
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir Bornova Belediyesi tarafından düzenlenen Kiraz Festivali’ne katılarak önemli açıklamalarda bulundu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir Bornova Belediyesi tarafından düzenlenen Kiraz Festivali’ne katılarak önemli açıklamalarda bulundu.
Bornova’nın hayatında özel bir yere sahip olduğunu vurgulayan Özel, burada eğitim aldığını, eşiyle tanıştığını ve kızının burada dünyaya geldiğini belirtti.
“Bornova benim hayatımda en önemli izler bırakan ilçedir. Manisa’da doğdum ve ortaokulu devlet parasız yatılı bursu ile Bornova Anadolu Lisesi’nde okudum.
Üniversite tercihim de Ege Üniversitesi oldu. Eşimle burada tanıştık, kızım Bornova’da doğdu,” dedi.
Festivalde, Bornova’ya hizmet eden eski Belediye Başkanı Kamil Okyay Sındır’ın çalışmalarına değinen Özel, onun Bornova misketini Türk tarımına kazandıran önemli bir akademisyen olduğunu ifade etti.
“Partimizin sözcüsü Deniz Yücel, gölge kabinemizin İçişleri Bakanı Murat Bakan ve Manisa İl Başkanımız İlksen Özalper ile birlikte buradayız,” diye ekledi.
Özel, Bornova Belediye Başkanı Ömer Çapın’ın kırsal mahalle statüsü kazandırma çalışmalarını da övgüyle karşıladı.
“Köylerin köy olarak kalması, sosyal ve ekonomik olarak gelişmesi son derece önemli,” dedi.
Özel, konuşmasında çiftçilerin yaşadığı sorunlara da değindi. “Ülkemiz dünya kiraz üretiminde birinci sırada. Ancak artan gübre, mazot, ilaç, işçilik fiyatları nedeniyle çiftçiler zor durumda. 2003 yılında 2,8 milyon çiftçimiz varken, bugün 2,3 milyon çiftçimiz var,” dedi.
Genç çiftçilerin çoğunun bu işi bırakmak istediğini belirten Özel, çiftçilerin yaş ortalamasının 58’e çıktığını söyledi. Türkiye’nin son 20 yılda Hollanda büyüklüğünde tarım arazisi kaybettiğini de ekledi.
Özel’în konuşmasından satırbaşları şöyle,
“Memlekette her dört genç çiftçiden üç tanesi bu işi yapmak istemiyorum, bırakmak istiyorum diyor.
Çiftçilerin yaş ortalaması 58 olmuş. Yani artık sadece yaşlıların yaptığı, dört gençten üçünün toprağı, köyü, çiftçiliği bırakmayı düşündüğü bir süreç.
Ekilen ve dikilen arazinin Hollanda kadarını Türkiye son 20 yılda kaybetti. Topraklarımızın yarıya yakını ipotekli. Bazı kentlerde dörtte üçü. Bazı kentlerde dörtte biri ama her yerde Yunan sermayeli ya da İsrail sermayeli firmalar, bankalar en uygun tarım kredisini veriyorlar. Bu son derece stratejik bir adım. Ziraat Bankası kötü yönetiliyor.
Ziraat Bankası zenginlere kredi yetiştiriyor. Çiftçiye gelince düşük faizli tarımsal kredide kuyruk var. Günde iki kişi ya yararlanıyor, ya yararlanamıyor. Hal böyle olunca Ziraat Bankasından uyguna Yunan bankası ya da İsrail sermayeli bankalar tarımsal kredileri veriyorlar. Diğer yerli bankalardan ucuz. Çünkü amaç ipotek almak.
Bu toprakları orduları ile işgal edemeyenler, topla, tüfekle zapt edemeyenler, şimdi ipotekle toprak kazanmaya, topraklarımızı İsrail’e, Yunanistan’a katmaya gayret gösteriyorlar. Buradan Türkiye’yi yönetenlere sesleniyorum. Kendi çiftçine sahip çıkmazsan, ona uygun kredi vermezsen, borçlarını ödeyemeyecek duruma gelenin faizini silmezsen, ona tarımsal destekleri vermezsen, günü geldiğinde de onu başkalarına ipotek ettirirsen işte esas beka sorunu budur. Biz bu beka sorununu görüyoruz. Çözmek için de kolları sıvayacağız” diye konuştu.
Özel, şunları kaydetti:
“Aslında çiftçilerimizin son bir yılda borcu yüzde 88 artmış, çiftçilerimizin toplam borcu 652 milyar liraya ulaşmış durumda. Bir yılda neredeyse iki katına çıkmış durumda. Çiftçi geçen seneye kadar ne kadar zordaysa, geçen seneden bugüne bir o kadar daha zora girmiş. Aslında çare tarımsal desteklemenin artırılmasıdır. 2004 yılında kanun çıktı. Kanuna göre gayri safi milli hasılanın yüzde 1’inin çiftçilere tarımsal destek olarak verilmesi lazım.
Ama binde ikisini bile vermiyorlar. Tam 20 senedir verilen sözü tutmuyorlar. Üreticimizin sadece geçen sene alacağı 178 milyardır. Bu sene, 2024’te gayri safi milli hasılanın yüzde 1’i 410 milyar lira. Eğer bu 410 milyar lira destekleme olarak sizlere dağıtılacak olsa, sorunların çok büyük bir kısmı çözülür. Bu para bankalardaki tarımsal kredilerin faizini kapatmaya, bu para bankalardaki tarımsal kredileri beş yıla yaymaya yetiyor ve artıyor dahi.
Ama buradan iktidara sesleniyorum. Bu, çiftçinin yüzünü güldürmek için Türkiye’nin tekrar kendi kendine yeten bir tarım ülkesi olması için, toprakların ekilemez, dikilemez hale gelmemesi için, Türkiye’de kıtlık olmaması, tarımda dışa bağımlı olmaması için şunu yapın, bunu yapın demiyorum. Çıkardığınız kanuna uyun yeter.”
“Ayrıca biz CHP olarak tarımsal sulamada kullanılan elektrikten bütün vergileri kaldırmayı, güneş enerjisi ile tarımsal sulamaya elektrik desteği sağlamayı, sulamada kullanılan elektrik borçlarının birikmiş faizlerini silmeyi, yıl içindeki ödemeleri faizsiz şekilde ürün hasadından sonra yapmaya olanak tanımayı, havza bazlı üretim modeline geçmeyi, çiftçiden ÖTV’siz, KDV’siz mazot kullanabilmesi için gerekli düzenlemeleri yapmayı, yeme, gübreye değil öyle zam, sübvansiyon ve destekleme uygulamayı, çiftçinin elinde kalan ürünlerin tamamının devlet tarafından alınmasını mutlaka öneriyoruz.
Şimdi burada. Hepinizin önünde. Ömer Eşki Başkanımı yanıma davet ediyorum. Başkanım gel. 12 köy var. 12 köyde çeşitli şeyler üretiliyor. Burada kiraz üretiliyor, üzüm üreten yerler var. Buğday eken yerler var. Ama herkes bir şey üretiyor. Satmaya çalışıyorlar. Satarlarsa Allah bereket versin. Satmazlarsa ne yapacaksın söyle?
Ömer’in yönettiği ilçede 12 köyde dalında, ambarda, kasada ürün kalmayacak. Fiyatı beğenirseniz satarsınız. Paranızı cebinize koyarsınız. Ürün satılmıyorsa, ürün bizimdir. Alacağız, Bornovalılara satacağız. Söz veriyoruz. Ayrıca eğer sizin ürettiğiniz üründen Bornova’da yiyemeyen aile varsa, onu alabilene satmak yerine ilk önce ihtiyaç sahiplerine de dağıtacağız. Söz veriyoruz.”
“Beşyol’un güzel insanları, komşu köylerin değerli çiftçileri, köylüleri. Burası benim köyüm Manisa’da ovada, Hacıhaliller, burası da kendi memleketimiz gibi bildiğimiz çok özel bir yer. Burada şunu hatırlatarak sözlerimi tamamlayım. Biz 31 Mart seçimine giderken dedik ki destek verin, belediye başkanlarımızı seçin, bu bir genel seçim değil yerel seçim, hem temiz ve dürüst başkanlar seçin, hem de bu iktidara tepkinizi gösterin.
Emekliler sesimizi duydu, atanmayan öğretmenler, işçiler, memurlar, çiftçiler. CHP’yi 47 yıl sonra birinci parti yaptılar. Türkiye’nin yüzde 65’ini CHP’li belediye başkanlarına emanet ettiler. O günlerde söz vermiştik, dedik ki siz eğer bizi güçlendirirseniz, biz sizin sesinizi duyacağız. Biz sizin sesinizi Türkiye’ye duyuracağız. Ne oldu? Önce atanmayan öğretmenler, 68 bin atama beklerken 20 bin atama yapacağız dediler, mülakatı kaldırmaya söz verip, sonradan sözlerini unutup mülakata devam dediler.
Çıktık. Atanmayan öğretmenler için miting yaptık. 31 Mart’tan sonra ilk miting. Sonra dedik ki 10 bin lira emekli maaşı ile kimse geçinemez. 10 bin lira emekli maaşı ile geçim olmaz. Bunu asgari ücrete çıkarın dedik. Dinletemedik. Ankara’da tarihin en büyük emekli mitingini, bir siyasi partinin yaptığı ilk emekli mitingini hep beraber gerçekleştirdik. Ardından çay fiyatı bekleniyordu. Fiyat iyi olunca, Cumhurbaşkanı açıklıyor. Tarım Bakanı açıklıyor.
Gece yarısı Çay-Kur’un hesabından tweet attılar. Çay fiyatını 17 lira ilan ettiler. Maliyetine 19 lira, 21 lira diyen var. Maliyetin altına fiyat verdiler. Koştuk ve gittik. Rize Cumhuriyet Meydanını tıka basa doldurduk. Hiçbir siyasi partinin toplayamadığı kalabalığı topladık. Çay üreticisinin sesini duyduk. Bütün Türkiye’ye duyurduk.”
“Dün değil evvel gün hububat fiyatları açıklandı. Buğdaya öyle bir fiyat verdiler ki. Geçen sene 8 lira 50 kuruş olan buğday, mazot yüzde 100 artmış, gübre yüzde 150 artmış, ilaç artmış, her şey artmış ama buğday fiyatı yüzde 12 artmış. 9,5 lira verdiler. Maliyet 11 lira. Bu öl demek. Aç kal demek. Borcunu ödeyeme, haciz gelsin demek. O yüzden biz buna karşı çıkıyoruz.
Buradan, Beşyol’dan Türkiye’deki tüm çiftçilere sesleniyorum. Önümüzdeki Cuma günü Trakya’ya gidiyoruz. Tekirdağ’a gidiyoruz. Buğday üreticisinin isyanını duyuyoruz, bütün Türkiye’ye duyuruyoruz. Mücadelemiz sürecek, sonuna kadar sürecek. Bu talepleri iktidara önce söylüyoruz. Uyarıyoruz, doğru yolu gösteriyoruz. İnat ederlerse mutlaka sokaklara ve meydanlara çıkıyoruz.
Halen daha inat ederlerse sorunları da çaresini de biliyoruz. Merak etmeyin çok yakında iktidara geliyoruz.

Yorum Yazın