
Eczacılar Vakfı Genel Sekreteri Osman Tosun, 14 Mayıs Eczacılar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türkiye'deki eczacılık mesleğinin karşı karşıya olduğu sorunlara dikkat çekti.
Eczacılar Vakfı Genel Sekreteri Osman Tosun, 14 Mayıs Eczacılar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türkiye'deki eczacılık mesleğinin karşı karşıya olduğu sorunlara dikkat çekti.
Tosun, eczacılık eğitiminin geldiği noktadan, ilaç kıtlığına, eczacı istihdamına ve yurt dışından alınan haksız diplomalara kadar birçok konuda önemli değerlendirmelerde bulundu.
Tosun, eczacılık fakültelerinde verilen eğitimin teorik ve uygulamalı dersler bakımından oldukça yoğun ve yüksek nitelikli olduğunu vurguladı.
Fakat, sayıları hızla artan eczacılık fakültelerinin gelecekte bir eczacı istihdamı sorunu ve halk sağlığı sorunu yaratabileceğinden endişe duyduğunu ifade etti. Bu duruma "fakülte enflasyonu" adını veren Tosun, bu sorunun acilen çözülmesi gerektiğini savundu.
Eczacılar Vakfı Genel Sekreteri, ilaç kıtlığı ve devlet ile ilaç üreticileri arasındaki fiyat tartışmalarına da değindi.
Tosun, bu tartışmalardan en çok etkilenenlerin eczacılar olduğunu ve bu durumun sona ermesini beklediklerini belirtti.
İlaç fiyatlarının makul seviyeye çekilmesi ve eczacıların da bu masada söz sahibi olması gerektiğine dikkat çekti.
Osman Tosun, yurt dışından haksız şekilde alınan diplomaların da eczacılık mesleğinde önemli bir sorun olduğunu dile getirdi.
Saygın üniversitelerden mezun olan eczacıları tenzih ederek, bazı diplomaların kaynağının belli olmadığını ve bu diplomaların Türkiye'de kolayca denklik alabildiğini ifade etti.
Bu durumun halk sağlığı açısından büyük risk oluşturduğunun altını çizen Tosun, Yüksek Öğretim Kurumu ve siyaset kurumunun bu konuda acil çözüm üretmesi gerektiğini vurguladı.
Osman Tosun, eğitim konusunda Eczacılar Vakfı olarak sundukları çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
“- Yeni eczacılık fakültesi artık açılmamalı
- Var olan fakülte kontenjanlarında, ihtiyaç ve istihdam planlamalarına uyumlu olarak kontenjan kısıtlamalara gidilmeli hatta kontenjanlar azaltılmalı.
- Eczacılık fakültelerine girişte uygulanan baraj puanı daha etkin düzeylere getirilmeli.
- Eczacılıkta Uzmanlık konusundaki sorunlar giderilip yaygınlaşması sağlanmalı.
- Stajer kabul etme ile ilgili teşvik edici uygulamalara gidilmeli.”
Eczacıların sorunlarının sadece eğitim süreçleriyle sınırlı olmadığını belirten Osman Tosun, “Mesleğimizin güncel sorunları ve uzun yıllardan gelen kronikleşmiş sorunları var. Ki bunlar aynı zamanda bizim için mücadele alanları haline geldi” diyerek şu ifadeleri kullandı:
“Şu günlerde elbette tüm toplumumuz gibi eczacılar da devasa ekonomik sorunlarla mücadele ediyorlar. Tüm maliyetlerimiz korkunç bir hızla artarken ne yazık ki gelirlerimiz çok az artıyor ve gerçekten çok ciddi sayıda meslektaşımız eczanelerini ayakta tutmakta her geçen gün daha fazla zorlanıyor.
Son günlerde çokça gündeme gelen önemli bir başka önemli sorun ilaç yoklukları, bir başka deyimle piyasada bulunamayan ilaçlar.
Bu konu meslek örgütlerimiz tarafından çok defa anlatıldı ama kısaca yinelemek gerekirse bu sorunun temelinde 2004 tarihli İlaç Fiyat Kararnamesi (IFK) yatıyor. Geçtiğimiz yıl içinde kısmi düzenlemeler yapılmış olsa da IFK bir taraftan eczane ekonomileri üzerinde yıkıcı etkiler yapmaya diğer taraftan halkımızın ilaca erişimi konusunda ciddi engeller oluşturmaya devam ediyor.
Anlaşılması çok zor, çok teknik bir konu bu IFK meselesi ama çok kabaca açıklamak gerekirse IFK, ilaç fiyatlarının nasıl belirleneceğini ve sektörde kimin karlılık oranının ne olacağını tarif eden kararname.
Bu kararnamede ilaç sektörüne yönelik özel kur uygulaması var ve uygulanan kur güncel kurun yaklaşık yarısına denk geliyor hatta dönem dönem ani kur hareketleri söz konusu olduğunda daha aşağılara da düşebiliyor.
Biz eczacılar için IFK’nın daha da vahim sonuçları var. Şöyle ki kararnameye göre ilaçlar belirli fiyat baremlerine ayrılmış durumda ve karlılık oranları da bu baremlere göre değişiyor.
Kararnameye göre fiyat yükseldikçe karlılık oranı düşüyor. Dolayısıyla ilaç fiyatlarına zam yapılıp bu baremler ona uygun şekilde belirlenmediğinde karlılık oranınız düşmüş oluyor ve kararnamenin yürürlüğe girdiği günden bu yana uygulama tam olarak bu şekilde sürüyor.
Zaman içinde bir iki küçük düzenleme yapılsa da yaraya pansuman dahi olmadı diyebiliriz.
Yani mevcut durumun özeti biz eczacılar için ilaç fiyatlarına zam gelse bir dert, gelmese başka dert. Bizi her iki durumda da zararlı çıkaran bir yasal altyapımız var, emeği geçenlerin kulakları çınlasın.”
Siyaset kurumunun, ilgili bakanlıkların ve bürokrasi kademelerinin eczacıların sorunlarına karşı yıllardır belirgin bir duyarsızlık içinde olduğuna dikkat çeken Osman Tosun, “Yani bu kocaman sağlık sistemi içerisinde eczacılar uzun yıllardır üvey evlat muamelesi görüyor dersek lütfen kimse kırılmasın.
Eczacı örgütlerinin sesine daha fazla kulak verilmesini, devlet bürokrasisi içinde ve karar alma mekanizmalarında da eczacılara daha fazla yer verilmesini bekliyoruz” dedi.
Eczacılar Vakfı Genel Sekreteri Osman Tosun, eczacıların taleplerini ise şöyle anlattı:
“Aslında sorunlardan bahsederken talep ve önerilerimizden de büyük ölçüde bahsetmiş olduk ama bu soruya yanıt verirken yalnızca ‘meslek hakkı’ talebimizi dile getirmek isteriz.
Biz eczacılar halkımıza sunduğumuz nitelikli sağlık hizmetinin bir karşılığı olsun istiyoruz. Biz devletimiz ile ilaç üreticileri arasındaki fiyat tartışmalarının bir tarafı değiliz, o masada söz hakkımız da yok sayılır fakat bu tartışmaların olumsuz etkilerini en derinden yaşayan meslek grubu da biziz.
Biz bunun değişmesini bekliyoruz, bize bir nebze nefes aldıracak olan çözümün bu olduğuna inanıyoruz ve cansiperane emeğimizin artık karşılık bulmasını çok istiyoruz.”

Yorum Yazın