Abone ol
Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın da bulunduğu 31 kişinin gözaltına alınmasını protesto eden yüzlerce kişi, Adliye Sarayı bahçesinin dışında toplandı.
Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın da bulunduğu 31 kişinin gözaltına alınmasını protesto eden yüzlerce kişi, Adliye Sarayı bahçesinin dışında toplandı.
Ellerinde Türk bayrağı ve Zaman Gazetesi bulunan vatandaşlar sık sık ‘özgür basın susturulamaz’ sloganları attı.
Etkinliğe Aktif Eğitimciler Sendikası Osmaniye İl Temsilciliği de destek verdi. Türkiye' de her geçen gün nefes almanın biraz daha zorlaştığı bir yer haline geldiğini ve ülke olarak tarafı olduğumuz, uluslararası sözleşmelerle garanti altına alınmış, neredeyse bütün temel insan hak ve özgürlükleri ihlale olduğunu ve bu yapılan hak ihlallerinin bizzat yöneticiler eliyle olmasının çok yanlış olduğunu belirten Aktif Eğitimciler Sendikası (Aktif Eğitim-Sen) İl Temsilciliği Yönetim Kurulu Üyesi Nesimi Sarıgöz," Biz inanıyoruz ki, yeryüzünde bir insanın veya başka bir canlının hakkını ihlal eden, Yüce Yaratıcı'nın hakkını da gasp etme kabahatini işlemiş olur. Bugün eğitimde, adliyede, emniyette hemen hemen kamunun tüm alanlarında, haksız ve hukuksuz uygulamalara imza atılıyor. Tasfiyeler, sürgünler ve haksız biçimde görevden almalar birbirini takip ediyor. Bütün bu yapılanların güzel ülkemize neler kaybettirdiği, hiç ama hiç önemsenmiyor. Yetişmiş devlet kadroları hızardan geçiriliyor-muşçasına kesilip, biçiliyor. Türkiye her geçen gün biraz daha fazla kan kaybediyor, yarın ne olacağı kimse tarafından kestirilemiyor" dedi.
Bu ülkenin okullarında görev yapan, 7 binin üzerinde tecrübeli ve başarılı idareci; siyasal ya da sendikal taassup taşımadığı için, daha yalın bir ifadeyle "yandaş" olmadığı için göstermelik puanlamalarla tasfiye edildiğini hatırlatan Sarıgöz, "Baskıcı anlayış Anayasayı ve uluslararası tüm hukuki metinleri hiçe sayarak, milyonlarca öğrencimizin yararlandığı eğitim yuvalarının kapısına kilit vurma arayışında. Yoksul öğrencilere ücretsiz eğitim veren ve bu yönüyle milli-eğitimimize ciddi oranda katkı sağlayan "okuma salonları" hangi akla hizmet kapatılıyor? Nasıl bir makul gerekçeyle gençlerimizin sokaklarda kalmasının önüne geçen yurtların kapısına kilit vuruluyor. Bunlar yanlış şeyler. Zaten, 17-25 Aralık'tan bu yana Türkiye'de bir asra yetecek kadar yanlış yapıldı ve yapılmaya devam ediliyor. Bunları yapan irade öylesine fütursuz ki, yaptığı hataları söyleme, sorgulama konumunda olan medya organlarını da susturmak ve sindirmek için her şeyi yapıyor.” Şeklinde konuştu.
İstatistikler bir kısım siyasi aktörlerin medyaya yönelik doğrudan ve dolaylı baskıları yüzünden son bir yılda 2 bine yakın gazetecinin işsiz kaldığını dikkat çeken Sarıgöz, şunları söyledi: "Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü verilerine göre, Dünya Basın Özgürlüğü sıralamasında Türkiye, 180 ülke içinde 154. sıraya gerilemiş durumda. Öte yandan kamu çalışanları siyasi görüş ya da etnik kökenlerine göre fişleniyor, ayrımcılığa tabi tutuluyor, hakları ellerinden alınıyor. Bütün bu yapılanlar birer utanç ve ibret vesikası olarak tarihin karanlık sayfalarında yerini alacaktır. Ama insanlık onuru, her devirde olduğu gibi, bu devirde de insan hakkı ihlallerine, hukuksuzluklara, baskılara, zorbalıklara, zulümlere karşı direnmeye devam edecek ve eninde sonunda kazanacaktır. Biz de Aktif Eğitimciler Sendikası olarak, bu onurlu, haklı, vicdanlı mücadelenin daima arkasında ve yanında olacağız. Üyelerimizden ve aziz milletimizden aldığımız güçle gerçekleri korkmadan söyleyecek ve haksızlıklar karşısında asla susmayacağız. Biz babalarımızdan ve dedelerimizden hür ve bağımsız bir Türkiye emanet aldık. Evlatlarımıza ve torunlarımıza da aynı şekilde, hür ve bağımsız bir Türkiye teslim edeceğiz."
Destek için toplananların, bozulmamış vicdanlarıyla, hak ve adalet adına bir araya geldiklerini belirten Avukat Yusuf Gelen ise, “Bizler kendimizi Hz. İbrahim’in (as) doğruları ve gerçekleri söyleyenleri yakmak için devasa ateşe, ateşi söndürür ümidiyle bir damla su götürmeye çalışan bir küçük karınca yada kuş olarak görüyoruz. Burada sorumluluk idealiyle haksızlıklar karşısında bize düşeni haykırmak için buradayız. Ne olursa olsun doğru gördüğümüzü, hak ve adalet olarak bildiğimizi bir damla nispetinde de olsa ateş seylapları halinde üzerilerine gidip yok edilmeye çalışılan insanların ve kurumların yanında ve arkasında olduğumuzu Allah'ın bize verdiği hür olarak kendisini ifade etme nimetinin hakkını vermek için buradayız" dedi.
Ülkenin içinde bulunduğu durumdan hızla kurtulması gerektiğini belirten Gelen, "Türkiye' de gerçekleştirilen medya mensuplarına yönelik yeni operasyonun uluslararası alanda prestij ve imajının tekrar olacağını belirtmek istiyorum. İnsan Haklarına saygılı hukuk devletinde, ilkel intikam dürtüsünden değil, erdemli adalet ve özgürlük duygularının ağır basması gerektiğini hatırlatıyoruz. Haksız ve yersiz iddialarla asıl suçluları görmezden gelip kamuoyu vicdanında tertemiz olan insanları derdest etmeye çalışma bindiği dalı kesmek anlamına gelir." diye konuştu.
Destek için toplanan grup, Kur’an-ı Kerim cevşen okuduktan sonra olaysız bir şekilde dağıldı.
Ellerinde Türk bayrağı ve Zaman Gazetesi bulunan vatandaşlar sık sık ‘özgür basın susturulamaz’ sloganları attı.
Etkinliğe Aktif Eğitimciler Sendikası Osmaniye İl Temsilciliği de destek verdi. Türkiye' de her geçen gün nefes almanın biraz daha zorlaştığı bir yer haline geldiğini ve ülke olarak tarafı olduğumuz, uluslararası sözleşmelerle garanti altına alınmış, neredeyse bütün temel insan hak ve özgürlükleri ihlale olduğunu ve bu yapılan hak ihlallerinin bizzat yöneticiler eliyle olmasının çok yanlış olduğunu belirten Aktif Eğitimciler Sendikası (Aktif Eğitim-Sen) İl Temsilciliği Yönetim Kurulu Üyesi Nesimi Sarıgöz," Biz inanıyoruz ki, yeryüzünde bir insanın veya başka bir canlının hakkını ihlal eden, Yüce Yaratıcı'nın hakkını da gasp etme kabahatini işlemiş olur. Bugün eğitimde, adliyede, emniyette hemen hemen kamunun tüm alanlarında, haksız ve hukuksuz uygulamalara imza atılıyor. Tasfiyeler, sürgünler ve haksız biçimde görevden almalar birbirini takip ediyor. Bütün bu yapılanların güzel ülkemize neler kaybettirdiği, hiç ama hiç önemsenmiyor. Yetişmiş devlet kadroları hızardan geçiriliyor-muşçasına kesilip, biçiliyor. Türkiye her geçen gün biraz daha fazla kan kaybediyor, yarın ne olacağı kimse tarafından kestirilemiyor" dedi.
Bu ülkenin okullarında görev yapan, 7 binin üzerinde tecrübeli ve başarılı idareci; siyasal ya da sendikal taassup taşımadığı için, daha yalın bir ifadeyle "yandaş" olmadığı için göstermelik puanlamalarla tasfiye edildiğini hatırlatan Sarıgöz, "Baskıcı anlayış Anayasayı ve uluslararası tüm hukuki metinleri hiçe sayarak, milyonlarca öğrencimizin yararlandığı eğitim yuvalarının kapısına kilit vurma arayışında. Yoksul öğrencilere ücretsiz eğitim veren ve bu yönüyle milli-eğitimimize ciddi oranda katkı sağlayan "okuma salonları" hangi akla hizmet kapatılıyor? Nasıl bir makul gerekçeyle gençlerimizin sokaklarda kalmasının önüne geçen yurtların kapısına kilit vuruluyor. Bunlar yanlış şeyler. Zaten, 17-25 Aralık'tan bu yana Türkiye'de bir asra yetecek kadar yanlış yapıldı ve yapılmaya devam ediliyor. Bunları yapan irade öylesine fütursuz ki, yaptığı hataları söyleme, sorgulama konumunda olan medya organlarını da susturmak ve sindirmek için her şeyi yapıyor.” Şeklinde konuştu.
İstatistikler bir kısım siyasi aktörlerin medyaya yönelik doğrudan ve dolaylı baskıları yüzünden son bir yılda 2 bine yakın gazetecinin işsiz kaldığını dikkat çeken Sarıgöz, şunları söyledi: "Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü verilerine göre, Dünya Basın Özgürlüğü sıralamasında Türkiye, 180 ülke içinde 154. sıraya gerilemiş durumda. Öte yandan kamu çalışanları siyasi görüş ya da etnik kökenlerine göre fişleniyor, ayrımcılığa tabi tutuluyor, hakları ellerinden alınıyor. Bütün bu yapılanlar birer utanç ve ibret vesikası olarak tarihin karanlık sayfalarında yerini alacaktır. Ama insanlık onuru, her devirde olduğu gibi, bu devirde de insan hakkı ihlallerine, hukuksuzluklara, baskılara, zorbalıklara, zulümlere karşı direnmeye devam edecek ve eninde sonunda kazanacaktır. Biz de Aktif Eğitimciler Sendikası olarak, bu onurlu, haklı, vicdanlı mücadelenin daima arkasında ve yanında olacağız. Üyelerimizden ve aziz milletimizden aldığımız güçle gerçekleri korkmadan söyleyecek ve haksızlıklar karşısında asla susmayacağız. Biz babalarımızdan ve dedelerimizden hür ve bağımsız bir Türkiye emanet aldık. Evlatlarımıza ve torunlarımıza da aynı şekilde, hür ve bağımsız bir Türkiye teslim edeceğiz."
Destek için toplananların, bozulmamış vicdanlarıyla, hak ve adalet adına bir araya geldiklerini belirten Avukat Yusuf Gelen ise, “Bizler kendimizi Hz. İbrahim’in (as) doğruları ve gerçekleri söyleyenleri yakmak için devasa ateşe, ateşi söndürür ümidiyle bir damla su götürmeye çalışan bir küçük karınca yada kuş olarak görüyoruz. Burada sorumluluk idealiyle haksızlıklar karşısında bize düşeni haykırmak için buradayız. Ne olursa olsun doğru gördüğümüzü, hak ve adalet olarak bildiğimizi bir damla nispetinde de olsa ateş seylapları halinde üzerilerine gidip yok edilmeye çalışılan insanların ve kurumların yanında ve arkasında olduğumuzu Allah'ın bize verdiği hür olarak kendisini ifade etme nimetinin hakkını vermek için buradayız" dedi.
Ülkenin içinde bulunduğu durumdan hızla kurtulması gerektiğini belirten Gelen, "Türkiye' de gerçekleştirilen medya mensuplarına yönelik yeni operasyonun uluslararası alanda prestij ve imajının tekrar olacağını belirtmek istiyorum. İnsan Haklarına saygılı hukuk devletinde, ilkel intikam dürtüsünden değil, erdemli adalet ve özgürlük duygularının ağır basması gerektiğini hatırlatıyoruz. Haksız ve yersiz iddialarla asıl suçluları görmezden gelip kamuoyu vicdanında tertemiz olan insanları derdest etmeye çalışma bindiği dalı kesmek anlamına gelir." diye konuştu.
Destek için toplanan grup, Kur’an-ı Kerim cevşen okuduktan sonra olaysız bir şekilde dağıldı.
Yorum Yazın