Biz derken; yazar, çizerle birlikte, ses, sahne ve tüm sanat dünyası insanlarından sözetmek istiyorum.
Medya çalışanları ile kültür ve sanat insanları yurdun dört bir köşesindeki topraklarda yaşayan insanlara dokunur, birlikte yer-içer, sohbet eder ve onların sorunlarını yakından görürler.
Toplumsal olayların içinde olmak, birlikte yaşamak ve olaylara tanık olmak farklı, bu olayları değiştirerek bir yerlere aktarılması ile öğrenmek farklı olaylardır.
Bu ülkede her meslekteki insanın görüş ve düşünceleri ile önerilerine önem verildiği zaman huzurlu ve barış içerisinde bir yaşam sürer. Sadece siyasiler dediklerini doğru kabul edip, kültür ve sanat dünyası insanları ile yazar-çizerleri ciddiye almamak gibi bir tavır ülkemizin geleceğine zarar verir.
Bu zararın en kötüsü de toplumda huzur bozulur, ayrılıkların sonunda farklı olumsuz olaylar yaşandığında çözüm yollarını bulmak için yoğun uğraş vermek zorunda kalırız.
Bizler, halkın arasında yaşarken bireylerin sorunlarını yakından gören, öğrenen ve bilgi sahibi olduğumuz için sorunları dile getirmeye çalışıyoruz.
Bizim görevimiz bu ise, halkı yönetenlerin de sorunların çözümü için projeler üreterek uğraş vermeleri gerekir.
Kimseyi suçlamadan, kimseyi kırmadan ve ayrılıklar yapmadan sakin şekilde yöneticilik yapanlar her zaman alkışlanır ve en az eleştiri alır!
Eski Başbakanlardan ve şu anda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım’ın İstanbul’daki bir iftar programındaki soru üzerine; ”Çok basit, çünkü çaldılar!” diye konuşuyor.
Bu haberi TRT radyosunun 12 Mayıs 2019 günü saat:14.00 haberlerinde dinledim.
Yıldırım’ın “Çaldılar” sözüne bakıyorum. Çalan kim, çaldıran kim veya kimler!? Bu sözler YSK’ya bile gönderme yapabilecek yorumları birlikte getirebilir!
Oyları çalanlar çalarken, görevliler veya göz yumanlar neredeydi!? Oyların çalınması olayı hangi iktidar partisinin döneminde oluştu!? Bu tür sorular çoğaltılabilir!
Hemşehrimiz MHP Genel Başkanı Bahçeli, Sanatçı Cem Yılmaz’ın “Her şey güzel olacak” diyerek Ekrem İmamoğlu’na destek vermesine tepki göstermiş. Bahçeli diyor ki; “Cem Yılmaz’ı severdim ama sevemem!”
Bahçeli böylesi bir tepkisini dile getirirken, ben de babasının pamuk tarlasında ırgatlık yapan biri olarak; “TBMM’de Andımız’ın yeniden okullarda okutulması oylandığında, AKP ve HDP ile birlikte MHP olarak ‘Red’ oyu kullandığınız için; bundan sonra…..diye başlayan sözler kullansam iyi mi olur!?”
Konuyu biraz değiştirelim isterseniz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; “Dolar kullanmayıp, bozdurup TL’ye çevirin!” sözlerini anımsayın. Dolar’ın yükselmesi, dış güçlerin ekonomimize müdahalesi ve en önemlisi de “Ey Amerika!” sözlerini de anımsayın.
Diyanet İşleri Başkanlık Müşaviri Prof. Dr. Mustafa Karataş, bir Ramazan programında izleyicinin sorusuna verdiğini yanıtta; “ Camiye dolarla bağış yaparsan, dolar artınca sevabında artar!”diyebiliyor.
Burada anlaşılıyor ki, Dolar’ın yüksek olduğu gün Camilere yardım yapmak gerekiyor. Dolar düşmüşse “sevapları da düşer” anlamı ortaya çıkıyor.
ABD dolarının reklamını yaparcasına, kendince “ılımlı İslam” konuşması yapan bu Prof.Dr. ünvanlı kişinin sözleri akılları karıştırıp karıştırmadığını merak ediyorum!? Doğrusu benim aklım almadı da!.. Saygılarımla…
