Boludaki otel yangını davasında müşteki avukatından otel denetçilerine tepki
YerelYüksel Gültekin
Bolu’daki otel yangını davasında otel sahibi Halit Ergül’ün çapraz sorgusu sırasında taraflar arasında çıkan tartışmanın ardından duruşma yarına ertelendi. Duruşma salonu çıkışında yangında 8 aile üyesini kaybeden müşteki avukatı Yüksel Gültekin, "Oteli denetlemeye gelenler Halit Ergül’ün diğer otelinde kalıyorlar" dedi.
Kartalkaya duruşmasının 4’üncü gününde çapraz sorgusu devam eden Grand Kartal Otel’in sahibi Halit Ergül’ün avukatının sorulan sorulara tepki göstermesi üzerine tarafların arasında tartışma çıktı. Tansiyonun yükseldiği dakikalarda kolluk kuvvetleri taraflar arasında güvenlik koridoru oluşturdu. Heyet kararıyla duruşmaya sabah saat 09.00’a kadar ara verildi. Duruşma salonunun çıkışında aileler yaşanan gerginliğe tepki gösterdi. Yangın faciasında 8 yakınını kaybeden müşteki avukatı Yüksel Gültekin, sert açıklamalarda bulundu.
"Denetim elemanları otelde muhtemelen ücretsiz kalıyorlar"
Oteli denetlemeye gelen kişilerin organize şekilde başka bir otelde kaldıklarını belirten Yüksel Gültekin "Suç örgütü ile karşı karşıyayız" dedi. Gültekin, "Çok vahim bir durumla karşı karşıyayız. Şimdi Halit Bey’in ifadesinden önce, benim için en önemli meseleyi arz etmek istiyorum. Otele, tahmini bir hafta önce gelen denetim elemanları Halit Bey’in sahibi olduğu Gazelle Otel’de kalıyorlar. Muhtemelen ücretsiz kalıyorlar. Ücretli kalsalar bile, çok ciddi bir indirim aldıkları açık. Şimdi Türkiye’nin geldiği duruma, etik pozisyona bakın. Halit Bey’in otelini denetlemeye gelen elemanlar Grand Kartal’a değil, Gazelle Otel’e gidip orada kalıyorlar. Bu bile başlı başına nasıl bir organizasyonla, ben artık açıkça ‘suç örgütü’ diyorum, karşı karşıya olduğumuzu gösteren en büyük delildir" diye konuştu.
"Ömrümüz boyunca uykusuz kalacağız"
Halit Ergül’ün uykusuz kaldığı gerekçesiyle bugün savunmasının alınmasını talep ettiğini söyleyen Yüksel Gültekin, "Sanık vekilleri, özellikle Halit Bey’in vekili, baştan beri her soru soran meslektaşımıza müdahale etti. Mahkeme reisinden, çok nazik bir şekilde buna engel olmasını arzu ettim, söyledim. Ancak netice itibariyle aynı şekilde müdahaleler devam etti. Diğer meslektaşlarımız sabır gösterdiler. Ama takdir edersiniz ki burada benim iki vasfım var: Birincisi, evet, 35 yıllık bir hukukçuyum; hukuku ve usulü biliyorum. Başından beri de buna azami şekilde uymaya gayret ediyorum. Yargılamanın usule uygun şekilde yürütülmesine çalışıyorum. Ancak Halit Bey, uykusuz olduğu gerekçesiyle ifadesinin bugün alınmasını talep etti. Halit Bey uykusuzmuş. Bugün 170. gün. Müsaade edin, biz de konuşalım. Çünkü biz, tüm ailemle birlikte, 170 gündür uykusuzuz. Muhtemelen de ömrümüz boyunca uykusuz kalacağız" dedi.
"Soru sormamıza tahammül edemiyorlar"
Sanık avukatlarının müşteki vekilleri tarafından sorulan sorulara tahammül edemediklerini belirten Gültekin, "Müşteki vekili arkadaşlara soru soranlara hakaret etti. Sonra duyduğu bir özürden alıntı yaptı. Ben şunu söylemek istiyorum, mahkeme başkanı, çok zor bir davayı usulüne uygun bir şekilde yürütmeye çalışıyor. Bizlerin de yardımcı olması gerekiyor. Biz müşteki vekilleri olarak buna azami gayret gösteriyoruz. Ama sanık vekilleri aynı hassasiyeti göstermiyor. Maalesef, çok daha vahim olan bir şey var. Ben 35 yıllık avukatım. 8 evladımla birlikte bu davanın tarafı oldum. Bir başka hanımefendi, ölen çocukların teyzesi. Bir diğeri kardeşi. Aynı zamanda birçok avukat, sonuçta can sahibi insanlar. Bizler de etten kemikten varlıklarız. Buna saygı duymuyorlar. Anlatabiliyor muyum? Çok nazik bir şekilde soru sormamıza bile tahammül etmiyorlar. Ne yapacaksınız? Bize soru sordurmayarak ne elde edeceksiniz? Buradaki amaç ne? Size söyleyeyim, Tezgah şöyle kurulmuş anladığım kadarıyla Halit Bey artık kaçacak bir yolu olmadığını biliyor. Tüm yollar ona çıkıyor. Damadı, yarı zamanlı müdür kisvesiyle ortalıkta dolaşıyor. Kızlar concon bir şekilde ‘Ben İstanbul’da kalıyordum’, ‘Ankara’daydım’ gibi ifadelerle olayı sulandırıyorlar. Bir de yönetim kurulu huzur hakkı adı altında maaş alıyorlar" ifadelerini kullandı.
"Organize cinayet şebekesi ile karşı karşıyayız"
Gültekin, "Mahkemenin içeriğiyle ilgili karar anlamında bir şey söylemek istemiyorum. Ama şunu net şekilde ifade etmek istiyorum, yaşadıklarımız, akıl tutulmasıdır. 21. yüzyıl Türkiye’sinde, 2025 yılında, neredeyse bir organize cinayet şebekesi ile karşı karşıyayız. Çok vahim bir durum var. 15 gün önce bir başvuru yapılıyor. 70 metrekarelik bir kafeterya ile ilgili. Sonra burada yangınla ilgili problemler çıkıyor. Özel İdare, burada yangın önlemleri alınması gerektiğini tespit ediyor. Deniyor ki, ‘Geri çekelim o zaman başvuruyu’ Hemen devreye kim giriyor? Gazelle Otel’in müdürü. Neden? Çünkü hepsi aynı şebekenin elemanı. Gazelle’nin müdürü devreye giriyor, torpille, belediye başkan yardımcısına ulaşıyor, sonuçta başvuru geri alınıyor. Ama bu geri alma işlemiyle kurtulduklarını zannediyorlar. Oysa olay tespit edilmiş. Deniyor ki, ‘Kardeşim burada yangın riski var. Bu önlemler tamamlanmadan biz buraya onay vermeyiz’ Ama bunlar geri çekince meseleyi kapandığını zannediyorlar. Çok ilginç, trajikomik bir durum" diye konuştu.
"Göz göre göre 78 can cinayete kurban gitmiştir"
Adaletin yerini bulacağına inandığını kaydeden Yüksel Gültekin, "Ben hala adaletin yerini bulacağına inanıyorum. Önemli olan, bu otellerde kalan, denetim görevini yapmayan, işbirlikçi Turizm Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkililerinin bu davaya dâhil edilmesidir. Türkiye açısından önemli olan budur. Bu otelin 3 yıldır koskoca otelin İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı yok. Bugün bir bakkal dükkânında bile iş sağlığı güvenliği uzmanı olması gerekirken, burada yok. Kim alacak bu sorumluluğu? Kim bu ihmali yaptı? Bilen yok. Sonuçta geriye dönüp baktığınızda sadece 10 dakika çalışmış bir iş güvenliği uzmanı var. Mutlaka adalet yerini bulacaktır. Hukuk bunlardan hesap soracaktır. Ama kamuoyundan ricam, lütfen bu meseleyi unutmayalım. Bu mesele bugün böyle oldu, yarın başka türlü olabilir. Burada göz göre göre 78 can cinayete kurban gitmiştir. Faillerin bir kısmı dışarıdadır. Şu an yatlarda, katlarda gezmektedirler. Ama ben devletin elinin uzanacağına olan inancımı korumak istiyorum. Ben sükunetle ve suhuletle bu meselenin çözülmesini bekliyorum" dedi. Halit Bey’in gelmesiyle ilgili bir beyanda bulundu. Otele gelmesiyle ilgili. Ben yalnızca bir soru sormak üzere söz aldım. Benim evladım, benim Bilal’im, "Baba, yanıyoruz! Kurtar beni!" dediğinde saat 03:30’tu. 20 dakika içerisinde yani saat 03:50 gibi ben oradaydım. Halit Bey, bütün evlatları ve eşinin kurtarıldığı kesinleştikten sonra, Halit’in arabasıyla birlikte tahmin ediyorum saat 04:30 ya da 05:00 gibi oraya intikal etti. Anlatabiliyor muyum? Böyle bir olay karşısında, eğer herkes zamanında haberdar edilseydi, hiçbir can kaybı yaşanmazdı. İnsanlıktan ve vicdandan söz ediyorlar, kamuoyunun takdirine bırakıyorum" dedi.
"Davayı alevlendiren Emir Aras’ın ‘yeter lan’ diye bağırması oldu"
Duruşma sırasında çıkan kavgaya Halit Ergül’ün damadı olan Emir Aras’ın ‘yeter lan’ diye bağırmasıyla olduğunu söyleyen Yüksel Gültekin, "Bir kargaşa çıktı ve duruşma ertelendi. Benim ayrıca bir görevim de bu acılı aileleri teskin etmek. Sağ olsunlar, sözlerime kıymet veriyorlar. Yargılamanın sükunet içerisinde geçmesi için elimden geleni yapıyorum. Bu arada esas olayı alevlendiren şeyin, Halit Bey’in damadı Emir Aras’ın ‘Yeter lan’ diye bağırması oduğu söylendi. Ben onu duymadım. Bir de Ceyda’nın eşi, dışarı çıkarken ‘Bu nasıl bir yüzsüzlük’ diyerek müştekilere saldırmış. Anlatabiliyor muyum? Zalimin zulmü varsa, mazlumun Allah’ı var. Bunlardan hesabı soracağız" ifadelerine yer verdi.
İlginizi Çekebilir