Her yıl Mart ayının 21. Gününde “Nevruz Bayramı” etkinlikleri düzenlenir, coşku içerisinde insanlar eğlenirlerdi.
Bu yıl 21 Mart Nevruz Bayramı etkinliklerini kutlayamadık, baharın gelişini sadece sabahleyin kalktığımızda güneşin doğuşu ile izledik.
Baharın müjdecisi olarak kutladığımız Nevruz Bayramı günü, güneşli ve açık hava vardı. Birkaç gündür geceli gündüzlü yağmurlu hava birden bire yerini güneşli havaya dönüştürmüştü.
Dünyayı saran koronavirüs tehlikesi nedeniyle bu yıl Nevruz etkinlikleri de iptal edildi.
Yılın belli günlerinde çeşitli etkinliklerle kutlanan özel günler, beklenmedik tehlikelere veya olumsuz olaylar karşısında iptal edilmesi yaşanabiliyor.
Salgın hastalıkların önüne geçilebilir mi, ya da en az zararla çıkılması sağlanabilir mi!? Önlemlerin sıkı alınması halinde elbette en az zararla atlatabilmek olasıdır.
Virüsün ilk yaşandığı Çin, tehlikeyi atlatmış durumda. Buradaki insanlar yeniden mutlu olabilmenin tadına varmaya çalışıyorlar.
Bazı ülkeler farklı yöntemler uyguluyor, ekonomik sorunlara karşı, halkın gıda ihtiyaçlarının karşılanmasına karşı farklı uygulamalar yapmaya hazırlanıyor.
Tehlikelerin geldikleri bilinmez, ne zaman geleceğini de önceden kestiremesek bile, belli görüşlerle gelebileceği noktasında duyarlı olmak zorundayız.
Böylesi duyarlılıkları sadece insanlar algılayabilir. Bilimsel inceleme ve araştırmalar burada önem taşımaktadır, kadercilik ise tehlike anında yarar sağlamaz.
Dünyanın neresinde olursa olsun, bir tehlikenin sizin yaşadığınız yerde olmayacak diye bir düşünceyi aklınızdan geçirmeyin.
Türkiye’de son edindiğim bilgilere göre ölü sayısı 9’a yükseldi. Virüs nedeniyle gözlem altında bulunanların sayılası ise 670 rakamına ulaştığını öğreniyoruz.
Bu arada Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan uygulamalar, bazı ülkelere göre olumlu sonuçları beraberinde getirmiştir. Virüs tehlikesinden uzaklaşmak ve onu canlıların bedeninden silebilmek, daha doğrusu öldürücü özelliğini yokadebilmek için uzmanların uyarına önem vermek zorundayız.
Umre’den gelen, daha doğrusu kutsal topraklardan Türkiye’ye giriş yapan bazı insanların Polis ve sağlık görevlilere karşı davranışları hiç te hoş değildi.
Virüs tehlikesine karşı gerekli önlemleri almak amacı ile hastanelere götürülmek isteyen Umre’den gelenlerin bazılarının özel otobüslerle kaçmak istemeleri, Polis ve sağlık görevlilerinin uyarıları karşısında, “Bu görevlilerin yüzlerine tükürmeleri” olaylarını kutsal topraklardan dönen kişilere yakıştıramadım.
Kutsal topraklara ne için gittiklerini, dönüşte nasıl hareket etmeleri gerektiğini bilemeyenlerin yaptıkları böylesi olumsuz olaylar olabilirdi.
İnsan olarak; sevdiklerimizle huzurlu ve mutlu yaşamak önceliğimiz olduğu kadar, yeryüzündeki canlı-cansız varlıklarında yaşamasını sağlamak amacı ile yaratıldığımızı unutmamamız gerekiyor. Saygılarımla…
