaten böyle bir şey beklemek de mümkün değil. 50 yılı aşkın zamandır Türkiye gibi bir ülkeyi kapıda bekleten böyle bir oluşumdan başka ne bekleyebilirsiniz?

Onun için her ne kadar biz adil bir dünya mümkündür diyorsak da konu Avrupa Birliği olduğunda adil tutum hiç mi hiç beklemeyelim.

Çünkü dikkat edin şu anda İsrail’in yanında yer alan, aynı şekilde Rusya-Ukrayna savaşında diplomatik süreçlerin dışında kalan kim? Avrupa Birliği.

Maalesef Avrupa Birliği’ne güvenimiz iyice sarsıldı. Avrupa Birliği yönetimi öncelikle uluslararası hukuka ve her fırsatta sözünü ettikleri evrensel değerlere güven meselesini iyice düşünmek durumundadır.

Hastaneler vurulurken, mülteci kamplarında siviller öldürülürken, İsrail ibadethanelere, okullara, pazar yerlerine ölüm kusarken nerede olduklarını izah etmek durumundalar.

İsrail’e ziyaretlerinde İsrail yönetimini uluslararası hukuka ve insan haklarına uymaya neden davet edemediklerinin hesabını temsil ettikleri halklara vermek durumundalar.

Ben soruyorum Avrupa Birliği yönetiminin çözüm planı nedir? Barış konferansında sadece İsrail’in yer alması ve onun söylediklerinin çözüm diye dayatılması mı?

Filistin topraklarının İsrail tarafından tamamen işgaline zemin hazırlayıp Filistin’in varlığına fiilen son vermek mi? Tarafların bir araya getirilmediği bir toplantının barışa hizmet etmesini düşünmek dahi yanlış olur.

Zaman kuru gürültü zamanı değil, insan hayatını ve yaşama hakkını savunma zamanıdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her seferinde insan haklarından, demokrasiden, özgürlükten, uluslararası hukuktan bahsedenler, uygar devletler, İsrail’in tutumuna ve barbarlığına karşı neden hala sessiz?

Bu sessizliği siz neye yoruyorsunuz? Yıllardır aslında görüşmeleriniz sürüyor. Sizce Avrupa ve Amerika’nın İsrail’e karşı bir diyet borcu mu var?” sorusuna yönelik,

“Şimdi cumartesi günkü konuşmamda hatırlarsanız bir ifadeyi seçerek kullandım. Neydi bu ifade? ‘Bunların tamamının İsrail’e borcu var. Ama Türkiye’nin İsrail’e borcu yoktur’.

Bundan daha açık net ifade olmaz. Şimdi Almanya öde öde bitiremiyor borcu. Çok açık net. Diğerleri hakeza öyle. Oralarda hukukumuzun çok ileri olduğu bazı siyasiler, ‘bizim İsrail’e borcumuz var, açıkça biz bu borcu ödüyoruz’ diyorlar.

İsim vermeyeceğim. Çok samimi olduğum bir Alman siyasetçi ‘borcumuz var’ diyor. Holokost var ya. Şimdi diyetini ödüyorlar. Avrupa’da çifte standardın, ilkesizliğin, hukuksuzluğun tarihi yazılıyor.

Tarihte Yahudilere karşı yaptıklarının Avrupa ülkelerinin ayağını bağladığını, kendilerini inkar derecesine getirdiğini bugün görüyoruz.

Sıra sıra dizilmiş bebek cesetlerini görmezden getiren nedir? Avrupa’yı Gazze’ye yağan bombaları göremeyecek kadar körleştiren nedir?

Bu nasıl bir diyet borcudur ki o zaman yapılanları aratmayacak derecede çirkin, insanlık dışı katliamları yok saydırabiliyor? Yarın hiç istemeyiz ama Allah korusun bir Avrupa ülkesi benzer katliamlara sahne olsa Avrupa Birliği demek ki katliamı yapana borçlu olup olmadığına göre tavır takınacak.

Biz tarihte Avrupa’nın göbeğinde Bosna’da, Srebrenitsa’da neler yaşandığını ve o zaman Avrupa ülkelerinin tıpkı bugün olduğu gibi nasıl sessiz kaldıklarını ve katliama göz yumduklarını çok iyi biliriz.

O yüzden dedim, bizim kimseye diyet borcumuz yok. Geçmişimizde diyet borcu doğuracak utançlarımız yok.

Dün nerede duruyorsak bugün de aynı yerde duruyoruz ve durmaya da devam edeceğiz” cevabını verdi.

“Başta İslam dünyası olmak üzere Rusya ve Çin bu savaşı durduracak güçte değil mi? Netanyahu’nun din ve medeniyet savaşı söylemine ne dersiniz?” sorusuna ilişkin Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Şimdi tabii Netanyahu hangi Tevrat’tan bahsediyor, o önemli.

Bizim için aslolan nedir? Sahih Tevrat’tır. Netanyahu’nun sahih Tevrat’la amel etmesi zaten mümkün değil.

Çünkü kendisi sahih değil. Biz sahih olanla amel ederiz. On Emir’deki sayılanlar ile İsrail’in yaptıklarının alakası var mı? On emirden biri ‘öldürmeyeceksin’ demiyor mu? Ancak o çocukları öldürüyor.

Bu zaten ona yetiyor. Kadınları öldürüyor, bu zaten ona yetiyor. Sadece şu On Emir, bunlar için yeter de artar bile.

Adam kalkıyor, Tevrat’tan bahsediyor, diğer gün İncil’den bahsediyor. Senin yaptığının ne İncil’le ne Tevrat’la alakası var. Bunu ne İncil kabul eder, ne Tevrat kabul eder, ne Zebur kabul eder.

Zaten Kur’an-ı Kerim şu anda hayatta olan en hakiki ve hiç bozulmamış tek kaynak. Onun için de bizim bu işin üzerine böyle varmamız, böyle gitmemiz lazım.

İsrail’in barbarlığının sadece Tevrat’ta değil, hiçbir inançta yerinin olmadığının insanlara anlatılmasına ihtiyaç var. Netanyahu, İsrail halkının da tepkisini çeken, vatandaşlarının desteğini yitirmiş biri.

Tevrat’tan alıntı yaparak, dini terimler kullanarak yaptıkları katliamlara destek bulmak istiyor. Bu kişinin yaptığı tamamen halkla ilişkiler çalışması, popülist bir yaklaşım.

İsrail yönetimi sistematik olarak Filistinlilerin evlerini, sokaklarını, iş yerlerini, yaşam alanlarını gasp etmektedir. Onlara hayat hakkı tanımayan uygulamalara imza atılmaktadır.

Adına yerleşimci denilen işgalcileri Filistinlilerin yuvalarına yerleştirme yöntemi ile işgal yaygınlaştırılmıştır. İsrail ordusunun işlediği savaş suçlarını dini beyanlara meşrulaştırmak istiyorlar.

Sağduyulu, savaşın kazananı olmayacağına inanan Yahudilerin eleştirilerini bu yolla bertaraf etme çabasındalar. 

Bu savaşı bitirmeye devletlerin gücü tabii ki yeterlidir ancak bu savaşı halkların vicdanı sona erdirecektir. Mazlumların sesine kulak veren milyonların haykırışları İsrail’e pes ettirecektir.”

Erdoğan, “İsveç’in NATO’ya üyelik protokolü Meclis’e getirildi. Aynı zamanda İsveç’in taahhütlerini yerine getirip getirmediğine dair zaman zaman değerlendirmeleriniz oldu.

Türkiye’nin beklentileri yerine getirildi mi? Aynı zamanda ABD ile devam eden F-16 görüşmelerinde son durum nedir?” sorusuna ilişkin şunları ifade etti:

“Bizim beklentilerimizin içerisinde en önemli olan PKK terör örgütünün Stockholm caddelerinde yaptığı gösterilerdi.

Bunu Sayın Başbakan ile konuştuk. Türkiye’ye İsveç’ten silah ihracının önünü açtıklarını da bizlere söylediler. O konularda bu adımları attıkları doğru.

Ama PKK terör örgütünün İsveç’teki faaliyetleriyle ilgili maalesef şu ana kadar alınmış herhangi bir tedbir yok. Atılan bir adım yok.

Bizim görevimiz ilk etapta bu işi parlamentoya sevk etmekti, yaptık. Şimdi parlamentoda arkadaşlarımız Cumhur İttifakı olarak biz, orada çalışmalarımızı devam ettireceğiz.

Geçen gün NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg bana bir ufak teşekkür mesajı gönderdi. O da bu çalışmaları yakından takip ediyor.

Benim bu işi Meclis’e gönderme adımımı olumlu bir adım olarak gördüğünü söylüyor. Ben de kendisine haber gönderdim.

Dedim bundan sonrası parlamentoya ait. Amerika’nın Temsilciler Meclisi, senatosu varsa bizim de Meclisimiz var.

Meclisimiz bunu nasıl yorumlayacak, nasıl bunun müzakeresini yapacak göreceğiz. Şu anda biliyorsunuz Bütçe dönemi geldi. Meclis yoğun bir şekilde bütçeye ağırlığını verecek.

Bütçe komisyonda falan tartışması yapıldı ama şimdi Genel Kurul’a geliyor. Genel Kurul çalışmaları bizim bütçede öyle kısa geçmiyor.

Fakat biz mümkün olduğunca işi kolay kılmaya çalışacağız. Bu noktada elimizden gelen olumlu gayreti göstermeye çalışacağız. Yeter ki karşımızdakiler bize olumlu yaklaşsınlar.”

Örgü İpliği
Anahtar Kelimeler:
  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Çanakkale Boğazı yoğun fırtına nedeniyle çift yönlü kapandıÖnceki Haber

Çanakkale Boğazı yoğun fırtına nedeniyle...

FÜ öğrencileri Harputu gezdiSonraki Haber

FÜ öğrencileri Harputu gezdi

Haber Yorum Üstü

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar