Gençlik dönemi, bireylerin çocukluktan yetişkinliğe geçiş yaptığı, kimlik arayışı, duygusal dalgalanmalar ve sosyal çevreyle güçlü bir bağ kurma çabasının ön planda olduğu bir dönemdir.
Gençlik dönemi, bireylerin çocukluktan yetişkinliğe geçiş yaptığı, kimlik arayışı, duygusal dalgalanmalar ve sosyal çevreyle güçlü bir bağ kurma çabasının ön planda olduğu bir dönemdir.
Bu dönemin en büyük zorluklarından biri ise gençlerin suç işleme eğilimleri ve buna yol açan psikolojik motivasyonlardır.
Prof. Dr. Ekrem Çulfa, gençlerin suç işleme nedenlerini, bu süreçte ailelerin rollerini ve alınabilecek önlemleri değerlendirdi.
12-24 yaş arası bireyleri kapsayan gençlik dönemi, fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal açıdan büyük değişimlerin yaşandığı kritik bir süreçtir.
Bu dönemde gençler kimliklerini bulma çabası içerisindedir. Ancak, bağımsızlık arayışı ve kimlik sorgulamaları sırasında gençler zaman zaman riskli davranışlara yönelebilir.
Prof. Çulfa, bu süreçte ailelerin çocuklarına rehberlik etmesinin önemine vurgu yapıyor: “Gençler, toplumsal baskılar, duygusal problemler ya da arkadaş çevresinden gelen etkilerle suça eğilim gösterebilir. Ailelerin açık bir iletişim kurması, gençlerin bu tür tehlikelerden uzak kalmasına yardımcı olacaktır.”
Gençlerde suç işleme motivasyonu; kimlik arayışı, psikolojik problemler, sosyal çevre ve ekonomik zorluklar gibi pek çok farklı faktörün etkileşimiyle oluşur. İşte dikkat çeken ana unsurlar:
Anksiyete, depresyon ya da düşük özsaygı gibi problemler gençlerin suça yönelme riskini artırabilir.
Suça eğilimli arkadaş çevresi, gençleri suç işlemeye iten önemli bir etkendir. Grup baskısı, bireyleri istemedikleri davranışlara sürükleyebilir.
Ekonomik sıkıntılar ve toplumdan dışlanma hissi, gençlerde hırsızlık veya diğer suçlara yönelimi artırabilir.
Bazı medya içeriklerinde suçun romantize edilmesi, gençler arasında yanlış algıların oluşmasına yol açabilir.
Prof. Çulfa, gençlerin suçtan uzak durması için ailelerin kritik bir rol oynadığına dikkat çekiyor. Ailelerin alabileceği temel önlemleri şu şekilde sıralıyor:
Çocukların duygularını ve düşüncelerini özgürce ifade edebileceği bir ortam sağlamak, onların güvenli bir liman bulmalarını sağlar.
Çocukların kimlerle vakit geçirdiğini bilmek ve onları sağlıklı arkadaşlıklara yönlendirmek önemlidir.
Aile içinde belirlenen net kurallar, gençlerin sorumluluk bilinci geliştirmesine yardımcı olur.
Spor, sanat ya da gönüllü çalışmalar gibi etkinliklere katılmak, gençlerin olumlu bir çevre edinmesini sağlar.
Ailelerin olumlu davranışlar sergilemesi, çocukların bu davranışları örnek almasını kolaylaştırır.
Prof. Çulfa, ailelere şu mesajı veriyor: “Çocuklarınızın en güvenli limanı sizsiniz. Onlarla güçlü bir bağ kurarak suçtan uzak kalmalarını sağlayabilirsiniz.”
Gençlerde ciddi davranışsal sorunlar gözlemlendiğinde, bir uzmandan yardım almak kritik bir adım olabilir.
Prof. Çulfa, ailelerin gerektiğinde bir aile danışmanına başvurmaktan çekinmemesi gerektiğini belirtiyor: “Her ailenin yanında bir rehber gibi davranacak bir aile danışmanı olmalıdır. Profesyonel destek, sorunların kaynağını anlamak ve çözüm yollarını geliştirmek için büyük önem taşır.”
Gençlerde suç işleme motivasyonunun önlenmesi, yalnızca ailelerin değil toplumun da sorumluluğudur.
Eğitim sistemindeki yetersizlikler, ekonomik zorluklar ve sosyal dışlanma gibi problemlerin çözümü için toplumsal destek sistemlerinin güçlendirilmesi gerekiyor.
Yorum Yazın