160x600
08 Temmuz, 2025, Salı
DOLAR38.7786
EURO43.8944
ALTIN4143.5
Yusuf Cinkara Otomotiv

Erdoğan, “Kalıcı Refah Artışlarına Odaklanarak Yolumuza Devam Edeceğiz”

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Erdoğan, “Kalıcı Refah Artışlarına Odaklanarak Yolumuza Devam Edeceğiz”
Abone ol
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu.

Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bakanlılarımız ve kurumlarımız 31 Mart mahalli seçimlerinin huzur ve güven içinde gerçekleştirilmesi için gereken hazırlıkları yaptılar.

Seçim takviminin en sağlıklı şekilde işletilmesi, yargıyla birlikte yürütme olarak bizim görevimizdir.

Her seçim gibi 31 Mart’ın bir demokrasi şöleni havasında geçmesini sağlamakta kararlıyız.

Seçim sonuçlarının şimdiden ülkemize, milletimize ve şehirlerimize hayırlı olmasını diliyorum.

Diğer gelişmeler ne olursa olsun bizim hep zihnimizde ve kalbimizde en üst sıralarda tuttuğumuz değişmez gündem maddelerimiz var.

Depremde yıkılan şehirlerimizin ayağa kaldırılması bunlardan biridir. Yerleşim yerlerimizi yıkıntılardan önemli ölçüde temizleyerek geçici barınma alanlarının standardını yükselterek hayatın normal ritmine kavuşması için çalışmayı sürdürüyoruz.

Şimdiye kadar 46 bin konut ve köy evini hak sahiplerine teslim ettik. Nisan ayının başı itibarıyla bu rakamı 75 bine çıkarıyoruz.

İnşallah, yıl sonuna kadar da 200 bin konutu ve köy evini hak sahiplerine teslim edeceğiz. Kendi evini yapmak isteyenlere hibesi ve kredisiyle her türlü kolaylığı gösteriyoruz. Amacımız, tek bir vatandaşımızın bile mağduriyetine meydan vermeden, hiç kimseye mahcup olmadan bu süreci suhuletle tamamlamaktır.

Bir diğer gündem konumuz terördür. Terörle mücadeleyi, sınırlarımız içinde ve dışında, önümüze çıkan engellere aldırmadan kararlılıkla devam ettiriyoruz.

Irak sınırlarımızı güven altına alacak çemberi tamamlamak üzereyiz. İnşallah bu yaz Irak sınırlarımızla ilgili meseleyi kalıcı olarak çözüme kavuşturmuş olacağız.

Suriye sınırlarımız boyunca 30-40 kilometre derinliğinde bir güvenlik koridoru oluşturma irademiz bakidir.

Daha önceki harekâtlarımızla bir kısmını zaten tesis ettiğimiz bu koridordaki boşlukları yeni adımlarla doldurmakta kararlıyız.

Bölgedeki herkesi kendilerine de açıkça söylediğimiz bu güvenlik stratejimize saygılı olmaya davet ediyoruz. Aksi takdirde ortaya çıkacak gerilimlerin sebebi kendileri olacaktır.

Türkiye'yi güney sınırları boyunca kuracağı bir teröristanla dize getireceğini düşünenlere yeni kâbuslar yaşatacak hazırlıklarımız var.

Ülkemizin ve milletimizin terörle mücadele hususundaki kararlığını hâlâ anlayamamış olanlara bu gerçeği kabul ettirene kadar şartları zorlamaktan geri durmayacağız.

Bu hususta savunma sanayimizde yaptıklarımızın ihracat boyutunu biraz sonra sizlerle paylaşacağız.

Aynı şekilde gündemimizin öncelik sıralamasında en üst sıralarda yer alan ekonomiyle ilgili değerlendirmelerimizi de birazdan aktaracağız."

Hep söylediğimiz gibi Türkiye, sadece kendi sınırlarından ibaret bir ülke değildir.

Türkiye, Balkanlar’dan Orta Asya’ya,  Karadeniz’den Kuzey Afrika’ya, Ege’den Güney Asya’ya kadar çok daha büyük bir coğrafyanın kalbidir.

Bu kalp hem bize güç sağlıyor hem de ora ile bağlantılı tüm dostlarımıza, kardeşlerimize umut veriyor.

Şayet bir yerde bize ne şuradan, buradan diye bir ifade diye duyarsanız, bilin ki bunu söyleyen ya zır cahildir ya da gönüllü veya görevli bir beşinci bir kol elemanıdır.

Bizim sömürgemiz yok, hiç olmadı. Bizim karşılıksız gelir getirecek kaynaklarımız yok, hiç olmadı.

Bizim bunların üzerine kurulu bir siyasi ve ekonomik düzenimiz yok, hiç olmadı. Peki, bizim neyimiz var?

Binlerce yıllık devlet tecrübemiz var. İnsanlığı kendimize hayran bırakacak millî hasletlerimiz var.

Alın teri ve azimle çalışma vasfımız var. Milletçe asırlara sari varlığımızın hiçbir döneminde dikensiz bir gül bahçesinde yürümedik.

Sahip olduğumuz her şeyi dişimiz ve tırnağımızla kazıyarak gerektiğinde canımız ve kanımızla yoğurarak kazandık.

Özgürlüğümüzü bu şekilde elde ettik. Geleceğe güvenle bakabilmemizi sağlayan öz güvenimizi yine bu şekilde inşa ettik.

Şimdi önümüzde çözüm bekleyen üç beş mesele var diye bu muhteşem mirasa sırtımızı mı döneceğiz?

Birkaç yıl sabredeceğiz diye sahip olduklarımızdan vaz mı geçeceğiz? Daha çok mücadele etmemiz gerekiyor diye diz çökmemizi bekleyen emperyalistlere ve araçlarına teslim mi olacağız?

Hayır, asla. Türk milleti en zor şartlarda bile istiklaline sahip çıkmış, en meşakkatli yolları aşmış, en ihtimal verilmeyen zaferleri kazanmış özellikli bir millettir.

Bugün de öyle yapacağız. İşte etrafımızda yaşananları görüyorsunuz.

Azerbaycanlı kardeşlerimizin uzun bir mücadelenin ardından hem işgal edilen topraklarını hem Karabağ’ı nasıl özgür hâle getirdiklerini hep beraber şahit olduk.

Kuzeyimizdeki Rusya Ukrayna Savaşını tahrikler ve zafiyetler zincirinin sonucu olarak nasıl başladığını, bugüne nasıl geldiğini ve nereye gittiğini hep birlikte takip ediyoruz.

Suriye’nin gözlerimizin önünde nasıl parçalanmaya çalışıldığını, hangi sinsi niyetlerin sahası hâline getirildiğini gayet iyi biliyoruz.

İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü katliama kimlerin yol verdiği, destek sağladığı, seyirci kaldığı, hatta içten içe sevindiği açıkça ortadadır.

Türkiye olarak diplomatik girişimlerimizle, insani yardımlarımızla, samimi haykırışlarımızla Gazzeli kardeşlerimize destek olmaya çalışıyoruz.

Şunu çok açık ve net ifade etmek isterim ki: Türkiye Gazze ve Filistin için elinden geleni yapmaktadır, yapmaya da devam edecektir.

Ancak sorunun çözümü uluslararası düzeyde etkin ve kararlı bir anlayış birliğinin sağlanmasından geçiyor.

Bilhassa İslam âleminin tıpkı bir duvarın tuğlaları gibi yekvücut olmasına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuluyor.

Bu vahşete engel olması gereken uluslararası kurumların nasıl felç edildiğini, vahşeti sadece duyurmak isteyenlerin bile nasıl baskılandığını, faşizm azgınlığının nasıl sınır tanımaz hâle geldiğini anlatmaya gerek bile yok.

Gazze’de temeli atılacak ilk Yahudi yerleşim binası tek başına bu vahşetin sebebinin başka hiçbir şey değil sadece hırsızlık, ahlaksızlık, onursuzluk olduğunu göstermeye yetecektir.

Filistin topraklarında İkinci Dünya Savaşı’ndan beri süren sistematik gasp eylemlerini meşrulaştıran hiçbir ülkenin ve halkın geleceği güvende olmayacaktır.

Bugün Filistinliler için reva gördükleri cinayet ve hırsızlık eylemleri yarın kendilerine uygulandığında bu ülkelerin ve halkların kimseden yardım isteyecek yüzleri bile kalmayacaktır.

Acı ama gerçek olan bu tespitin amacı kimseyi tehdit etmek değil, sadece gelecekte neler yaşanacağını hatırlatmaktır.

Türkiye, bugünüyle birlikte geleceğini de şekillendirecek tarihî bir ekonomik dönüşümden geçiyor. Açıklanan her veri ekonomimizin güçlü temeller üzerinde yükseldiğine işaret ediyor.

Geçtiğimiz yıl maruz kaldığımız asrın felaketi 6 Şubat depremlerine ve seçime rağmen ekonomimiz yüzde 4,5 gibi dünyada eşine az rastlanır bir oranla büyümeyi sürdürdü.

Dünya ortalamasının 1,5 katına tekabül eden bu büyüme oranı, yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen ekonomimizin direncini ve dinamizmini ispatlıyor.

Büyümenin yaklaşık yarısının yatırımlardan kaynaklanması ayrıca önemlidir. Millî gelirimizin 1,1 trilyon doların ve kişi başına millî gelirimizin 13 bin doların üzerine çıkması fevkalade sevindirici bir gelişmedir.

Satın alma paritesine göre dünyanın en büyük 11. ekonomisi hâline gelen Türkiye, kısa vadeli kazanımlar yerine uzun vadeli, kalıcı refah artışlarına odaklanarak yoluna devam edecektir.

İktidarları döneminde her yıl ortalama 700 bin istihdam artışı sağlamış bir yönetimiz. İstihdamdaki başarı hikâyemizi geçtiğimiz yıl 855 bin yeni istihdam artışıyla sürdürdük.

İşsizlik oranını yüzde 9,4 ile son 10 yılın en düşük seviyesini ifade eden tek haneli rakamlara düşürdük. Hatta bu oran 2023 yılının Aralık ayında yüzde 8,8 olarak gerçekleşti.

Enflasyonla mücadelemizde ise henüz istediğimiz yere gelmedik, ama kararlıyız. Daha önce ülkemizi enflasyondan nasıl kurtardıysak inşallah bu defa da aynı başarıyı sergileyeceğiz.

Enflasyon beklentilerinin giderek düşmesi mücadelemize olan inancın işaretidir. Aynı şekilde cari açıktaki düşüş de sürüyor. Bu yılın ilk iki ayında cari dengede 13 milyar doların üzerinde iyileşme sağladık.

Yenilenebilir enerji yatırımlarımız ve yüksek teknolojiye dayalı üretimler arttıkça cari açık gerileyecektir. Küresel enerji noktasında fiyatlardaki gerileme de bu mücadelemize destek oluyor.

Turizm gelirlerimiz her yıl rekor kırıyor. Geçtiğimiz yılı 54,5 milyar dolarla kapattığımız turizmde bu yılki hedefimiz 60 milyar dolardır.

Tabii tüm bu programları uygularken hep yaptığımız gibi, mali disiplinden asla taviz vermiyoruz. Kalıcı fiyat istikrarını sağlayacak, yapısal dönüşümü hızlandıracak, afetlere karşı güvenli şehirler oluşturma çabalarımıza kaynak oluşturacak bir anlayışla maliye politikalarımızı yönetmeye devam edeceğiz.

Ülkemizin risk priminin düşmesi, borçlanma maliyetlerimizin azalması, yatırımcıların ilgisinin artması, derecelendirme kuruluşlarının notlarının olumluya dönmesi, yaklaşık 132 milyar dolarlık döviz rezervine sahip olmamız ekonomi programımızın doğru yolda ilerlediğini gösteriyor.

Bu vesileyle şu hususun altını bir kez daha çizmek isterim: Cumhuriyet tarihimizin en büyük demokrasi ve kalkınma adımlarını atarken en olumlu gelişmeleri çalışanlarımızın, emeklilerimizin, dezavantajlı kesimlerin hayatlarıyla, evet, gerçekleştirdik. En düşük emekli maaşını 66 liradan 10 bin liraya, nereden nereye?

Asgari ücreti 184 liradan 17 bin liraya, engelli maaşını 25 liradan yaklaşık 4 bin liraya çıkarmış, her alanda milletimizin refah seviyesini katlayarak yükseltmiş bir hükûmet olarak çalışanlarımızın ve emeklilerimizin bugünkü sıkıntılarına gözlerimizi kapamamız mümkün mü?

Elbette yaşanan sıkıntıların farkındayız. Geçtiğimiz günlerde emekli maaşlarına şu kadar zam yapacağız diyen muhalefetin nasıl boş konuştuğunu örnekleriyle anlattım.

Sözü edilen artışları ülkenin tüm yatırımlarını durdursak, eğitim veya sağlık harcamalarının tamamını buraya aktarsak, kamu görevlilerine maaş vermesek bile karşılayamıyoruz. Bu demek değil ki çalışanlarımızı ve emeklilerimizi hayat pahalılığının pençesine terk edeceğiz.

Tam tersine enflasyonu yenerek, büyümeyi sürdürerek, millî gelirimizi arttırarak, devletimizi güçlendirerek, her meselemizi çözdüğümüz gibi, çalışanlarımızın ve emeklilerimizin gelirlerini de arttıracağız.

Türkiye Yüzyılı’nın emektarları başta olmak üzere hiçbir insanımızı darda bırakmayacak, göz göre göre sıkıntı çekmesine müsaade etmeyeceğiz.

Milletimizden bize güvenmeyi, inanmayı sürdürmesini, destek ve dualarını bizden esirgememesini özellikle istirham ediyorum.

Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi, dayanışmamızı daim eylesin diyorum. Toplantımızın ve aldığımız kararların hayırlara vesile olmasını diliyorum.”

Örgü İpliği
Anahtar Kelimeler:
  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Kütahyada 8 bin 834 adet sentetik ecza ele geçirildiÖnceki Haber

Kütahyada 8 bin 834 adet sentetik ecza e...

Gizemli çöküntü, çıkışının Kızılırmaktan olduğu düşünülüyorSonraki Haber

Gizemli çöküntü, çıkışının Kızılırmaktan...

Haber Yorum Üstü

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar