Niçin dökülmüyor ağzımdan sözler Şarkılar kulaklarıma evlerini açtılar Gökyüzünü yitirdim gözlerinde Gölgeni kim çaldı? Söyle bana. Takılı kaldım sessizliğine Bir gözyaşı damlasıyım, yüreğinde. Senin müziğin dökülür Kuşların...
Osmaniye'de bu yıl 20.'ncisi düzenlenen 'Ekmek ödüllü şiir yarışması” Uzun soluklu yarışma gelenekselliğini artırarak sürdürmüş, uluslar arası boyutlarda da ses yaratmıştır. Şiirlerin derecelendirilmesi olayı, alınıp...
Altı yaşında var mıydın sen; Şu aşılmaz duvarı örerken Yüreğinin günahsız kıyılarına? Öylesine yüksek, kıskandıran sarpı Yürürüm elimde bir tüfek Umuttan yapılmış, özlemle mermili. Bilmem Napoli askeri miyim, Yoksa Mısırlı...
Osmaniyeli Gazeteci- Şair-Yazar ve OŞYAD Başkanı Mustafa Bardak'ın yeni çıkardığı öykü kitabı 'Mezar başında” adını taşıyor. OŞYAD yayınları arasında çıkarılan öykü kitabı 'Mezar başında” Nisan 2017 basımı...
Belleğin güllerle aydınlandı Yoksa o gül bahçesi gördüğün düş mü? Aynaya baktın, saydın yıldızları Ne kadar ıssız beğendiğin o yıldız Sonra çektin çıkardın avucunla. Beni mi gördün orada sen Saf ve ıslak gözlerinle? Beyaz ellerin...
Eskimiş ağaçtan kapım olsa Pencerem de çürümek üzere, Eskisi gibi param da olmasa Ekmeğim bile üstelik. Yalnızca yanımda olsan sen. Ufacık bir gülümsemen olsa Yüzündeki gizli hüzünde. Sıvaları dökülmüş de olsa evimin Herkes orada...
Altı yaşında var mıydın sen; Şu aşılmaz duvarı örerken Yüreğinin günahsız kıyılarına? Öylesine yüksek, kıskandıran sarpı Yürürüm elimde bir tüfek Umuttan yapılmış, özlemle mermili. Bilmem Napoli askeri miyim, Yoksa Mısırlı...
Gökyüzü çiçeğidir toprağın Yıldızlar bal alır topraktan. Topraktır Çukurova yazıdır yazı Yazıdır yazı Yaşar Kemal. Yazıdır bulutların dansında Yaşar Kemal'in ölmez atları O da ölmez şimdi bağrında yazının. Sayılmaz ağalar...
Belli değil nereye gittiğin Bir elinde güneş, Bir avucunda dünya. Savrulmuş saçların uzaylara Yıldızları toka etmişler sıra-sıra, Söyle neden bu kadar geniş İçinde kanat aldığım yüreğin Bir uçtan bir uca yedi okyanus. Kutuplardan göç...
Dünya malı, miras kalırmış sanma Bana kalmaz, sana kalmaz, çark döner Yolcuyuz dünyadan, kalırım sanma Ben giderim, sen gidersin, çark döner. Baharda açan çiçek solmazmış sanma Erken açan çiçeğe, inanıp kanma Dünyalık bulmadım, diyerek...
Işık Kız güneşin bağrından kaçmaya karar verdiğinde, öylesine uzak, bir sıcak topun içinden ‘'dünya denilen soğuk bir yere'' sekiz dakikada ulaşacağını düşleyemiyordu. Düldül Dağı'nın göğsüne ayağı değdiğinde...
Bir sel sandım seni, Bir deli boran Nasıl da anlamadım bilmem. Bir gonca gül olduğunu Sen ayrılıp gitmeyince. Bilseydim çöle döneceğimi Susuz kalacağımı, Ekmeksiz kalacağımı, Ne salardım uzaklara seni, Ne de bırakırdım Ellerinden ellerimi?...
Avcılar yolunda kavruldu bağrım Seni buldum silindi yollar Yürüdük seninle Ayak sesimiz duyuldu orada Baktık yol yoktu yerinde. Bir dal düştü Haskova'dan Çorlu'ya sarsıldı iki kolum İşgal edecektim bağrını Gövdemde bir kaygı...
Boynunu eğip gittiğinde İlk sevgilinin ilk gülüşüne Kaçarsa bir hüzün damlası olup, Bekleme yakacak bu suç onu Saçakta kalmış bir tilki yuvasında. Sürüsünü yitirmiş çoban mısın sen Neden gölgem kavalını dinler? Görmüyor musun...
O kadar çok Uçamadı hiçbir uçak Nasılda koştuk birbirimize Tüm dallarımız da sarstı bizi. Depremler depremleri kovaladı Kalmadı binmedik metro Altın vuruştu düşüşüm bağrına Dönseydin sırtını Bin parça olacaktım ben. Ellerin uzandı...
Tarlanda bir buğday tanesiyim Ölümsüzlükle gelirim sana Bir elin güneş, bir elin yağmur Bekler sevdalı okyanuslar Kaygısız bir kralım yanında. Göksel bir kanat gülüşün Gök annen senin yıldızlarla Sözsüz konuşuruz seninle Bakışlarımızı...
Bir sarmaşıksın bağrımda Gözlerinde bir köprüm var Bir uzun kavak endamın Bülbül eksik olmaz dalsın sen. Sevmeye doyamadın dar günde Gözün ayrılmadı gözümden Ne bir günde, ne bin günde Bülbül konsun kaşın üstüne. Saklarım yüreğimin...
Çöllerin çemberinde serabımsın Kaydırakta kayar aslanlar Şarkını dinler sam yeli. Yalnızca bir şarkılık ömürleri Yeni çiçekler açtığında vuslattan. Gücümüz yok karar vermeye Ne kalem, ne biz kararsızlıktayız. Dalbudak sarmaş dolaş...
Saniyelerden kan aktı Merdiven avuçladı adımlarını Kanat aldı kurduğun düş Sarkacında sarkarım sana Hangi saat sen olursan. Avuçlarından döküldü sözcükler O buluta yükleyen sensin beni Sırılsıklam ömrüm çaldığın ıslıkla Uyuttuğun...
Kayan bir yıldızdı gelen, Sonsuz gökyüzünden Anlamadım sen olduğunu. Yanağın yanağıma dokunmadan, Sıcaklığın yüreğime düşmeden önce. İşte ilk vuslatımız oydu Sonra yürüdün, yürüdün Donmuştun sen betondan daha sert, Yalnızca...
Kırar camları Konya Ovasında Meltem renginde bir goncagül. Sarmış yolları kardan kayalar Ne ayak yürür, ne at? Yanardağ olur yüreğinde bir dağ Ulaşır sarsıldığım depreme, Sarsılışım sarılır sarsılışına. Basmane'de yol ararız...
Gün görmemiş bir ırmaksın Közlerden sıcak aksan da Gonca gülünde hüzün var. Avuç avuç dağlar dizmişsin bağrına Aktır bağrın, durgun düşlerimde. Neden kondun alaca karanlığa Seni dinleyen benim şafakta Gel avuçlarıma tüm közlerinle...