Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre Ve Kültür Merkezi’nde Gerçekleştirilen 11. Tıp Kurultayı Ve Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (tüseb) Aziz Sancar Bilim, Hizmet Ve Teşvik ödülleri Töreninde Konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Başta şehir hastanelerimiz olmak üzere sağlıkta kurduğumuz sistem dünyanın pek çok ülkesi tarafından ilgiyle takip ediliyor. Öyle ki güçlü sağlık altyapımız sayesinde artık pek çok branşta sadece bölgemizdeki ülkelerin vatandaşlarına değil, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere küresel ölçekte sağlık hizmeti verebilen bir ülke konumuna ulaştık" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen 11. Tıp Kurultayı ve Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) Aziz Sancar Bilim, Hizmet ve Teşvik Ödülleri töreninde konuştu. Programı düzenleyen Sağlık Bakanlığına, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu ve ekibine, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığına teşekkürlerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yurt dışından ülkemizi, kurultayımızı ve ödül merasimimizi teşrif eden katılımcılara başkentimiz Ankara’ya hoş geldiniz, şeref verdiniz diyorum. Kurultay çerçevesinde düzenlenen Üreten Sağlık İş Forumu’ndan çıkan sonuçların başta sağlık sektörümüz, üniversitelerimiz ve Türk Sağlık Bilimi olmak üzere milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Farklı kategorilerde TÜSEB Ödülleri’ne layık görülen bilim insanlarımızı, değerli hekimlerimizi can-ı gönülden tebrik ediyorum" dedi.
Bu sene ebediyete irtihal eden ve adına ödül takdim edecekleri Prof. Dr. Gazi Yaşargil ile birlikte tıp bilimine katkıda bulunmuş ancak vefat etmiş hocalara ve doktorlara rahmet dileğinde bulunan Erdoğan, "Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın iftihar ettiği bilim insanı kıymetli Aziz Sancar hocamıza da hayırlı ve uzun ömürler diliyor, Nobel ödülü alacak daha nice çalışmalara imza atacağına yürekten inanıyorum" açıklamasını yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeryüzünde insan hayatından, insanın sağlıklı, onurlu, özgür bir hayat sürmesinden daha kıymetli bir şey olmadığını belirterek, insanın asli varlığına musallat olan marazları ortadan kaldırmak, insan bedenini ve ruhunu sağlıklı kılmak, yaralarını sarmak, hastalıklarını iyileştirmek, acılarını dindirmek meselesinin insanlık tarihi kadar eski olduğunu kaydetti. Erdoğan, deva ve şifa arayışının yeryüzünde insanla başladığını ve devam etmekte olduğunu dile getirdi. Esasında bütün kadim geleneklerin, bütün dinlerin, bütün köklü düşünce ve felsefe akımlarının nihai amacının insanın konumunu muhafaza etmek olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ diyen ecdadımız insanı yaşatmayı merkeze alırken, sadece devletin bekası ve sosyal devlet anlayışının altını çizmekle kalmamış, asırlar önce kadim bir hakikati de dile getirmiştir. ’Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi’ diyen bir hayat felsefesinden ancak kurucu ve kuşatıcı bir sağlık anlayışı zuhur edebilir. Doktor, hekim ve tabip kelimelerinin kökenlerinde ve mana evrenlerinde iyileştirme, selamete çıkarma anlamları olduğu kadar bilgelik ve hikmetle birlikte halden anlama vasıflarının bulunması boşuna değildir. Eski Türk tıbbında ’otacılar’ olarak isimlendirilen zümrenin aynı zamanda bilge kişiler olması, ancak bu hakikatle izah edilebilir" değerlendirmesini yaptı.
Tıp ilmindeki gelişmelerin, yeniliklerin, buluşların, keşiflerin, hangi milletten, hangi devletten, hangi kuruluştan doğarsa doğsun, kaynağı neresi olursa olsun, insanlığın ortak malı, ortak kazanımı, ortak sevinci olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnsanlık kadar eski bu ilkenin çağımızın kar odaklı anlayışında maalesef geçmişe kıyasla zemin kaybettiğini görüyoruz. Para kazanmayı, rantı, çıkarı, kâr hırsını teşvik eden kapitalist sistem, hayatın pek çok alanı gibi tıpla ilgili paradigmayı da dönüştürüyor. İnsanlığın karşılaştığı modern açmazlardan biri, sağlık sektörünün, sağlık sektörünü domine edenlerin ’sınıfsallaşarak’ kendilerini geniş kitlelerden ayrı, ayrıcalıklı bir katman gibi görmeleridir. Bir diğer husus da tıptaki gelişmelerin insanın hayrına ve insan hayatının kurtarılması için kullanılacağı yerde aksi istikamette kullanılmasıdır. Bunun, tıp ilminde ve tabiplik mesleğinde yol açtığı sıkıntıları, siz kıymetli bilim insanlarımızın takdir ve değerlendirmesine bırakıyorum. Kadim tıp bilimini, bilançolara sığdırmaya çalışmanın yanlışlığını, en iyi sizler biliyorsunuz. Ataların ifadesiyle ’Sağlığı olanın umudu, umudu olanın her şeyi var demektir.’ Yani, sağlık her işin başıdır; mutlu, huzurlu bir hayatın temel şartıdır. Gerçekten de şayet sağlığınız yerindeyse gerekirse taşı sıkar, suyunu çıkartır, bir şekilde hayatınızı idame ettirirsiniz. Ama sağlığınızı kaybetmişseniz, tüm dünya size altın tepside sunulsa bile gözünüzde hiçbir kıymeti olmaz" dedi.
"Dünyanın sağlık alanında daha sıhhatli, daha rafine, İbn-i Sina ve Hipokrat çizgisine daha yakın bir bakış açısına kavuşması gerektiği anlaşılıyor"
Hastalanan her insanın kendini tedavi ettirme imkanı bulamadığı, nihai ürüne dönüşen tıbbi gelişmelerin insanların hizmetine eşit sunulmadığı bir dünyanın adil, eşit ve yaşanabilir bir dünya olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Nasıl insan hayatı sömürülemezse, insan onuru ticarileştirilemezse, insanın sağlığı ve hastalığı sömürülemez, bir pazar metası olarak görülemez. İnsanın ruhu ve bedeni, insan sağlığı ve hastalığı sadece ticarete konu edilemeyeceği gibi bir tahakküm aracı olarak da kullanılamaz. Gelinen noktada dünyanın sağlık alanında daha sıhhatli, daha rafine, İbn-i Sina ve Hipokrat çizgisine daha yakın bir bakış açısına kavuşması gerektiği anlaşılıyor. Evet bunu açık yüreklilikle konuşmak, bunu tartışmak, böyle bir dönüşüm için ön almak, risk almak, mücadele etmek zorundayız" değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’de tam 2 yıl boyunca hastanelerin bombalanmasına, hastaların, sağlık çalışanlarının, çocukların, hatta kuvözdeki masum bebeklerin katledilmesine seyirci kalan bir dünyadan böyle bir dünyaya geçmenin şüphesiz kolay olmayacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnsanlık, bir hayatı kurtarmanın sevincini kolektif olarak yaşadığı, dünyaya sağlıklı gelen bir bebeğin sevincini kendi sevinci olarak gördüğü zaman inanın dünya cennete dönüşecektir. Biz, işte bunun için çalışıyoruz. Sizler, aynı şekilde bunun için emek veriyor, çabalıyor, ter döküyorsunuz. Bir insanı iyileştirmeye maddi anlamda değer biçilemez. Bir hayatı kurtarmanın maddi anlamda pahası ölçülemez" dedi.
"Hastaya şifa olma bilincinin adeta genlerimize işlediği bir coğrafyanın, bir medeniyetin varisleri olarak nerede durduğumuzu ve misyonumuzun ne olduğunu idrak etme mecburiyetimiz var" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizler Lokman Hekim’in varisleriyiz. Bizler Batı’da tıp ilminin temelini atan İbn Sina’nın varisleriyiz. Bizler, Anadolu’yu şifahanelerle ören, insanlığın şifa ve deva arayışına kurumsal anlamda çözümler üreten büyüklerimizin varisleriyiz. Nasıl ecdadımız Anadolu’yu şifahanelerle ilmek ilmek dokuyarak bir şifa medeniyeti inşa etmişse, nasıl istiklal ve istikbal mücadelemizin en büyük payelerden biri tıbbiyenin olmuşsa inşallah Türkiye Yüzyılı’nın sancaktarlarından biri de buradaki kardeşlerim olacak, doktorlarımız, bilim insanlarımız olacak; sizler olacaksınız. Ben buna tüm kalbimle inanıyorum. Her birinize teşekkür ediyor, şimdiden tebriklerimi iletiyorum" açıklamasında bulundu.
İnsan merkezli siyaset anlayışın bir gereği olarak son 23 yıldır sağlığa büyük önem verdiklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yürüttüğümüz çalışmalarla yaygın, kaliteli ve ekonomik bir sağlık sistemini hayal olmaktan çıkarıp, halkımızın hizmetine sunduk. Anayasamızın en temel hükümlerinden olan ’sosyal devlet’ ilkesinin rehberliğinde ekonomik durumu iyi olmayan vatandaşlarımızın da sağlık hizmetlerinden eşit bir şekilde istifade edebilmelerini sağladık. İlaç almak için insanların sabahın köründe yollara düştüğü, muayene sırası alabilmek için saatlerce kuyrukta beklediği, parası yetmeyince hastalarımızın rehin tutulduğu günler inşallah bir daha gelmemek üzere geride kaldı" dedi.
"1 milyon 470 bini aşan sağlık personeliyle 86 milyon vatandaşa birinci sınıf sağlık hizmeti sunuluyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün, toplam 1 milyon 470 bini aşan sağlık personeliyle 86 milyon vatandaşa birinci sınıf sağlık hizmeti sunulduğunu belirterek, "2002’den bu yana personel sayımızı yüzde 288 artırdık. Son 1,5 yıl içinde 57 bin 504’ü hekim olmak üzere 99 bin 567 yeni atama yaptık. Türkiye’de hekim sayısının artması yalnızca hastalarımızın değil, onlara hizmet veren değerli hekimlerimizin de işini kolaylaştırdı, yükünü hafifletti. Kamu hastanelerimizin yüzde 80’ini yeniledik veya yeniden inşa ettik. 794 yeni hastaneyi hizmete kazandırarak, kamu hastanelerinde toplamda 173 bin yatağa ulaştık. 2002 yılında kamuda yalnızca 7 bin nitelikli yatağımız vardı, bugün bu sayı 18 kat artışla 122 bine ulaştı. Toplam yatak sayımız ise 164 binden 271 bine ulaştı. Son 1 yılda 4 bin 60 yatak ünit kapasiteli 60 projeyi bitirdik" açıklamasında bulundu.
13 şehir hastanesinin yapımı devam ediyor
Yapılanların sadece bunlarla sınırlı olmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "2023 yılında yaşadığımız depremin yaralarını hızla sarıyoruz. Bölgeyi yeniden ayağa kaldıracak kalıcı sağlık yatırımlarını hızlandırdık. Böylece 5 bin 123 yataklı 109 sağlık tesisini tamamladık. 11 ilimizde deprem öncesinde kamu hastanelerinde 23 bin 733 yatakla hizmet sunulurken, bugün 27 bin 503 yatakla sağlık hizmeti veriyoruz. Gaziantep 25 Aralık Devlet Hastanesinin 300 yataklı ek binası ile Kahramanmaraş 600 yataklı Devlet Hastanesini yıl bitmeden açacağız. Salgın döneminde hayati rol üstlenen şehir hastanelerimizden 25 tanesi hizmete girdi. 13 şehir hastanesinin yapımı devam ediyor. Toplamda 9 şehir hastanesinin, sağlık kampüsünün ihale, proje ve arsa çalışmaları devam ediyor" ifadelerini kullandı.
Başta şehir hastaneleri olmak üzere sağlıkta kurulan sistemin dünyanın pek çok ülkesi tarafından ilgiyle takip edildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Öyle ki güçlü sağlık altyapımız sayesinde artık pek çok branşta sadece bölgemizdeki ülkelerin vatandaşlarına değil, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere küresel ölçekte sağlık hizmeti verebilen bir ülke konumuna ulaştık. Daha burada saymaya kalksak, değil saatler, günler alacak birçok yatırımı, projeyi, devrim niteliğinde reformu hayata geçirdik. Kuşkusuz ’tüm sorunları çözdük’, ’tüm sıkıntıları giderdik’ iddiasında kesinlikle değiliz" açıklamasını yaptı.
"Milletimizden gelen teklifler, tenkitler, şikayetler, serzenişler ve tespitler doğrultusunda sağlık sistemimizi iyileştirmeye devam edeceğiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlık gibi dinamik bir alanda ihtiyaçların hiçbir zaman bitmeyeceğini belirterek, "Elini vicdanına koyan herkesin kabul ettiği üzere sağlık alanında büyük bir devrime imza attığımız da tartışmasız bir gerçektir. Türk sağlık sisteminin gücü, kabiliyetleri ve şokları karşılama kapasitesi, Covid-19 salgınında çok net görülmüştür. Buna rağmen mevcutla yetinmiyoruz. Milletimizden gelen teklifler, tenkitler, şikayetler, serzenişler ve tespitler doğrultusunda sağlık sistemimizi iyileştirmeye devam edeceğiz. Şunun da bilinmesini isterim ki; son 23 yılda sağlık alanında ne yaptıysak bilim insanlarımızla istişare halinde yaptık. İnşallah çok daha fazlasını yine sizlerle birlikte başaracağız" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şüphesiz bunların tamamı önemlidir, kıymetlidir, Türkiye ve Türk milleti adına gerçekten gurur verici gelişmelerdir. Fakat sadece 23 yıllık sürede bunları başarmış olmamız, hedeflerimizin tamamına ulaştığımız anlamına gelmez. Bakınız, donanım ve sağlık altyapısında dünyada birinci ligde olmamız yetmez. Vatandaşın sağlık hizmetlerine eşit erişiminde gıpta edilen ülkelerden biri olmamız yetmez. Sağlık hizmetlerini devlet olarak ücretsiz karşılamamız yetmez. Tıp eğitiminde dünya standardının üzerinde doktorlar yetiştirmemiz yetmez. Başta tıp ve ilaç olmak üzere bilimsel araştırmalarda da dünyanın en iyi ülkelerinden biri olmak durumundayız. Aynı şekilde gerekli AR-GE yatırımlarını yaparak, tıbbi cihaz üretiminde de yeni bir aşamaya geçmek zorundayız. Cumhurbaşkanı olarak sağlıkla ilgili hususlarda kapsamlı bir millileşme ve yerlileşme hamlesine olan ihtiyacı sık sık dile getiriyorum. Ancak bu konuda tüm şahsi çabalarıma rağmen hedeflerimizin çok uzağında olduğumuzu da gayet iyi biliyorum. Savunma sanayiinde olduğu gibi burada da içeriden ve dışarıdan farklı engellerle karşılaşıyoruz. Ama nasıl ki zor, oyunu savunma sanayiinde bozmuşsa, inşallah yerli ilaç ve tıbbı cihaz üretiminde de Allah’ın izniyle bozacaktır. Çalışacağız, geliştireceğiz, üreteceğiz. Hepsinden öte zorluklar karşısında yılmayacağız ve Türkiye’yi çok farklı bir seviyeye hep beraber taşıyacağız. Bizi bu hedefimize bir adım dahi olsa yaklaştıracak her türlü özgün, nitelikli ve gerçekçi çabayı desteklemekte kararlıyız. Onun için bugün ödül alan bilim insanlarımızın çalışmalarını takdirle karşılıyorum. Her biriniz, tıpkı Aziz Sancar hocamız gibi bilimsel çalışmalarınızla yeni yol açıyor, sizden sonra geleceklere cesaret aşılıyorsunuz. Sizlerin bu çalışmaları inşallah diğer hekimlerimize de örnek olacak, ilham kaynağı olacak, daha farklı projelere başlamak için cesaret verecektir" diyerek sözlerini tamamladı.
"Sağlıkta bağımsızlık, milli güvenliğin ayrılmaz parçasıdır"
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu da programda bir konuşma yaptı. "Üreten Sağlık" modeli ile yerli ve milli sağlık teknolojilerini geliştiren, kendi çözümünü üreten ve sağlıkta tam bağımsızlığı hedefleyen bir üretim ekosistemini kurmaya başladıklarını belirten Bakan Memişoğlu, "Sağlıkta bağımsızlık, milli güvenliğin ayrılmaz parçasıdır yaklaşımımız doğrultusunda sağlığı önemli bir güç alanı olarak yeniden konumlandırdık. Bu vizyonu vatandaşımıza doğrudan dokunan somut adımlarla hayata geçirdik. Koruyan ve geliştiren sağlık anlayışı ile aile hekimlerimizi kendilerine kayıtlı nüfusun sağlığını takip eden, düzenli izlem yapan ve sağlık okuryazarlığını geliştiren proaktif bir yapının merkezine yerleştirdik" dedi.
"19 bin kişiye erken evrede kanser tanısı koyduk"
Aile hekimlerinin diyabet, hipertansiyon ve aşırı kilo başta olmak üzere 11 hastalığın aktif tarama ve takibini yapmalarını teşvik ettiklerini kaydeden Bakan Memişoğlu, "Bin 859 ilacı yazabilir hâle getirdik, birçok ilacın raporunu düzenleme yetkisi verdik. Gerekli gördükleri hastalar için MHRS üzerinden bazı üniversite hastaneleri dâhil tüm kamu hastanelerinden ve Sağlıklı Hayat Merkezlerinden randevu alabilmelerini sağladık. 35 milyon vatandaşımıza kronik hastalık taraması yaptık, 7,3 milyon kişiye yeni kronik hastalık tanısı koyduk. Toplamda 105 milyon kez tarama ve izlem yaptık. Kanser taramaları neticesinde 19 bin kişiye erken evrede kanser tanısı koyduk ve binlerce vatandaşımızın hayatına dokunduk" açıklamasını yaptı.
Bakan Memişoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayelerinde yürütülen Normal Doğum Eylem Planı neticesinde primer sezaryen oranında ilk kez gerileme sağlandığını, 4,1 puanlık azalışla yüzde 12,3’lük düşüş gerçekleştiğini aktardı. Memişoğlu, bu süreçte bin 524 gebe okulu ve 3 bin 400 yeni koordinatör ebe ile annelerin yanında olduklarını, 360 bini aşkın anne adayına eğitim verdiklerini bildirdi. Türkiye’nin güçlü sağlık veri altyapısı ve dijital kapasitesi sayesinde artık yapay zeka destekli tıbbi cihazlarını kendi imkanlarıyla geliştirebilen ve üretebilen bir ülke konumuna ulaştığını vurgulayan Bakan Memişoğlu, "Liderliğinizde yürütülen Milli Teknoloji Hamlesi doğrultusunda biyoteknoloji, kişiselleştirilmiş tıp ve genom alanlarında Türkiye’yi stratejik bir konuma taşıyoruz. Ulusal Genom Projesi ile erken tanı ve hedefe yönelik tedaviler için güçlü bir altyapı oluşturduk. Üreten Sağlık vizyonumuz, sağlık alanında kendi ilacını ve teknolojisini üreten, bilgisini geliştiren ve bunu dünyaya ihraç eden güçlü bir Türkiye idealinin en somut göstergesidir" dedi.
TÜSEB Ödülleri sahiplerini buldu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın takdim ettiği 2025 TÜSEB Ödülleri, sağlık ve bilim dünyasında önemli isimleri onurlandırdı. TÜSEB Teşvik Ödülü, bu yıl Prof. Dr. Suat Tekin, Prof. Dr. Sercan Karav, Doç. Dr. Beyza Servet Göncü ve Prof. Dr. Erkan Yılmaz’a verildi. TÜSEB Hizmet Ödülü’nün sahibi ise Prof. Dr. Mehmet Erdem Büyükbingöl oldu. 2025 TÜSEB Sağlık Teknolojileri Prestij Ödülü, Şahin Gürsel’e takdim edilirken, dünyaca ünlü beyin ve sinir cerrahı Ordinaryüs Prof. Dr. Gazi Yaşargil anısına hazırlanan TÜSEB Özel Ödülü bu yıl Prof. Dr. Uğur Türe’ye verildi. İnovatif Sağlık Ekibi Ödülü’ne çalışmalarıyla öne çıkan Prof. Dr. Serkan Topaloğlu ve ekibi layık görüldü. Bu yılın Aziz Sancar Bilim Ödülü ise Prof. Dr. Fikrettin Şahin’in oldu. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Gazze’deki insani girişimleri nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Özel Ödülü takdim edildi.
Yorum Yazın