Jim Carrey’nin başrolünde olduğu The Truman Show filmini bilirsiniz.
Truman, muhteşem bir adada yaşar, ama hayatındaki her şeyin bir yalandan ibaret olduğundan habersizdir.
Oysa dünya onun yaşamını izlemektedir, hem de 30 yıl boyunca. Gün gelir, Truman gerçeği fark eder ve sahte dünyasından çıkıp gider.
Bazen bir tür Truman Show'da olduğumuz fikrine ben de kapılıyorum.
Ülke siyasetine, ekonomiye, toplumsal gerginliklere baktıkça bu düşünce daha gerçekçi bir hal alıyor.
Salı günleri kürsülerden yükselen öfkeler, tehditler, hakaretler; trafikteki magandalar, işyerindeki zorbalar; zayıfa karşı aslan kesilip güçlünün önünde eğilen karakterler...
Bu atmosfer, hepimizin mental sağlığını bozan bir kasvetli havaya dönüştü.
Umudunuz kim gerçekten? Bu çarkı nasıl kıracağız ? İşte burada hepimiz tıkanıyoruz.
Ama belki de çözüm o kadar da karmaşık değil. Belki de her birimizin elinde bir kırmızı kart olması gerekiyor.
Canınızı sıkan kim varsa ona bir kırmızı kart gösterin.
Hayat pahalılığının önüne geçemeyen hükümetlere, verdiği sözleri tutmayan belediyelere, sürekli sürpriz yapacağını söyleyip hüsran yaşatan muhalefet partilerine... Haksızlığa, zorbalığa, saygısızlığa karşı sessiz kalmayın.
Gösterin kırmızıyı atın oyundan...
Kırmızı kart bir metafor. Önemli olan farkında olmak.
Çünkü değişim bir farkındalıkla başlar ve cesaretle devam eder.
Tıpkı Truman’ın sahte dünyasından çıkışı gibi...
Bazen bir kırmızı kart, koskoca oyunu durdurmaya yeter.
Yorum Yazın