
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, TBMM'de düzenlediği haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, TBMM'de düzenlediği haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Babacan, Türkiye'nin artık dünyanın dört bir yanından çete liderleriyle meşhur bir ülke haline geldiğini belirterek, "Bugün size bir harita göstereceğim. Bu haritanın kırmızıları, her bir ülkeden Türkiye'ye gelen ve yakın zamanda yakalanan çete liderlerinin ülkesi. Yani sadece şu son zamanda Türkiye'de yakalanan çete liderleri hangi ülkelerden gelmiş?
Avustralyalardan tutun, Yeni Zelanda'ya, Rusya'dan, Çin'den başlayın, Orta Asya'ya ta Hırvatistan, İngiltere'ye kadar uzanan bir harita bu." dedi.
Babacan, Kur Korumalı Mevduat uygulamasının Türkiye'yi batırma projesi olduğunu belirterek, "125 milyar dolara çıkan Kur Korumalı Mevduatı uğraştılar uğraştılar, altı ayda indirebildikleri rakam 94 milyar. Hala 94 milyar dolarlık bu ülkede Kur Korumalı Mevduat var. Ve 2023 Temmuz'una kadar bu Kur Korumalı Mevduata ödenen kur farkı 312 milyar TL." ifadelerini kullandı.
Babacan, siyasette hamaset yarışının ülkeye hiçbir fayda sağlamadığını belirterek, "Türkiye'de bazıları, siyaseti sadece hamasetten ibaret görüyor. Bunlar, ülke için zerre kadar faydalı bir iş yapmayan insanlar.
Dikkat edin nerede hamaset var, orada hiçbir iş üretimi yok. Orada fikir yok. Ne var, sadece bağırıp çağırma, gürültü var. Birbirleriyle de hamaset yarışı yapıyorlar. Tüm insani değerleri ayaklar altına alıyorlar. Kendilerine bir gün Kürtleri, bir gün sığınmacıları hedef alıyorlar.
Çünkü onlar, kendi kimliklerini düşmanlıklar üzerine inşa ediyorlar. Fikir üretemeyenler, çözüm üretemeyenler, çareyi düşman üretmekte buluyor." şeklinde konuştu.
Babacan, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yaşanan anadilde konuşma tartışmalarına da değinerek, "Bir partinin eş genel başkanı, genel kurul görüşmelerinde Kürtçe konuştu. Çok büyük ayıp, değil mi? Biliyorsunuz, ülkemizde en çok konuşulan ikinci dil bu meclis çatısı altında yasak sayılıyor. Tutanaklara X yazıyorlar.
‘Bilinmeyen dil’ yazıyorlar. Fransızcayı, İngilizceyi bilenler, konuşulduğunda tanıyanlar ülkemizde milyonlarca insanın konuştuğu dilin hangi dil olduğunu bilmiyor. Şimdi en son tutanaklara baktık; bu sefer de ne yapmışlar? Üç nokta koymuşlar, altına da ‘Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi’ yazmışlar.
Ya şunun adını bir koyun ya. Siz bunun adını koymazsanız bu ülkede eşit vatandaşlıktan bahsedemezsiniz, temel haklardan bahsedemezsiniz. Meclis başkanı da uyarmış, demiş ki: ‘Burası meclis, burada Türkçe konuşulur.’ Ne oldu kürsü özgürlüğünde? Kürsüde ifade özgürlüğü yok mu Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu kürsüsünde?" dedi.
Babacan, muhalefet partilerinin kendi iç tartışmalarına da değinerek, "Son 6 aydır yaşadığımız bir gerçeği de burada ifade etmek istiyorum. Biz, muhalefet bloğu olarak, büyük bir inanç ve umutla girdiğimiz genel seçimlerde arzu ettiğimiz başarıyı yakalayamadık.
Seçim sonuçları, sadece muhalefeti destekleyen seçmenlerde değil, aktif siyaset yapan birçok insanda da hayal kırıklığı ve umutsuzluk yarattı. Bunun da farkındayız. Seçim sonrasında muhalefet partilerinin kendi iç tartışmaları, partilerin birbirlerini suçlama yarışı, bu hayal kırıklığını daha da derinleştiriyor.
Şurada seçime üç ay kalmış, daha dün masada oturanların birbirleriyle ilgili neler söylediklerini neler yaptıklarını büyük bir hicapla izliyoruz. Bu tür tutumlar güven oluşturmaz. Dün elini tuttuğuna bugün düşman derseniz güven oluşturamazsınız. Dün adayımdır dediğinize bugün korkak derseniz güven oluşturamazsınız." ifadelerini kullandı.
Babacan, sözlerini şöyle tamamladı: "İlkeli siyasetin mümkün olduğunu unutmayın. Düzgün vatansever insanların siyasetten uzaklaştığı bir ülkenin yarınları bugünlerden daha iyi olmayacak. Gelin hep birlikte çalışalım. Temiz, ilkeli bir siyasetin mümkün olduğunu herkese gösterelim.
Birlikte çalışarak hepimiz için çok daha güzel yarınları birlikte inşa edelim. Emin olun bütün kalbimle inanarak ve bütün samimiyetimle söylüyorum ki bizi yetiştiren bu günlere getiren bu ülkeye, bu vatana, bu devlete borcumuz budur. Ben Ali Babacan olarak diyorum ki siyasetten daha etkili bir yol olduğunu bilsem bir dakika durmaz o yoldan mücadele ederdim.
Ama öyle bir yol yok. Tekrar ifade ediyorum. Gidişatı değiştirmek için siyasetten daha etkili başka bir meşru yol yok. Gelin, hep beraber siyasette olalım. Gelin hep beraber DEVA’da olalım diyorum” dedi.

Yorum Yazın