Abone ol
MHP Osmaniye Milletvekili Doç. Dr. Ruhi Ersoy, “Ülkemizin sınır güvenliği” konusunda MHP Grubu adına konuşma yaptı.
MHP Osmaniye Milletvekili Doç. Dr. Ruhi Ersoy, “Ülkemizin sınır güvenliği” konusunda MHP Grubu adına konuşma yaptı.
Konuşmasının başında ülkemizin sınır özelliklerine değinen Ersoy, Büyük Ortadoğu Projesi’nin uygulanmaya başladığı dönemden bugüne sınır güvenliğimizin daha da sorunlu hale geldiğini belirtti.
Sykes-Picot Anlaşması’nı hatırlatan Ersoy, Türkiye’nin bu projeler, planlar içerisinde özne olamamasının, belirleyici unsur olamamasının, figüran olmasının sonucunu, bedelini yaşamakta olduğumuza değindi.
Sınırlarımızdaki mülteci sorununun özellikle büyükşehirlere taşındığını, ülke sorunu haline geldiğini söyleyen Ersoy, “fakat en önemli sınır sorununun halen askerimizi, polisimizi ve vatandaşlarımız şehit eden terör sorunu olduğunu belirtti.
Hemen her gün üzülerek şehit haberleri ile karşılaşıyoruz, sınırlarımız yolgeçen hanına, kevgire dönmüş. Irak’tan, Suriye’den hatta İran’dan zaman zaman sınırlarımızı geçerek ülkemize giriş yapan teröristler adeta dağdaki mücadeleyi kolaylıkla şehirlere indirebilmektedir.” dedi.
Anadolu Coğrafyasının etrafı tarihin her safhasında sorunlarla dolu olduğunu, bu coğrafyanın sığınmacılara her zaman kucak açtığını, özellikle Görklü Oğuz Çadırı altında Anadolu’nun bu sığınmacılara ekmek verdiğini, aş verdiğini, barınma imkânı sağladığını vurgulayan Ersoy, Anadolu insanının da onlarla hemdert olduğunu, onları bağrına bastığını kaydetti.
Sınırlarımızda sadece bir kurumun değil, birçok devlet kurumunun yetki ve sorumluluğu olduğunu, bunun için konuya bir bütün içinde bakılması gerektiğini belirten Ersoy, 2003 yılından bugüne hükümetlerin sınır güvenliği konusunda atmış olduğu adımları sıraladı ve sonucun bugün itibariyle hüsran olduğunu vurguladı.
Son günlerde tartışma konusu olan Avrupa’daki mültecilerin 3 milyar dolar karşılığında ülkemize gönderilmesi hususuna değinen Ersoy, mevcut mültecilere 600 bin mülteci daha eklenmesinin toplamda 3 milyonu geçeceği, bunun da ülkenin neredeyse demografik yapısının etkileneceğini belirtmiştir. Kilis’in, Gaziantep’in bir Ortadoğu şehrine dönüşebileceğini görmemiz gerekmektedir diyerek özellikle sınıra yakın illerimizde başlayan sorunun ülke geneline yayıldığını belirtti.
Mültecileri insan hakları çerçevesinde bağrımıza basmamız kadar doğal bir şey olamaz diyen Ersoy, fakat geçici çözümler üretmek yerine, Avrupa’ya şirin görünmek ilişkileri güncelleyebilmek adına verilen tavizlerin, kısa vadeli menfaat beklentilerinin demografik yapımızda kalıcı sorunlar oluşturmaması için kalıcı çözümler alınmalı diyen Ersoy, günübirlik, anlık politikalar değil, uzun vadeli, geleceği de ön gören politikalar üretilmeli diyerek bu konudaki hükümet politikalarını eleştirdi.
Mülteciler sorununun yanında, sınırlarımız ile ilgili olarak geçmişten bugüne asıl sorunun terör, kaçakçılık sorunu olduğunu da dile getiren Ersoy, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin vatandaşlık hukukuyla ne kaybedeceği bir tek vatandaşı ne de kaybedeceği bir tek çakıl taşı olduğunu belirtmiş, ülkemizdeki her bir vatandaşı diğerinden ayırt etmeyen anlayışla siyaset üretmeye devam edeceklerinin altını çizdi.
Mülteci sorununun kendisinin de üye olduğu “İnsan Haklarını Koruma Komisyonu”nda dile getireceğini, alt komisyon kurulması için talepte bulunacağını belirten Ersoy, sınırlarımızı kevgire çevirenlerin, bundan her türlü menfaat sağlayanların bir de sınır güvenliğinden bahsetmeleri ironik bir durumdur diyerek HDP’nin ülkemizin sınır güvenliği ile alakalı meclis araştırma önergesi vermesini eleştirdi.
Milliyetçi Hareket Partisi grubu olarak Türkmen soydaşlarımızın yaşadığı sıkıntıları, sorunlarını yerinde görmek kamplardaki durumu incelemek amacıyla alan çalışması yaptıklarını belirten Ersoy, Rusya krizinin bölgeye etkilerini, mülteci sorununun sosyolojik psikolojik etkilerini oluşturduğumuz komisyonlarla ele aldıklarını vurguladı.
Ersoy konuşmasını: “Özellikle Suriye özelinden Türkiye’yi vurmaya kalkanlar, yüzüncü yılında yeni Skyes-Picot çıkarmak isteyenler, 4 parçalı sözde kürdistan hesabı yapanlar Türkiye’yi sıkıştırma çabasındadır. Türkiye’nin var olan büyük dinamiğini tahrik ve tehdit etmemeleri konusunda uyarıda bulunmak istiyorum. Türkiye’nin terör bölgesi dışındaki insanımızın tahrik edilmemesi, sağ duyuyla hareket edilmesi yönünde Milliyetçi Hareket Partisi olarak elimizden geleni yaptığımıza dikkat çekmek isterim. Aksi takdirde, tahrik unsurlarının devam etmesi insanımızın sabırlarının zorlanması daha büyük tehlikelere yol açabilir.” diyerek Sonlandırdı.
Konuşmasının başında ülkemizin sınır özelliklerine değinen Ersoy, Büyük Ortadoğu Projesi’nin uygulanmaya başladığı dönemden bugüne sınır güvenliğimizin daha da sorunlu hale geldiğini belirtti.
Sykes-Picot Anlaşması’nı hatırlatan Ersoy, Türkiye’nin bu projeler, planlar içerisinde özne olamamasının, belirleyici unsur olamamasının, figüran olmasının sonucunu, bedelini yaşamakta olduğumuza değindi.
Sınırlarımızdaki mülteci sorununun özellikle büyükşehirlere taşındığını, ülke sorunu haline geldiğini söyleyen Ersoy, “fakat en önemli sınır sorununun halen askerimizi, polisimizi ve vatandaşlarımız şehit eden terör sorunu olduğunu belirtti.
Hemen her gün üzülerek şehit haberleri ile karşılaşıyoruz, sınırlarımız yolgeçen hanına, kevgire dönmüş. Irak’tan, Suriye’den hatta İran’dan zaman zaman sınırlarımızı geçerek ülkemize giriş yapan teröristler adeta dağdaki mücadeleyi kolaylıkla şehirlere indirebilmektedir.” dedi.
Anadolu Coğrafyasının etrafı tarihin her safhasında sorunlarla dolu olduğunu, bu coğrafyanın sığınmacılara her zaman kucak açtığını, özellikle Görklü Oğuz Çadırı altında Anadolu’nun bu sığınmacılara ekmek verdiğini, aş verdiğini, barınma imkânı sağladığını vurgulayan Ersoy, Anadolu insanının da onlarla hemdert olduğunu, onları bağrına bastığını kaydetti.
Sınırlarımızda sadece bir kurumun değil, birçok devlet kurumunun yetki ve sorumluluğu olduğunu, bunun için konuya bir bütün içinde bakılması gerektiğini belirten Ersoy, 2003 yılından bugüne hükümetlerin sınır güvenliği konusunda atmış olduğu adımları sıraladı ve sonucun bugün itibariyle hüsran olduğunu vurguladı.
Son günlerde tartışma konusu olan Avrupa’daki mültecilerin 3 milyar dolar karşılığında ülkemize gönderilmesi hususuna değinen Ersoy, mevcut mültecilere 600 bin mülteci daha eklenmesinin toplamda 3 milyonu geçeceği, bunun da ülkenin neredeyse demografik yapısının etkileneceğini belirtmiştir. Kilis’in, Gaziantep’in bir Ortadoğu şehrine dönüşebileceğini görmemiz gerekmektedir diyerek özellikle sınıra yakın illerimizde başlayan sorunun ülke geneline yayıldığını belirtti.
Mültecileri insan hakları çerçevesinde bağrımıza basmamız kadar doğal bir şey olamaz diyen Ersoy, fakat geçici çözümler üretmek yerine, Avrupa’ya şirin görünmek ilişkileri güncelleyebilmek adına verilen tavizlerin, kısa vadeli menfaat beklentilerinin demografik yapımızda kalıcı sorunlar oluşturmaması için kalıcı çözümler alınmalı diyen Ersoy, günübirlik, anlık politikalar değil, uzun vadeli, geleceği de ön gören politikalar üretilmeli diyerek bu konudaki hükümet politikalarını eleştirdi.
Mülteciler sorununun yanında, sınırlarımız ile ilgili olarak geçmişten bugüne asıl sorunun terör, kaçakçılık sorunu olduğunu da dile getiren Ersoy, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin vatandaşlık hukukuyla ne kaybedeceği bir tek vatandaşı ne de kaybedeceği bir tek çakıl taşı olduğunu belirtmiş, ülkemizdeki her bir vatandaşı diğerinden ayırt etmeyen anlayışla siyaset üretmeye devam edeceklerinin altını çizdi.
Mülteci sorununun kendisinin de üye olduğu “İnsan Haklarını Koruma Komisyonu”nda dile getireceğini, alt komisyon kurulması için talepte bulunacağını belirten Ersoy, sınırlarımızı kevgire çevirenlerin, bundan her türlü menfaat sağlayanların bir de sınır güvenliğinden bahsetmeleri ironik bir durumdur diyerek HDP’nin ülkemizin sınır güvenliği ile alakalı meclis araştırma önergesi vermesini eleştirdi.
Milliyetçi Hareket Partisi grubu olarak Türkmen soydaşlarımızın yaşadığı sıkıntıları, sorunlarını yerinde görmek kamplardaki durumu incelemek amacıyla alan çalışması yaptıklarını belirten Ersoy, Rusya krizinin bölgeye etkilerini, mülteci sorununun sosyolojik psikolojik etkilerini oluşturduğumuz komisyonlarla ele aldıklarını vurguladı.
Ersoy konuşmasını: “Özellikle Suriye özelinden Türkiye’yi vurmaya kalkanlar, yüzüncü yılında yeni Skyes-Picot çıkarmak isteyenler, 4 parçalı sözde kürdistan hesabı yapanlar Türkiye’yi sıkıştırma çabasındadır. Türkiye’nin var olan büyük dinamiğini tahrik ve tehdit etmemeleri konusunda uyarıda bulunmak istiyorum. Türkiye’nin terör bölgesi dışındaki insanımızın tahrik edilmemesi, sağ duyuyla hareket edilmesi yönünde Milliyetçi Hareket Partisi olarak elimizden geleni yaptığımıza dikkat çekmek isterim. Aksi takdirde, tahrik unsurlarının devam etmesi insanımızın sabırlarının zorlanması daha büyük tehlikelere yol açabilir.” diyerek Sonlandırdı.
Yorum Yazın